3

6 0 0
                                    

Gözlerimi açtığımda iğrenç  hastane kokusu dolmuştu burnuma. Aklıma doktorun dediği şeyler gelince birden ağlamaya başladım. Kalkmaya çalıştığımda  buna mecalimin olmadığını anladım. Kapı açılınca  oraya doğru baktım. Araf  içeri girdiğinde köşede duran sandalyeyi yatağımın  yanına çekmişti. Yeşil gözlerinin kızarıklığından ve göz torbalarından ağladığı ve hiç uyumadığı açıkça belliydi. Dile kolay abimle çocukluğu geçmişti. 

"Çok üzgünüm Doğa. Başımız sağolsun. " dedi kısık sesiyle.
Bunu demesiyle beraber göz yaşlarım daha da şiddetlenmişti.

"BENİM  ABİM ÖLMEDİ ARAF!" dedim gücüm yettiğince  bağırarak. 
"Ölmedi."

Şuan sanki boğazıma bir ip geçirmişler ve beni  asmışlar ama bir türlü ölemiyormuşum gibi hissediyordum.
O ipin acısı her saniye artıyor,boğazımda ki yumru her an büyüyordu.
Bir türlü inanamıyordum. Sadece ağlıyordum,durmaksızın.
Hayatım boyunca hep bir şeylerden ödün vermek zorunda kalmış ve her seferinde  kaybetmiştim.

 Önce küçük  kardeşimi sonra annem  ve babamı ve şimdi de yanımda son kalan kişiyi kaybetmiştim. Abimi kaybetmiştim. Daha kaybedecek hiç birşeyim yoktu.
Abim bana hep güçlü  olmamı söylerdi ama ben hep ondan güç  alırdım hiç tahmin etmezdim bir gün onsuz kalacağımı,şimdi güçlü olmak o kadar zordu ki..
Boğazım düğümleniyordu. Gözlerim ağırlaşıyor, başım  ağrıyordu.

Zar zor yattığım  yerden doğrulmaya çalıştım.
Kapı açılınca  göz yaşlarımı  silip bana abimi kaybettiğimi söyleyen doktora baktım. Bana acıyan gözlerle bakan genç doktorun birşey söylemek  istediğini  anlamak zor değildi.

"Doğa." Dedi ve yutkundu. Yavaşça
"Abini son bir kez görmek istemisin?"dedi.

Abimin ölüsünü görme düşüncesiyle tekrar ağlamaya başladım.
Birden ağlamam şiddetlendi, hıçkırarak ağlamaya başladım.
 Doktora cevap veremedim. Dizlerimi kendime çekip daha fazla ağlamaya başladım. Araf hastane yatağına oturup bana sarılınca bende ona sarılıp göz yaşlarımı onun  omzuna akıttım.

**
Araf'tan;

Doğa benim omzumda ağlarken küçük bir kız çocuğu gibiydi. Abisini kaybetmesi ona olan son darbeydi. Benimde çocukluk  arkadaşım olan Cem'i kaybetmek gerçekten çok kötü bir duyguydu. Kardeşim gibi gördüğüm insana mezar yakışmayacaktı. Benimde gözümden yaşlar akarken Doğadan ayrıldım .

Yemyeşil gözlerinin içi  kan çanağına dönmüştü. Hala ağlamaya devam ediyordu. Yüzü bembeyaz olmuştu.
 Doktor hala tepemizde dikilirken Doğa hıçkırıklara  zar zor konuşmaya çalıştı.

"Ben a-abimi öyle hatırlamak i-istemiyorum."Dedi kısık sesiyle.
Haklıydı. Zaten bu haldeyken görmesi onu daha fazla yıkardı Doğa'yı. Ona bakıp göz yaşlarını sildim ellerimle.

"Doğa abinin sana dediklerini unutma. Sen güçlü bir kızsın.Sen-"dedim. Devam  edecektim fakat Doğa bana tekrar sarılınca cümlem yarıda kaldı. Bende sarılmasına karşılık verdim.

Akşama kadar donuk donuk duvara bakan ve genel olarak şiddetli bir şekilde ağlayan Doğa'yı izleyip ona destek olmaya çalışmıştım. Akşama doğru ağlarken uyuya kalmıştı.
Biraz hava almak için bahçeye çıktığımda birisi çarptı bana.
"Pa-pardon." Dediğinde yüzüne baktım.
Bu kızın Doğanın yanında bir kaç kez gördüğüm yakın arkadaşı olduğunu farkettim.

"Doğa içinmi geldin." diye sorduğumda suratıma baktı şaşkınca.

"E-evet evet yeni öğrendim durumu,hemen gelmeye çalıştım.. şey odası  nerde acaba." Dedi telaşlı bir şekilde.

