2

17 0 0
                                    

Sarsılan bedenimin durması üzerine kapalı olan gözlerimi araladım, yavaşça. Yeşillik bir yere gelmiştik, bu her şeyden anlaşılıyordu ama orman gibi bir yerde değildi.

Kısık gözlerimi birkaç kere açıp kapatarak tamamen kendime geldim ve kuruyan boğazımı acıtacak şekilde yutkundum.

Saçımda hissettiğim elle birlikte başımı zorla Burak'a döndüm. Bana her zamanki gibi aşkla bakıyordu, gözleri. Gülüyordu.

"Günaydın, uyuyan güzel."

"Nereye geldik biz?"

"Süpriz."
Dedi yine ve arabadan indi. Üzerimdeki ince örtüyü çekip aldım ve arka koltuğa atarak bende arabadan indim.

"Gel."

Elini uzattı bana. Gülümseyerek elini tuttum ve beraber yürümeye başladık. Yerde kurumuş olan yaprak sesleri çok hoşuma gidiyordu. Ama asıl merak ettiğim şey süprizin ne olduğuydu.

"Bekle."
Dedi ve sarmaşıklarla kaplı, kapı gibi bir yerin önünde durdu. Cebinden çıkardığı siyah bandajı uzattı bana.

"Dön bakalım."

Dediğini yapıp arkamı döndüm ve gözlerimi bağlamasına izin verdim.

"Ya ne yapacaksın? Çok merak ediyorum."

"Biraz daha sabret. Süpriz işte."

Küçük bir çocuk gibi 'of'ladım. Burak ise bu halime güldü ve gözlerimi bağladı. Ardından elimi tuttu ve beni yönlendirmeye başladı. Bir süre sonra durdu ve iki elimden tutarak, öpücük kondurdu her ikisine.

"Burcu,"
Dedi nefes nefese. Kalbinin sesini buradan duyabiliyordum. Heyecanlıydı. Aynı benim gibi..

"Seni çok seviyorum ve her şeyi senin için yapıyorum. Sadece..bunu bil istedim."

"Biliyorum."

Ardından ellerimi bıraktı ve göz bandımı açtı. Karşımda gördüğüm manzara üzerine anında gözlerim doldu. Ellerimi ağzıma götürdüm ve şaşkınlıkla Burak'a döndüm. Bana öyle güzel bakıyordu ki.

"Unutmamışsın,"
Dedim, ona bir adım yaklaşarak.

"Unutmamışsın!"

Hızla boynuna atladım. O da beni döndürmeye başladı. O kadar mutluydum ki şuan.

"Seninle ilgili hiçbir şeyi unutamam ki ben."

Ayaklarım yere değdiği an, benim bile nasıl yaptığımı anlamadan, Burak'ın dudaklarına yapıştım. Önce biraz şaşırsa da ardından o da karşılık vermeye başladı. Tutku ve büyük bir aşkla öpüştük bir süre. Ilk ayrılan taraf o oldu. Gülümseyerek bana baktı ve saçlarımı okşamaya başladı.

"Daha sürprizim bitmedi."

"Ne gerek vardı Burak, ya?"

"Senin için az bile."

Elimi eline kenetledi ve ışıklarla dolu ağacın altına götürdü. Yerde özenle hazırlanmış minderlere oturduk. Önümüzde duran ufak, boyumuzla orantılı olan masaya baktım. Her şey vardı, sanki. O an o kadar mutluydum ki hiçbir eksik yok gibi hissediyordum.

"Ne zaman hazırladın bu kadar şeyi?"
Dedim, elime bir bardak meyve suyu alarak. Burak'ta benim gibi eline kendi bardağını aldı ve bana döndü.

"Söyleyemem,"
Dedi, içeceğinden bir yudum alıp.

"Süpriz bozulur o zaman."

Sessiz kalıp masadaki şeylerden atıştırdık bir süre. Burak'ın bakışlarını üzerimde hissedince heyecan ve utanç duygusu baş gösteriyordu bende. Fakat bunu pek belli etmemeye çalıştım. Mesela onunla göz teması kurmadım. Kursaydım, aptal gibi hareket edip kendimi yerin dibine sokacaktım, biliyordum.

STARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin