1. Bölüm - Kaçırılma.

423 14 7
                                    

Elli sekiz, elli dokuz, altmış.

O günün üzerinden tam tamına, on iki gün, on beş saat, on dakika geçmişti. O günü elbetteki unutmam mümkün değildi. Ben, kendi halinde, kendi kendine yaşayan on yedi yaşında bir genç kızdım sadece. Bu olay bende şok etkisi yaratmıştı, silahlı saldırı sonuçta, ya o kurşun bana veya ablama denk gelseydi? Gerçi, bana denk gelmesi fazla sorun değildi ama ablama denk gelseydi kesinlikle kendimi suçlu hissederdim ve ona bir zarar gelmesi beni yıkardı. Ablam, bu olaydan kimseye bahsetmemem üzerine benden bir söz istemeseydi, şuan kesinlikle polis-korumayla olurdum. Aynı zamanda ikinci saldırıyı yapmasını sağlayarak, onu yakalattırabilirdik. Gerçi şuan ikinci saldırısı ihtimali yüzünden evde tıkılı kalmıştım, o olaydan sonra dışarı çıkamamıştım. İzin yoktu.

''Aşk? Neredesin?'' Ablamın sesini duyunca şaşırmıştım. Ablamı o olaydan sonra bir daha görmemiştim. Bu yüzden iyice kendi içime kapanmıştım. Bu olayı kimseyle paylaşamıyordum, halbuki bahsetmek istediğim tek şey bu konuydu. Bu konuyu ayrıntılı bir biçimde konuşabileceğim tek kişi Yeliz'di. Ve o ancak on iki gün sonra gelebilmişti.

''Odamdayım, abla!'' diyerek ablama seslendim.

''Nasılsın?'' dedi ve sarı saçlarını savurarak bana doğru yaklaştı. Gözlerini gözlerimden çekmiyordu. Bir yanıt arar gibiydi. Korkak gibi baktım ona.

''Korkuyorum, abla.'' diye fısıldadım ve dizlerimi karnıma çektim ve gözlerimden bir damla yaş süzüldü. Dudaklarımdan kaçan ufak bir hıçkırmaya engel olamamıştım.

Yaşamım, korkarak geçmişti. Hep küçük korkak bir kız oldum ve hiç bir zaman büyüyemedim. Ablam ve annem hep böyle derlerdi bana. 'Küçük kız değilsin sen artık, akıllan!' nidalarını çekmediğim tek bir günüm dahi yoktu. Onları sevmesini seviyordum lakin aynı zamanda nefret de edebiliyordum. Bu karmakarışık bir durumdu işte. Hem annemden hem de ablamdan nefret ediyordum. Aynı zamanda seviyordum da.

Babamı bir kaç kez gördüm. Açıkçası ben henüz iki, ablam ise beş yaşındayken boşanmışlardı. Babam denilen adam beni görmek istediyse de bençok ama çok küçükken onunla buluşmayı kabul etmiştim. Ablamla ise hep buluşurlardı. Onların ilişkisini hep kıskandım, bunu inkar edemem. Ama zaten babamla görüşmemeyi ben istediğimden babamda da fazla suç bulamıyorum.

Babamla buluşmama nedenim tamamen kişisel değildi lakin kişisel tarafları da vardı. Annemi aldatması benimle alakadar değildi ama anneme karşı yapılan bir saygısızlık olduğundan kabullenemiyordum. Anneme bunu yapmaya hakkı yoktu. Annem hiç bir zaman bunu hak edecek davranışta bulunmadı ve bunu hak edecek kadın değildi.

Bana gelirse, babamla hatırladığım tek anım vardı;

***

Henüz beş yaşındaydım. Babamla o zamanlar görüşüyordum ve hatta annemde suç buluyordum, babam bana öyle öğretmişti. Tek suçlu annemdi, ayrılmalarında. Babama göre, annem onu iş yerinde bir bayan arkadaşıyla sohbet ederken görmüştü ve onu bu yüzden terk etmişti.

O zaman çocuk olduğumdan mı bilemem ama babama inanmak için zaten bahaneler arıyordum ve ilk bahanesinde ona inanmıştım. Babalar kızlarının ilk aşkıdır, ve hiç bir zaman yalan söylemezlerdi.

''Baba! Bana pamuk şeker alır mısın?'' demiştim türkçemin elverdiği kadar. Babam ise bana o geniş gülümsemelerinden birini göndermiş ve bana ''Uslu dur, Aşk. Hemen alıp geliyorum. Beni burada bekleyeceksin, olur mu?'' demişti. Ben de evet anlamında kafamı sallamıştım.

YasakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin