RESİM : KUMSAL
Yıllardır oturduğum evin penceresinden bakarken ilk kez gökyüzünün rengi kardeşimi hatırlattı bana. Sahi maviyi sevdiğimiz dışında başka ortak yönümüz var mıydı ?
Yada Annem yanımızda olsaydı acaba yine bu halde olur muyduk ? Annem hep kardeşimi yani denizi , denize benzettiğini söylerdi ne zaman durulduğu ne zaman büyük fırtınalara sebep olacağı belli olmazdı. O hep evin özgür kural dinlemez kızı oldu tıpkı bir deniz gibi kimse onun hayatında tutunamazdı yada belki biz yapamadık. Ben mi evin büyük kızı kumsal. Ev diyorum ama sanırım babamdan başka tutunacak dalım kalmadı.
Babam dünyanın en tatlı adamıdır. Hep arkamda oldu yanımda olmadığı zaman bile varlığını hep hissettim. Annem öldüğü gün gözlerinde gördüğüm üzüntüyü bir daha kimsenin yüzünde görmedim. Sanki annemle babamın aşkı bitmeyecek türdendi onların birbirlerine bakışlarını gören herkes söylerdi bunu ama benim tek aşkım babam oldu. Kızların ilk aşklarının babaları olduklarını söylerler benim babam benim her şeyim oldu.
Kahvemin sıcaklığını elimde hissettim. O an babamın sesini duymak için Telefona sarıldım..
-.........
"Kumsalıım"
"Babaların en yakışıklısı"
Onun o her zaman duyduğum kısık sıcak gülüşünü duydum. Kilometrelerce mesafe sanki uçup gitti o an. Yanında olmak güvende hissettiren kollarının arasında olmayı diledim. Evde olmayı babamın yanında olmayı ne kadar istesem de yapamazdım. O eve her girdiğimde annemin çığlıklarını duyuyorum hala. Keşke o sıcak gülümsemesi kalsaydı aklımda. Babam gözlerimin dolduğunu hissetmesin diye hemen toparladım kendimi..
"Nasılsın babacım her şey yolunda mı?"
"Her şey yolunda güzel kızım. Sen nasılsın ? Ne zaman geliyorsun" Eskişehir'e ?
"İyiyim. Sadece bazen çok yoruluyorum. Şu aralar işlerim çok yoğun ilk fırsatta geleceğim."
"Tamam canım. Denize bir kaç gündür ulaşamıyorum. Seni aradı mı ?"
Denizin adını duyduğum an nefesim kesildi. Kaç yıl olmuştu 2 mi belki 3 ?
O gün geldi yine gözlerimin önüne. Annemi kaybettiğimiz gün. .dünyadan bi an sıyrılmış gibiydim babamın sesiyle kendime geldi.
"Kızım orda mısın ?"
"Buradayım babacım. Hayır konuşmadım. Benim şimdi kapatmam gerekiyor seni başka zaman ararım. Seni seviyorum. "
" Bende güzel kızım. Dikkat et kendine."
Denizden tam anlamıyla nefret ediyordum. Onu görmeyi bırak sesini duymaya bile tahammül edemiyorum. Benim için hiç bir şey ifade etmeyen biriydi artık. Benim kardeşim annem öldüğü gün onunla birlikte ölmüştü.
2 yıl önce ..
O sabah dünyanın en tatlı kahvaltısını yapıyorduk. Annemle babamın birbiriyle tatlı atışmalarına gülerken bi yandan da babamın yaptığı nefis kahvaltı mı ediyordum. Deniz her zaman ki gibi geceyi dışarda geçirmiş yine ortalıktan kaybolmuştu. Deniz her zaman böyle biriydi ama son bir senedir ona asla yakın olamadım. Çok değişmişti , benim tanıdığım deniz artık yoktu. Binlerce defa aramama rağmen aramalarıma cevap vermiyordu. En sonunda onun bu sorumsuzluğundan bıkmış kahvaltıma geri dönmüştüm. Tabi bu durumdan rahatsız olan bi tek ben değildim. Babam huzursuzca ;
"Deniz nerde ? bu sabahta mı kahvaltı etmiyor bizimle."
