Pranga

516 17 15
                                    

                                           ^# Tanıtım ^#

“Hey Stew,Stew !!.”

“Efendim anne.”

“Çantanı topladın mı ? Biliyorsun bugün Pazar.Baban gelince pikniğe yola çıkıcaz.”

“Biliyorum anne.Çantam hazır.”

                Pazar günleri.Nefret nefret nefret ediyorum.Hep çantamı ben topluyorum.Bugün ayın 2.pazarı. Sebze burger.Berbat.

“Stew, mangalı arka bahçede unutmuşuz.Getirir misin ?”

“Neden Clara getirmiyor ?”

“Çünkü Clara bir kız ve sende bir erkeksin.Centilmen olmayı öğrenmelisin oğlum.”

Clara kız kardeşim.Annemin hep onu sevmesinden nefret ediyordum.Mecbur bir şekilde arka bahçeye gidip mangalı aldım.

Babam birkaç dakika sonra gelmişti.Arabasının sesi duyuluyordu.Clara elindeki bebekle oynuyordu.Saçlarını düzeltip karnına bastırıyordu.Oyuncağın karnına bastırınca konuşuyordu.Annem sepeti mutfaktan getirip yere bıraktı ve babamı bekledi.

Kapının açılmasıyla “ÖN KOLTUK !!!” diye bağırdım.Clara “Bu haksızlık daha içeri adımını bile atmamıştı.” Ön koltuk ilk söyleyenindi.Hehe...

“Dur bakalım Stew.Ön koltuk benim.Siz ikiniz arkaya oturacaksınız.”

Annemin konuşmasıyla tüm hevesim solmuştu.Pazarın en sevdiğim yanı arabanın ön koltuğuna oturmaktı.

               Babam içeri girince ilk annemi öptü.Sonra ikimize birden sarıldı ve havaya kaldırdı.Babamın annemin dudaklarını öpmesi iğrençti.Islak ve salyalı gibi.Babam “Büyü sen hele bi.” Diyordu.5 yaşıma girmiştim.Artık yeterince büyüktüm.Babam ceketini asmadan sepeti ve mangalı arabaya götürdü.Televizyonu kapatıyorken Bugs Bunny ‘nin oynadığını gördüm.İzlemek iyi olurdu ama kapattım.

“Hadi çocuklar ! Gidiyoruz.”

                Clara ve ben arka koltuğa oturmuştuk.Babam kapıyı kilitledikten sonra yola çıktık.Her zamanki gibi Rost Dock Picnic Area ‘ya gidiyorduk.Annem babama sorular sorup duruyordu.Bu sabahla ilgili.Evimiz 20 dakika mesafedeydi. G.Washington köprüsünü geçmiştik.Kısa süre sonra piknik alanındaydık.Bizden başka birkaç aile daha vardı.

                Babam annemin isteği üzerine mangala biber patlıcan ve bazı sebzeler koydu.Annemin vejeteryan olması sinirimi bozuyordu.Bugün sadece ot yememizde öyle.

                Clara ile oyun oynamaya karar verdik.O evcilik istiyordu.Boş bardaklardan çay içmiş gibi yapmamı.Ne salakça.Onunla oyun oynayasımda gelmiyordu.Yeşil plastik topumu sektirmeye başladım.

“1 ,2 ,3 ,4 ,5 ,6 ,7...”

Rüzgar topu uçurana kadar sektirdim.

“ Aaah hayır !!!.” Rüzgar topumu Hudson Nehri ‘ne doğru uçurmuştu.Çok güzel.Şimdi Clara ‘yla o aptal oyununu oynamak zorundayım.

“Aptal topun suyamı düştü.Haha.Güzel olmuş.”

Clara ‘yı o an dövmek istiyordum.Ama öyle yaparsam babam dışarı çıkma yasağı koyardı.

                Karnımızı doyurduktan sonra annem toparlanmaya başladı.Mangal sönmüştü.Clara oyuncaklarını çoktan toplamıştı.Arabaya oturmuştum.Biraz sonra herkes hazırdı ve eve gidiyorduk.

                G.Washington köprüsünü geçmiştik.Babam radyoda sevdiği bir şarkı duymuştu.Ve ağzında melodisini mırıldanıyordu.Evimize neredeyse 5 dakika kalmıştı.

“ HARY DİKKAT ET !!!!!!!”

Annem çığlk atar gibi söylemişti.Gözlerimi bembeyaz bir ışık kapladı.

“Steew... Stee ew...”

                Bulanıktı tüm sesler.Annemin sesi kısık kısık geliyordu.Gözlerimi kapatmıştım.Annemin sesi artık gelmiyordu.Ne Clara ne babam ne de annem.Çok güçsüzdüm ve zar zor gözlerimi açtım.

“OLAMAZ !!”

Her yerde kan vardı.Ellerim vıcık vıcık kanlıydı.Anneme dokunuyordum.Ama hiç cevap vermiyordu.Boğazı kırmızıydı.Clara ‘da kıpkırmızıydı.Ah hayır babamdan kanlar akıyordu.Herkesin boğazı kırmızıydı.Ağlıyordum.Arabada ters duruyordu.ve kanları benim üzerime geliyordu.Kendimi hiç iyi hissetmiyordum.Gözlerimi kapattım ve bunların bir kabus olmasını diledim.

PrangaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin