Sıradan değildim ben.Hatta sıradan beni tanımlayabilecek son kelime..Deli,çılgın,hırsız..Ne derlerse desinler ama sıradan..Asla..
Bunlar denizin dalgalarıyla birlikte kafamda kurcalanıyordu..Bu yazlığa gelip,en azından 4 aylığına hayatımı durdurmak..İstanbul'dayken iyi bir düşünce gibi gelmişti.Ama şimdi kulağa o kadar müthiş gibi gelmiyor..Yalnız kalıp,zihnimdeki düşünceleri atmak istemiştim.Hem yalnız kalmak,hem de en iyi arkadaşım Kumsal ile birlikte olmak istiyordum.Çok tuhaftı hissettiklerim..Ama en sonunda,canım arkadaşım Kumsal da,gelmeye ikna oldu..
Hala babamın annemi nasıl böyle iğrenç bir şekilde aldattığını düşünüyordum..Hemde o kadın..Yani daha önce yüzünü bile hiç görmediğim pislik kadın Leyla,6 aydan beri babamla..Bu konuyu düşündükçe boğazımda bir düğümlenme oluşuyordu..Denizin dalgalanmasını izlerken arkamdan bir ses duydum: "Deniz! Burada ne yapıyorsun?"
Bu,Kumsal idi.Hemen bana doğru koştu.O da,benim için hayallerini bırakıp gelmişti..Tasarımcılık hayallerini..Ama aslında bu hayalini bırakmamıştı..Burada bile yaşatıyordu hatta.Bunu şuan giydiği müthiş kıyafetten anlamak zor olmasa gerek:
Bana sıkıca sarılıp elindeki dolu poşetleri yere,kumlara bıraktı.Ve hemen söze başlamak amacıyla öksürdü ve evimizin yanındaki oteli göstererek,"Bak! Şu yıllarca kimsenin içine bile girmediği otel var ya..Hah işte,onu Ahmet Akşit diye bir adam satın almış..3 hafta sonra da rezervasyona açılacakmış..Büyük cesaret! Ben olsam korkarım açıkçası..Belki hayalet filan vardır.."
Son cümleyi söyledikten sonra eliyle kedi pençesi yaptı ve hayalet sesi çıkararak bana yaklaştı.Bende hemen kaşlarımı burktum,"Hayalet misin kedi misin? Buldum! Hayalet kedi?!"
O da bana uzun süre güldü.Ardından ani bir hareketle denize doğru yaklaştı ve kovaya bir ton su doldurdu.Ben ne yapacağını anladığımda hemen ellerimle 'hayır' dercesine geriye doğru sırtım dönük bir şekilde yavaş adımlarla ilerledim..O ise kaşlarını kaldırmış,kovayla bana geliyordu.Kovadaki suyu dökmemek amacıyla yavaş yavaş ilerliyordu.En sonunda kapana kısılıp sandalyeye çarptım.O da bu anımdan yararlanıp,hemen su dolu kovayı üstüme döktü..Sonrası zaten apaçık ortada..
Akşam olduğu için,dışarısı biraz soğuktu.Bende,bu yüzden dalgaları evdeki pencereden izliyordum.Kumsal ise,yatağından avazı çıktığı kadar bağırıyordu,"Allah'ını seversen aç şu klimayı! Bu havada üşüyorsun ya,ben bir şey demiyorum! Kızım hava 38 derece! Üstelik sabah değil,şuan 38 derece!"
Hemen dudağımı burkup hızla klima kumandasını aldım.Ve -30 seviyeye kadar indirdim.Ardından yüzümde alaycı bir gülümseme ile sordum,"Şimdi nasıl bakalım Kumsal hanım?"
Ben bunu sorar sormaz kapıda titreyen bir kumsal belirdi,"Kapa şunu! O kadar aç mı dedim ben sana hayvan!"
Yine muzip bir şekilde gülümsedim.O ise hemen önümdeki masaya geldi ve kumandayı alıp klima ayarını düşürdü.Ardından bana dil çıkarıp yatağına,güzel uykusuna geri dönmek amacıyla gitti...
