012

665 76 23
                                    


"PARK LIA!"

Odasının kapısı açılmadan bile gelen kişiyi sesinden tanımak zor değildi. "Evime kafana göre girmeyi kesmen lazım."

Saniyeler sonra açılan kapıdan içeri giren kişi biricik en yakın arkadaşı tabiki Doyoung'du. "Sensiz bir gün çok zorluydu. Huzurlu olmaya alışık değilim." Sırtındaki çantasını yere koydu ve arkadaşının yanına oturdu.

Zaten sinirleri bozuk olan Lia, yatağına oturur oturmaz arkadaşını tekmeledi. "Git başımdan."

Normalde olduğundan daha sinirliydi ve morali bozuktu. Sabahtan beri aynı şekilde yatakta yatıp her şeyi düşünmesi gerekenden çok düşünüyordu. Durumu farkeden Doyoung dalga geçme modunu bir kenara bıraktı. "Bir sorun mu var? Kendime çok güvenmiyorum ama belki yardım edebilirim."

Arkadaşının dürüstlüğüne gülen Lia sonunda kafasını telefonundan kaldırdı. "Sen," Elini kaldırıp yanında oturanın omzuna koydu. "Senden nefret ediyorum."

Doyoung iç çekti "En yakın arkadaşımı görmeye geldim, saldırılmaya hazır değilim."

Lia aynı şekilde sinirli bir şekilde cevap vericeği sırada odasının yine açılan kapısı lafını böldü. "Kimle arkadaş olduğunun farkında mısın? Son 18 yıldır benimle asla sakin bir şekilde konuşmadı." Odaya giren Jaehyun çantasını yere fırlatıp kendisini camın kenarındaki koltuğa attı. Aynı zamanda Doyoung'da kendisini Lia'nın yanına, yatağa sıkıştırmayı başarmıştı.

"Kapa çeneni Jeffrey." Sonunda arkadaşının varlığını kabul eden Lia, kendisinden çok daha uzun olan çocuğa sokuldu. "Stresli olduğumda bana kötü davranmamayı ne zaman öğreniceksiniz?"

"Aigoo, miniğimiz niye yine stresli?"

"Miniğimiz?" Doyoung'un söylediğini duyan Jae istemsizce tiksinerek suratını buruşturdu. Gözlerini telefonundan ayırdıktan sonrada söylenmeye başladı. "Hiç çalışmadığı sınavlardan kalacağı ve ailesi tarafından laf yiyeceği için stresli, sormana gerek bile yoktu."

Lia dudaklarını büzdü. "Dersleri dinledikten sonra niye evde çalışayım ki? Çalışmak salakların işidir." Söylediği kulağa ne kadar saçma gelsede mantıklı olduğunu düşünüyordu. İlkokulu o şekilde geçtiği için üstün zekalı olduğuna inanıyordu ve tamamıyla hatalıydı.

"İşler maalesef o şekilde olmuyor." Jae güldü ve sonunda telefonunu kenara attı. "İstersen sana özel ders verebilirim."

Doyoung'a sarılan Lia hızla dikildi ve karşısındaki çocuğa bağırdı. "Senden büYÜK OLDUĞUMU ANLA ARTIK VELET! NOONA DİYECEKSİN SENİ SAYGISIZ ŞEMPAZE KILI!"

Küçük çaplı sinir krizinden sonra arkadaşı Lia'yı sakinleştirmek için onu yeniden yanına çekti.  Tüm arkadaşları artık alışmıştı, ya her zaman çok mutlu yada her zaman çok sinirli olan bir yapısı vardı. Tabiki onu en iyi şekilde doğdukları haftadan beri en yakın arkadaş olduğu Doyoung anlıyordu. Jaehyun? İki yaşından beri tanışıyor olmalarına rağmen Lia'nın gözünde her zaman sonradan gelen, rahatsızlık vermede bir numara olan arkadaşı oluyor. Hatta arkadaşı demeyelim, Doyoung'un  arkadaşı.

Odanın bir tarafında terapi işleri oluyorken öbür tarafında Jaehyun neden kendisine "saygısız şempaze kılı" dendiğini algılamaya çalışıyordu. Dönem birincisi olan zeki çocuğunu aklının takıldığı şeylere şahit olmaktasınız.

Hakaretine anlam veremeyen Jae, çözümü birazcık daha sınırları zorlamakta buldu. "Niye ikiniz yatakta sarılıyorsunuz? Ten hyungun hoşuna gideceğini sanmıyorum."

İki saniyeliğine olsada şok geçiren Doyoung'un  kurtarıcısı Lia oldu. "Kim olduğumu bile bilmeyen Ten'den mi söz ediyorsun?" Arkadaşına daha sıkı sarıldı. "İlginçmiş."

Jae göz devirdi ama Doyoung'un suratındaki bakışı farketmişti. Yıllardır Lia'dan hoşlandığına emindi ama Hyungu bir türlü kabullenmiyordu.

"Ya-" Bu sefer çalan telefonu çocuğun sözünü böldü.

"Kim arıyor?" Doyung kafasını arkadaşına doğru çevirdi.

Jae yine göz devirdi, "Susarsan bakacağı- Ten hyung arıyor!"

-
Tatile girdik heralde daha çok yazarım ama söz vermiyorum tahminen umurunuzda da değil
acıktım yemek yiycem bai

the texter→ [ten]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin