Benim Hikayem

76 1 0
                                    

Küçüktüm. Çok küçüktüm. Daha tam anlamıyla doğru düzgün konuşamazdım bile. Hep saçlarımı açık bırakırdım ve babamın bana o hitap şeklini yaşıyor gibi hissederdim. Rapunzel. Saçlarım o kadar uzundu ki küçükken biraz abartayım nerdeyse boyum kadardı. Hep, her şeye gülerdim, neyin ne olduğunu bilmeden. Ta ki o güne kadar. Yanımda ona sıkıca sarıldığım ve kokusu ile huzur bulduğum annem varken ön koltukta abim vardı. Arabayı da babam kullanıyordu. Ben neredeyse uyumaya başlamıştım ki büyük bir korna sesi duymam ile bu olmadı. Başımı kaldırıp camdan baktım. Abim, babama dikkat etmesi gerektiğini bağırarak söylerken annem, bana daha fazla sarılmış ve gözlerini sıkıca kapatmıştı. Ona baktım dikkatlice. İçimi huzursuzluk kapladı. Onun gözlerini kapatması beni oldukça rahatsız etti. Oysa ben onun gözlerine bakmak istiyordum. Hemde şuan ve oldukça. Sonrasında ne olduğunu anlamadan çok sert bir şekilde sarsıldık. Kollarımda boşluk oluştu. Annem, yanımda yoktu. Gözlerimi kısık bir şekilde açıp etrafa baktım. Hiçbir şey tam olarak görünmüyordu. Bir süre öyle kaldım. Kafamı diğer yanıma çevirdim. Yerde cam kırıkları varken önden kan geliyordu. Hareket etmek istesemde önceden takmış olduğum kemerim ve bedenimde hissettiğim acı ile yapamadım. Gözlerimi kapatıp bağırdım. Koluma baktım. Büyük bir cam parçası batmıştı ve kanıyordu. Korkudan titremeye başladım. Sağ tarafa döndüm ve birkaç dakika, hatta saniyeler önce yanımda duran annemi aramaya başladım. Onu göremiyordum. Hem canımın yanması hemde annemi görememem gözlerimin aniden dolmasına ve şiddetle ağlamama sebep oldu. Tekrardan sol tarafıma döndüm. Yerdeki kan izlerini takip ettim. Şiddetli ağlamam bölüm atlarken kanın sahibinin babam olduğunu gördüm. Onun da kemeri takılıydı ve o da benim gibi olduğu yerde kalmıştı. Aynı annem gibi gözleri kapalıydı. Tekrar bağırdım. Korkuyordum. En önemlisi hala ne olduğunu anlamış değildim. Dedim ya, o zaman küçüktüm. Neyse sonra abim geldi aklıma. Zorla başımı kaldırıp onu görmeye çalıştım. Onunda kemeri takılıydı. Ama annem ve babamdan bir farkı vardı. O, hareket ediyordu. Ona seslendim hemen. Zorla arkasını döndü ve hemen kemerini çıkardı. Önce hemen yanında olan babama baktı. Sonra bana döndü ve korkmamam için beni uyardı. Bir süre o da annemi aradı ama bulamadı. Sonra önüne döndü ve gözlerini saniyeliğine kapatıp derin nefesler alıp verdi. Başını aşağı eğdi ve karnına baktı. O, öyle yapınca meraklandım ve biraz öne gelmeye çalışıp bende baktım. Benim koluma cam batması gibi onunda karnında cam parçası vardı. Korkum ikiye katlandı. Ağlamaktan kaynaklanan hıçkırık sesimi duyunca bana baktı ve gülümsemeye çalışarak korkmamam gerektiğini söyledi. Her şey geçecek, hiçbir şey yok, korkma, dedi fakat öyle değildi. Bana yalan söylüyordu. Küçük olduğum için beni kandırabileceğini sanıyordu. Önüne döndü ve etrafa bakındı. Araba, yan yatmıştı ve annem arabada yoktu. Buna ilaveten arabanın önünden buharlar çıkıyordu. Abim dişlerini birbirine bastırdı ve dayanmaya çalışarak derin nefesler alıp verdi tekrardan. Sonra yine bana döndü. Hiçbir şey yok canım benim sen sakın korkma, geçecek, korkma, gibi sözler söyledi. Evet, belki beni birkaç dakika öncesinde ve daha da önce olsa kandırabilirdi ama şimdi bunu başaramazdı. Çünkü şuan anlamıştım neler olduğunu. Ve o an büyüdüm ben. O saat, o dakika, o saniye ve o saliseden itibaren ben küçük değildim artık. Herkes beni yaşımdan dolayı küçük görebilirdi ama öyle değildi. Ben olgundum bundan sonra. Çünkü o zaman ailemi kaybetmiştim ve tek başıma kalmıştım. Her ne kadar küçük olsam da olgun bir kızdım ben. Yalnız, kimsesiz, küçük ama olgun bir kız çocuğu... Ve işte bu da benim hikayem!















Burcu ÖZBERK, Berk ATAN, Birand TUNCA, Leyla TANLAR, Aytaç ŞAŞMAZ ve Ece Çeşmioğlu'yla dopdolu bir serüvene hazır mısınız?

STARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin