ARKADAŞLAR HİKAYEYİ BEĞENİRMİSİNİZ BEĞENMEZMİSİNİZ HİÇ BİR FİKRİM YOK ÇÜNKÜ İLK HİKAYEMİZ. BU HİKAYEYİ ARKADASIMLA BİRLİKTE YAZIYORUZ. HANGİMİZE İLHAM GELİRSE O DEVAM ETTİRİYOR :D NEYSE İŞTE UMARIM BEGENİRSİNİZ.
Siz hiç kendi hayatınızı batırırken başkasının hayatınıda batırdınızmı? İşte ben sevgilimin hayatını batırdım.. Veya ben öyle düşündüm bilmiyorum.. Düşünmemin sebebi belki şuan onun hastanede olmasıdır. Evet evet doğru duydunuz, "Bizim" daha doğrusu "Benim" yüzümden şuan uyuşturucu komasında. O kadar çok almamasını söylemiştim ama dinlemedi beni, bende o anki kafayla onun elinden alamadım o lanet illetii. Şuan herkes hastane koridorunda perişan bir şekilde Madison'un komadan çıkmasını bekliyor. Elimden hiç birşey gelmemesi kadar kötü birşey yok sanırım.. Madison içerde o saçma salak makinelere bağlıyken çıldırmak üzereyim. Neden o tanrım? Neden ben değilde o? Size ne yaptı tanrım da Madison'u yanımdan aldınız söylesenize!
Hassiktir! uyumuşum. Gözlerimi açtığımda kimse koridorda yoktu. Madison'un odasına koştum. Yoktu. Gözlerimin karardığını hissettim yere düşmek istiyordum ama canımın acımasından korkuyordum zaten Madison'un durumu bana acı veriyordu. Koridorda ayak sesleri duydum. Koridora çıktığım zaman bir doktor yanıma doğru geliyordu. Doktor Madison' un doktoruydu..
-Tate Walker sizmisiniz?
- Evet evet benim de fakat Madison nerde? Ona ne yaptınız? Gene hangi lanet makineye soktunuz onu? Sevgilimi görmek istiyorum, ona götürün beni.
- Tate bey, çok üzgünüz.. Yaptığımız her şeye karşı Madison bi tepki vermedi ve beyin ölümü gerçekleşti..
Ahh hayır nasıl ya? Nasıl ölür Madison? diye sorsamda ne deyişecekti ki. Tekrar geri gelemeyecekti. Arabama doğru koşar adımlarla yürüdüm. Arabaya bindiğimde düşündüğüm tek şey eve gidip kendimi içkiye vurmaktı. Ve yaptım. Eve gittim ve babamın koleksiyon yaptığı içkilerden içmeye başladım nasıl olsa bana bağıramazdı çünkü yaklaşık bir on sene önce annemle beni terk etmişti.Şişeler bittikçe rahatlamak için kırıyordum ve aklıma Madisonla güzel günlerimiz geliyordu, onun bana sarılışı, beni öpmesi, bana söylediği şarkılar... En doğru fikrin onu unutmak olduğu gelmişti çünkü böylesi bana daha çok acı veriyordu. Masamın üstündeki bilgisayarı açtım ve en yakın tarihteki uçak biletlerine baktım. Annemin gittiğimden haberinin olmasını istemiyordum çünkü babamın gidişi onu çok hırpalamıştı. Eğer benim gittiğimi duyarsa intihar bile edebilirdi en azından bunu yapacaksa benim gözümün önünde yapmasını istemedim. En yakın uçak bileti 5 gün sonraydı ve yolculuk Barcelona 'ydı. Para biraz sıkıntıydı ama biriktirdiğim bir kaç kuruş ve sattığım uyuşturucuların parası vardı. Tek çare Madison' u unutmak ve anneme çaktırmadan gidebilmekti.-5 GÜN SONRA-
Saat geceyarısı 2 yi gösteriyordu. Bütün gece uyumadım. Bavulumu topladım. Küçük bir çantam vardı içine tıkıştırabildiğim kadarıyla bişiler tıkıştırdım. Madison'un resmini alsam mı bilemedim. Almadım. Annemin odasına sessizce girdim ve yanağına öpücük kondurdum.Taksi durağını arayıp acilen bir taksi gelmesini istedim, çok beklemeden taksi bizim binanın önüne geldi ve bende kendimi taksinin içine attım.
-Nereye gidiyoruz bayım?
- Havaalanına lütfen.
Uçağımın kalkmasına 3saat vardı. Bu üç saati pasaport konrolünde harcamayacaktım, bir saat yemek yemeyi planlıyordum. Yemeğimi yedikten sonra küçük bavulumu alıp uçağı beklemeye başladım. Bavulumu el bagajı olarak saymışlardı bu yüzden taşımak zorunda kalmıştım.Uçağımın anonsu duyuldu. Uçağın olduğu kapıya doğru yürüdüm. İnsanları almaya başlamışlardı. Pasaportumu gösterdikten sonra uçak ve havaalanını birleştiren tünelde ilerlemeye başladım. Ve bindim.