Gece gelmediğini söylemek onları çok üzeceğinden yalan söylemek zorunda kalan korumacı abla yine ben oldum.
"Sabah erkenden çıktı , işleri varmış."
Babam her zaman yalan söylediğimde ellerimle oynadığımı söylerdi o yüzden ellerime dikkat ederek kahvaltıma devam ettim.
Annem ben babam her Pazar oturur eski fotoğraflara bakar gülerdik. O zamanlar deniz bizimle daha çok vakit geçirirdi.Yan yana çekildiğimiz fotoğraflara bakarsak Denizle birbirimize çok benzerdik dış görünüşte ama içimiz asla benzemezdi. O yüzden annem ; o benim denizim biraz durgun biraz fırtınalı. Sen benim kumsalımsın sakin huzur verici derdi. Deniz çok sorumluluk sahibi bir kız olmasada her zaman benim küçük kardeşimdi. Onu her zaman korumak ta benim görevimdi.
O gün babam arkadaşlarıyla görüşmek için dışarı çıktığında annemle ikimiz oturmuş tv izliyorduk. Kapının çaldığını duyunca içimden deniz umarım yalanımı ortaya çıkarmaz diyerek koşarak kapıyı açtım. Karşımda hiç tanımadığım baştan aşağı siyah giyinmiş sert bakışlı iki adam duruyordu.
"Kime bakmıştınız ?"
Diğerinden biraz daha uzun boylu ve kalıplı olan adam. Duyduğum belkide en sert sesle ;
"Deniz ! "
Ağzından dökülen tek kelime bu oldu.
Yine denizin oyunlarından biri olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Annemin duymaması için kısık sesle..
"Deniz evde değil. Siz neden aramıştınız? "
Dediğim anda iri yarı olan adam beni kenara itip içeri geçti. Ben daha sesimi çıkaramadan annemin bağrışını duydum.
Adam annemin kafasına silahı dayamıştı.. Ne kadar savaşmak istesemde diğer adam beni sımsıkı tuttuğundan kılımı bile kıpırdatamadım. Annemin bakışları hep benim üzerimdeydi. O an bile ben korkmıyım diye bişeyler fısıldıyordu. Adamın kalın sesiyle irkilene dek agladıgımın farkında değildim.
"Deniz benim hayatta ki en değerli varlığımı elimden aldı. Oğlumu onun yüzünden kaybettim şimdi onunda benim gibi canı yansın istiyorum en değer verdiğini kaybetmek ne demek öğrensin istiyorum. Şimdi oda en değerli varlığını kaybetmek ne demekmiş görsün."
Adamın dediklerini anladığım da beni tutan adamın elinden kurtulmak için çırpındım. Fakat benim çırpınışlarım faydasızdı. Annemin gözlerine baktım. O kadar çok şey anlatıyordu ki. Sanki bu olacakları biliyordu ve kabullenmişti. Annemin gözlerinde o an bile nefret yoktu. Anneme sarılmak istedim. O sırada kulaklarımı çınlatan sesi duydum.
Silahın sesini duydum.
Sonrada annemin tiz sesini. Annemin o güzel sesinden kalan son çığlığıydı bana. Başka hiçbir ses duymadım. Kollarımda beni saran kollardan kurtulup Annemin yanına koştuğumda yüzünde bu sabah gördüğüm gülümsemeyi aradım.
"Anne burdayım anne ! Burdayım annecim yanındayım burdayım. Hayır anne burdayım bırakma beni anne !"
O an elime akan sıcak sıvının kan olduğunu gördüm. Benim saçları omzuna bukle bukle dökülen , yüzünde güldü mü gülücükler saçan annemin yüzü kucağımdaydı. Gözlerini kapamıştı. Son birkez haykırdım
"Anne uyan bitti anne uyan...."
Bu benim ilk hikayem. Umarım beğenirsiniz iyi okumalar :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ
Teen FictionHerkes yaptıklarının bedelini ödemeli. Ben. Çok ağır bir bedel ödedim ve ailemi kaybettim şimdi sıra onlarda. Birbirinden nefret eden iki kardeşi babaların kaybolması bir araya getirebilecek mi ? Aşk mı kazanacak nefret mi ?