MELİS ATAMAN
Elimdeki kitabı bırakıp,mesaj gelen telefonuma uzandım.
-''Hazır mısın bücür?''
Taner'in mesajıyla birlikte derin bir iç çekerek yataktan fırladım.Bakışlarım korkuyla duvardaki saate kondu.Saat resmen 7:45 ti ve biz bu akşam 8de yemek için sözleşmiştik.Ne yazık ki yeni okumaya başladığım macera kitabı,beni öylesine içine çekmişti ki dakikaların nasıl geçtiğini anlayamamıştım.
Aceleyle dolabın önüne geçip,giysilere göz atmaya başladım.Yaklaşık beş dakikanın sonunda zümrüt yeşili dizlerimin bir karış üzerinde,bisiklet yaka bir elbisede karar kılmıştım.Elbiseyi giyip,saçlarımıda salık bıraktıktan sonra makyaj masama geçtim.Öncelikle bir pudrayla cilt tonumu sabitleyip,göz kalemimi çektim ve sonrasında siyah bir farla bakışlarımı daha fazla ön plana çıkardım.Ruj ve rımel ikilisiyle makyajıma son vermiştim.Masanın üzerindeki çiçek kokulu parfümü sıkıp,aynanın karşısına geçtim.
Her şey tamamdı.Ve tüm bu hazırlıkları yaklaşık 15 dakikada halletmiştim.Tanerle birlikte bu tarz akşam yemeklerine alışkındım.Neredeyse her ay birlikte muhakkak dışarıda bir yerde güzel bir yemek yerdik.Babama gelmesini teklif ettiğimizde,bize ayak uyduramayacağını söyleyip iyi eğlenceler dilerdi.
Biliyordum ki babam Taner'i ikinci oğlu.Yani doğal olarak benim ikinci ağabeyim olarak görüyordu.Benim Tanere hissettiklerimden haberdar olsaydı,kahrolacağını biliyordum.Bu yüzden onun yanındayken hal ve hareketlerime hep dikkat ediyordum.
Yatağın üzerindeki telefonu elime alıp,Taner'in numarasını tuşlamıştım ki,kapının çaldığını duydum.
Yüzümde bir sırıtışla,dolabın içerisindeki şık bir ten rengi çantanın içine rujumu,telefonumu,cüzdanımı sıkıştırdım ve uzun zincirini omuzuma astım.
Mevsimlik bir kabanıda elime alarak odadan çıktım.
Merdivenin başına geldiğimde,Taner'i babamın karşısındaki koltuğa oturup,sohbet ederken bulmuştum.Usul usul merdivenleri inip,ikisininde odağına girdiğimde,yüzüme bir gülücük kondurdum.
-''Güzel kızım..'' Babamın gururlu sesi ve beğeni dolu bakışları utanmama sebep olurken,ona yanaşıp omuzlarına abandım ve derince öptüm yanağını..
-''Canım babam..''
Elleri saçlarımı talan edip koklarken,biraz uzaklaşıp yanındaki koltuğa kurulmuştum.
Bakışlarımı babamın yanağındaki dudaklarımın şeklini almış bordo boyalı izden kaçırıp,Taner'e çevirdiğimde oda bana bakıyordu..
Yüzündeki sırıtışı süzerek,bakışlarımı tekrar babama çevirdim.
-''Bordoda yakışıyor Ahmet amca..''
Babam öncelikle Taner'in ne dediğini anlamamış lakin aradan bir dakika geçince eli kendiliğinden az önce benim öptüğüm yanağına doğru gitmişti.
Gülüp yanağındaki izi silerken, ''Azranın kahverengisinden iyidir.'' demişti.
Onun sözlerini duyunca özlemle bir kıkırtı koyverdim.Azra'nın en sevdiği ruju koyu kahverengiydi ve her fırsatta onu sürerdi.
-''Sahi Ahmet amca Azra demişken,ne zaman dönecekler?'' diye sordu Taner..
Ağabeyim ve karısı Azra her sene, babamın onlara evlilik hediyesi olarak aldığı Amerikadaki eve giderler ve bir kaç ay kalırlardı.Azra'nın orayı çok sevdiğini biliyordum.Oraya gidince ayak uydurabilsin diye yabancı dil kursuna gidip,ingilizceyi öğrenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİN BENİM
Teen FictionAynadaki yansımama bakarken,tıklanan kapının ardından Taner'in alaycı yüzü göründü. -''Kraliçe hazretleri hazırsanız,babanız sizi derhal aşağıda görmek istiyor.'' -''Hazırım kahya.Şimdi çekilebilirsin.'' Söylediklerimle birlikte arkamı dönerek,Azr...