*Ertesi sabah*
Kahvaltı yaparken Kumsal bir şeyler anlatıyordu.Yine moda ile ilgili olduğunu düşündüğüm için,pek dinlemedim.Benim aklım,şu oteldeydi..Yıllarca sessiz olan bu yazlık,otelin gürültüleri ile çevrilecekti.Üstelik bu yetmezmiş gibi,sadece 3 hafta da..Herhalde adam daha buraya gelip,oteli incelemedi..Çünkü oranın temizliği anca 3 hafta tutar..Hele mobilya yerleşimi filan..Bunu düşündükçe yüzümde bir gülümseme oluşuyordu.Çünkü,ne kadar geç gürültü gelirse,o kadar daha iyiydi benim için..
Kumsal,her zamankinden daha dalgın bir şekilde deniz kenarında dolaşıyordu.Genelde bu dolaşan ben olurdum.Kumsal ise,elinde poşetlerle yanıma gelip,bana dergideki haberleri anlatırdı.Sanırım,onu böyle görmeye pek alışkın değildim.Bunu düşününce,aklıma müthiş bir fikir geldi.
Elime bir sürü poşet aldım.Yanıma da,güncel dedikodular yazan bir dergi aldım.Kıyafet olarak ise,kalp şeklinde gözlük,perde sarkıtı uzunluğunda küpe,10 tane bileklik,5 tane yüzük,2 tane kolye,sarı göbeği açık bluz ve altıma bikini altı giymiştim.Ayakkabılarım,10 cm uzunluğunda kalın topuklu idi.Hemen yanına,deniz kenarına indim.Beni bu halde görünce kocaman bir kahkaha attı..Hemen ona el salladım,"Deniz! Burada ne yapıyorsun?"
Aynı dün sabahki olayı taklit ediyordum.Yanına geldiğimde poşetleri yere bıraktım ve ona sarıldım.O ise hala gülüyordu.Öksürdüm ve taklidi devam ettirdim,"Şu otel var ya..İşte onu Ahmet falan filan diye biri satın almış! 3 hafta sonra rezervasyona açık olacakmış! Ben olsam korkarım kızım! Hayalet vardır belki ne dersin?"
Bunu dedikten sonra hayalet sesi çıkardım ve ellerimi kedi pençesi gibi yaptım.Uzun bir süre güldükten sonra taklide o da katıldı,"Canım! Hayalet sesi çıkarıyorsun ama ellerin kedi pençesi? Bunun adına ne deniyor? Buldum! Hayalet kedi!"
Sözü biter bitmez katıla katıla gülmeye başladım.O da,benimle birlikte gülüyordu..Gülmesi azıcık hafifleyince bana sordu,"Yalnız bu kıyafetler nereden çıktı?"
Anlaşılan o ki,sadece bunu söyleyebilmek için gülüşünü hafifletmiş..Çünkü bunu der demez yine eski gülmesi geri geldi.Bende,kısa bir süre sonra onun gülüşüne gülmeye başlamıştım.Hemen cevap verdim,"Ayıpsın! Kendi kıyafetlerini de mi çıkaramıyorsun artık?"
Aynı ses ve gülüş ile,"Yok canım! Çıkardım ama,nereden buldum bunları? Dolabımı karıştırdın, değil mi?" dedi,"Aman,neyse ne! Sen niye bu kadar dalgınsın?"
Son cümlemi söylediğimde yüzündeki gülüş birden bire kayboldu.Utanmış bir şekilde elini ensesine götürdü,"Ne dalgın olması be? Hiç de bile..Sadece..Kumları inceliyordum.."
Hemen gamzelerim görünecek bir şekilde kahkaha attım,"Tabi tabi! Kesin öyledir.."
Gülme krizimiz uzun bir süre daha devam etti..Sanırım akşam karnımın ağrıması bu nedenden dolayı oldu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Misali
Adventure*** Bu denizlere gelen olmazdı pek..Belki boğulmaktan korktukları için,belki de yüzme bilmedikleri için..En kötü ihtimalle..Burada bir köpek balığı olduğunu düşündükleri için..