California, 24 January 2014
Pencereden direk gözümün içine giren sikimsonik güneş ışıklarıyla uyandım. Lerry yanıma ilişmiş uyuyordu -tembel şey asla yüzümü yalayarak beni uyandıran bi köpek olmadı öğlene kadar ancak tatlı uykusuna veda edebiliyor- . Kalkıp banyoya gittim. Kaynar duşun altında erimeyi bekliyordum ki ayak sesleri dikkatimi çekti. Hey yoksa babam mı geldi¿ Hızlıca havluya sarınıp hole çıktım.
Evimiz iki oda, bir salon, mutfak ve banyodan oluşuyordu. Salonu ikizler kullanıyordu zaten çok da geniş değildi. Odalardan biri ebeveyn odasıydı zaten diğerinde de ben kalıyordum. Mutfağımız yeterince büyük olduğu için koltuklar ve televizyon da burada bulunuyordu. Country tarzı bu mutfağı gerçekten seviyordum. Ailemle en çok burada vakit geçiriyorduk, eskiden..
Babamın mutfakta olabileceğini düşünerek mutfağa süzüldüm. Aynı anda tıkırtılar da kesilmişti. Hadi ama gaipten sesler mi duymaya başladım. Bir küfür fısıldayıp banyoya dönecektim ki duvara çarptım. Duvar değildi tabiki neydi o ?
"Hey yavaş ol"
Kafamı hafifçe yukarı kaldırdığımda daha önce görmediğim bi simayla karşılaşmıştım. Değişik bi tipi falan yoktu aslında, hatta sıradan bile denebilirdi. Ama daha önce buralarda görmediğime emindim. Sonuçta çok büyük bir yerde oturmuyorduk, insanlar birbirlerini tanır kim olduklarını bilirlerdi hiç değilse.
"Sen kimsin ve burda napıyorsun?" ciddi ciddi bana yavaş olmamı söylüyordu mal şey kim olduğunu, evimizde ne yaptını bir bilsem ne arıyor ki burda¿
"Ee.. buraya yeni taşındık."başıyla karşıdaki evi işaret ediyordu.
"Ben Martin. Kapıyı açık görünce merak ettim. Açık olduğu halde kapıyı tıklatmıştım, heralde duymadın." gözlerini vücudumda gezdirdi. Havluyla durduğumu yeni fark ediyor olmalıydı.
"Ah.. şey.. pardon.. ben gideyim.." Bir de utanıyor, eve öylece dalarken utanmamıştı ama aptal.
Elimi uzatıp "Kate" dedim. Gülümsedi ve "Memnun oldum Kate" dedi. "Ben de" derken el sıkıştık.
Yapmacık gülümsememi takındım ve kapıyı gösterdim. Kapıya doğru ilerledi. Arkasından gidip kapıyı kapattım. Babam gittiğinden beri kapı açıkmış, önemli değil. Zaten o gittiğinden beri -zannedersem bir haftaya yakın bir süredir- kimseyle konuşmamıştım, doğru düzgün bir şey yememiştim, kendimi merak ediyordum.
Banyoya geri döndüm ve aynadaki yansımama baktım. Ahh gözlerim şiş ve göz altım neredeyse mor... Berbat gözüküyordum. Çocuğun neden angut gibi baktığını çözmüş oldum. Şimdi siktir et ve toparlan Kate. İç çamaşırlarımı giyinip üzerine rahat bi T-shirt ve kot şort geçirdim. T-shirtün uçlarını şortun içine soktum, böyle kesinlikle daha iyiydi.
Yüzümü birkaç kez daha soğuk suyla yıkadım. Annem olsaydı güzel bir kahvaltı yaptırırdı. Sen de öyle yapmalısın Kate. O hala yaşıyormuş gibi..
Mutfağa geçtim ve televizyonu açtım. İkizlerin her sabah izlediği çizgi filmi görünce kanalı değiştirmedim. Buzdolabına yöneldim yiyecek birşeyler çıkardım. Ağzıma tıkıştırmaya başladım ancak midem müsade etmiyordu. Masaya göz ucuyla baktım 'özür dilerim anne sanırım daha fazla yiyemicem ama bi sigara fena olmaz' Çekmeceden bi sigara aldım dudaklarıma yerleştirdim ve çakmak arıyordum bu sırada Lerry'i bacaklarımda hissettim. Sigarayı geri bıraktım ve Lerry için mama çıkardım. Diğer tasa da su koydum, televizyonun sesini biraz daha açıp dışarı çıktım. Böylece sesini dışarıdan da duyabilecektim.
Her şey eskisi gibiymiş gibi davranmak hoşuma gitmişti aslında. Aa bu arada babam neredeydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Y.O.K
Teen FictionBir gecede annemi ve ikiz kardeşlerimi kaybetmek.. Boşlukta hırpalanıyor gibiydim. Babam bana sımsıkı sarılmıştı ve fısıldamıştı 'Bunu sakın unutma hiç bir zaman kaybettiklerin için ağlamamalısın. Tanrı ne yaptığını bilir. ' O zaman ağlamayı kesmişt...