"2. Kat ,sağdan 3. Kapı. Ama uyuyor şuan. " dedim adını bilmediğim kıza.
" Teşekkür  ederim. Ne zaman uyanır?"  Dedi gözlerime bakarak. Gözlerine baktığımda yorgun olduğunu anlamak zor olmadı.
"Bilmiyorum." dedim ve ilerde gördüğüm banka yürümeye başladım. Adını bilmediğim kız yanımda ilerlemeye başladı.
"O zaman biraz bekleyeyim." Dedi ve benimle beraber banka oturdu.

"D-doğa nasıl?" Dedi yere bakarak.

"Nasıl olsun.. çok kötü. " dedim bende.

"Benimkide soru." dedi mırıldanarak.

Kızla hastanenin bahçesinde sohbet ederken falan yarım saat falan geçmişti. Adının İrem olduğunu ve Doğanın okuldan arkadaşı olduğunu öğrendim.  Doğanın yanına geldiğimizde doğa İremi görünce zorla tebessüm etmeye çalıştı.  İremle sarıldıklarında ağlamaya  başladı.  İremde kendini tutamayıp ağlamaya başladığında kız kıza konuşurlarsa Doğa iyi hisseder diye odadan çıktım.

**

Doğa'dan;

Uyandığımda oda da kimse yoktu.  Bir süre sonra İrem ve Araf girdi odaya.
İremi görünce mutlu olsamda yüzüme yansıtmak zordu. Zorlanarak tebessüm etmeye çalıştım.

"Başın sağolsun Doğa, gerçekten çok üzgünüm. " dedi kısık  sesiyle.
Böyle diyince birkaç dakika duran ağlamam tekrar başlamıştı. İrem bunu görünce  bana sımsıkı sarıldı. Bende ona sarılırken Araf odadan çıktı. Bir kaç saat sohbet ettikten sonra İrem gitti.

**
1 ay sonra;

1 ay boyunca neredeyse hergün abimin mezarına gidiyordum. Araf artık okula devam etmemi söylediği için ne kadar istemesemde gitmek zorunda olduğumu biliyordum. Sabah kalkıp yüzümü yıkamak için banyoya girdim. Yüzümü yıkadıktan  sonra aynaya baktım. Kahverengi saçlarım birbirine dolaşmış, gözlerimin altı morarmıştı. Abimin vefatından sonra uyumaktada zorlanmıştım. Kendime bakmayı keserek  üzerime dolaptan rastgele bulduğum şeyleri giyip aşağı indim. Karnım aç olmadığı  için bir şey yemeden hemen çıktım.

Telefonum çalınca sırt çantamın diplerinde aramaya başladım. Sonunda bulduğumda telefonu açacağım sırada kapandı. 
Araf aramıştı. Geri aradığımda bir defa çaldıktan sonra hemen açtı.

"Evinizin önünde beni bekle 5 dakikaya geliyorum." Dedi hızlı hızlı konuşarak.

"Ne gerek var Araf ben kendim gi-" diye konuşmaya başladığımda suratıma kapattığını farkettim.
Oflayarak beklemeye başladım.

Bor süre sonra Araf'ın arabasını gördüğümde 'hele şükür' dedim kısık sesle.
Araba önümde durunca ön kapıyı açıp koltuğa oturdum.
 
"Günaydın" dedi Araf.

"Sanada" dedim Araf'a bakmayarak

"Okulda ilk günün heyecanlı mısın bakalım?" dedi hızla.

"Çok heyecanlıyım,hiç sorma" dedim umursamaz bir tavırda.
19 yaşında olmama rağmen 12. Sınıfa gidiyordum.
Çünkü annemi ve babamı  kaybettiğimde  okulu  toparlanabilmek için 1 yıl dondurmuştum.
Abimle ailemizi kaybettiğimiz evde daha fazla durmak istemeyip başka bir eve taşınmıştık.
Bunlari düşünürken okul görüş alanımıza girdiğinde Araf'a kısık sesimle teşekkür edip indim arabadan.
Okula girdiğimde kimseyle göz teması kurmadan müdürün odasını aramaya başladım. Etrafa bakarken birine sormayı düşündüm.
Önümden geçen kişilerden birini durdurup müdürün odasını sordum.
Bana tuhaf tuhaf bakıp tam karşımda olan odayı gösterdi. Ah salak Doğa karşındaki odayı görmüyorsun daha.

En fazla 10. Sınıf olduğunu düşündüğüm çocuğa teşekkür  edip  yavaş adımlarla odaya  ilerledim. Sınıfımı öğrenip aramaya başladım yine.
Sonunda bulup içeri girdim.
Boş  bir sıra ararken en arkada bulup oturdum.




Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 01, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İçimdeki ÖlümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin