Gözlerimi kapatıp derin bir nefes alıp verdim. Kalbim deli gibi atıyordu. Sanki, nasıl desem, ölmüşüm, cennete gitmiştim ve etkisinde kalmışım gibi. Fakat hala buradayım.
Aynada kendime kaç dakika oldu bilmiyorum ama uzun bir süredir bakıyordum. Ayrıca yüzümden eksik olmayan bir gülümsemem vardı. Neden bilinmez, bugün kendim değilmişim gibi hissediyordum. Bana tamamen zıt olarak bildiğim bir şey yapmıştım. Aşırı kısa bir elbise giymiştim! Evet, evet. Bildiğiniz elbise, hemde en kısasından. Ve yine neden bilinmez bana çok yakışmıştı. Açık saçlarım elbiseye daha da fazla hava katarken, hafif olan makyajım beni tam yapıyordu.
Önüme gelen saçımı arkaya attım. Bu yaz sıcağında saç açık bırakmak bazılarına göre delilik olsa da ben rahattım. Aslında, ben asla saçımı açık bırakmaz ve her zaman toplardım. Ama dedim ya, bugün ben, sanki ben değildim. Kendime karşı geliyor ve asla yapmayacağım şeyler yapıyor, giymeyeceğim şeyler giyiyordum.
Sessiz odamda sadece benim heyecanlı nefes alış-verişlerim varken üstüne bir de telefonumun melodisi doldu. Hemen aynada kendime bakmayı bırakıp yatağın üzerinde çalan telefonuma baktım. Sertçe yutkundum. Yavaş hareketlerle ama hızlı bir şekilde telefonu elime aldım ve kimin aradığına baktım. Ekranda BurAşk yazısını görünce bu sıcağın üstüne daha da fazla bunaldım. Telefonu sol elimle tutup sağ elimle kendime hava yapmaya başladım. Ardından aramanın neredeyse biteceğini anlayıp hızla telefonu açtım. Hemen telefonu kulağıma götürdüm ve sakin kalmak için gözlerimi kapatıp düzenli nefesler alıp verdim.
"Alo?"
Onun sesini duymamla kalbim bu sefer delicesine atmaya başladı. Sanki içimden çıkıp kurtulmak ve gidip Burak'ın kalbinin yanına yerleşmek istiyordu.
Burak ile daha dün beraberdik ama ben onu yıllarca görmemişim gibi davranıyordum. Bu da benim anormalliğimdi.
"Burcu, orada mısın?"
Burak'ın telaşlı sesi kulaklarımı doldurduğunda kendime yeni gelmiş gibi hareketlendim.
"B-burdayım"
Burak'ın diğer taraftan rahat bir nefes alıp verdiğini duydum. Aslında, benim için endişelenmesi hoşuma gitmişti. Gülümsedim.
"N'apıyorsun?"
"Hiç öyle,"
O, hayran olduğum gülüşünü duyduğumda içim ısındı. Sanki karşımdaymış gibi hayranlıkla boş boş önüme baktım.
"Tamam, geliyorum ben o zaman."
"Nereye?!"
Dedim aniden panik yaparak."Senin yanına,"
Dedi gülerek."Bir sürprizim var."
"N-ne sürprizi?"
Şaşkınlık bedenimin bir kısmını esir almışken, diğer kısmını panik ve telaş karışımı bir şey almıştı. Her ne kadar tam takır hazır olsam da bir şey eksikmiş gibi hissediyordum.
"Süprizler söylenmez."
Dedi bir çocuk edasıyla. Ardından telefon birden kapandı. Kulağımdan telefonu çekip ekrana baktım. Telefonum da tam zamanını bulmuştu. Ne olurdu sanki birkaç dakika sonra şarjı bitseydi?!Hala telefona kızıp, öylece beklediğimi farkedince telefonu gidip hemen şarja taktım. Sonra da tekrardan aynanın önüne geçip boş yere düzgün olan üstümü yeniden düzeltmeye başladım.
"Sakin ol kızım ya!"
Dedim kendi kendime. Sol ayağımı yere vurdum ardından."Sanki ilk defa bir yere gideceksiniz beraber. Hayır yani, neden böyle heyecan yapıyorsun ki-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STAR
FanfictionBurcu ÖZBERK, Berk ATAN, Birand TUNCA, Leyla TANLAR, Aytaç ŞAŞMAZ ve Ece Çeşmioğlu'yla dopdolu bir serüvene hazır mısınız?