Ev

35 6 0
                                    

Gıcırtılar, adımlar ve kapı kapanma sesleri. Gerçekten endişelenmeye başlamıştım ve bu sesleri çıkaranın bir kedi olmadığından emindim. Ve bu sesler varken uyuyamayacağıma da emindim.

  --------------------------------------------  

Yola çıkalı 2 gün olmuştu. Bineklerimiz çalındığı için yürümek zorundaydık. Razor Hill'e yaklaşmıştık. Gece olduğu için ve gece hava soğuk olduğu için kalacak bir yer bulmamız gerekiyordu. 

-"Bak şurada büyük bir ev var neden gidip oranın güzel sahiplerinden 1 geceliğine kalacak bir oda istemiyoruz ?" dedi Dro'jin. 

-"Etrafta gidebileceğimiz başka bir yer yok gibi. En iyisi dediğini yapmak." diyerek ona katıldım. 

Evin kapısının önüne kadar gittik. Evin bir insan tarafından inşa edildiği her açıdan belli oluyordu. Ama Durotar'ın ortasında yaşayacak kadar aptal bir insan olamayacağı için muhtemelen evin orklardan önce inşa edildiğini ve içine daha dost canlısı bir ork veya troll'ün yerleştiğini düşünüyorduk. Evin değişik ve ürpertici bir havası vardı. Eski ve bakımsız bir ev olduğu, çürümüş duvarları, rüzgar ile gıcırdayıp duran tahtaları ve yosun tutmuş dış cephesinden belliydi. Ama ev evdi. Dro'jin kapıyı tıklattı 

-"Merhaba kimse varmı ?"

Troll'ün tıklatmasıyla tüm ev yankılandığı halde hiçbir cevap gelmemişti. 

-"Hey, bizim sadece kalacak bir yere ihtiyacımız var." diyerek tekrar tıklattı. 

Tabi ki o kocaman elleri her tıklatışında sanki kapıda bir delik açıyor gibiydi. 

-"Görünüşe göre ev boş. Hadi girelim." dedim. 

Evin boş olması daha da işimize gelirdi. Yavaşça kapıyı açtım. İnanılmaz bir gıcırtı senfonisi eşliğinde açılan kapı, tıklatışlarımızı duymasa bile eğer içeride biri varsa, bizim gelişimizden haberdar olmasını sağlamıştı.

Evin içinde çok az eşya vardı. Birkaç sandalye, yarısı olmayan çürük bir masa, üst kata çıkmayı sağlayan neredeyse parçalanmış bir merdiven ve duvarlardaki rahatsız edici tablolardan ibaretti ev. Tabloların rahatsız edici olmasının sebebi ise çoğunun, üzerilerindeki pençe izleri yüzünden yırtılmış olmasıydı. 

-"Buranın eski sahipleri pek hoş bir sonla karşılaşmamış anlaşılan." dedim Dro'jin'e tabloları işaret ederek. 

-"Muhtemelen yabani bir hayvanın saldırısına uğramışlar. Durotar'da hayatta kalmak pek kolay değildir." diyerek kendi fikrini belirtti. 

Eve yüzyıllardır ayak basılmadığı belliydi. Yani insan efendilerinden sonra buraya giren ilk kişiler bizler gibiydik.

-"Hadi üst kata çıkalım. Belki oradaki manzara daha iç açıcıdır." dedim sahte bir umut ve birazda iğneleyici bir bakışla. 

Bir gıcırtı orkestrasının şefliğini yapıyor gibi hissettim kendimi merdivenlerden çıkarken. Birden arkamdan ani bir şekilde çat diye bir ses geldi. Bir an için evin yıkıldığını düşündüm. Arkamı döndüğümde ise Dro'jin'in basamaklardan birinin kırılmasıyla bir ayağının merdivenlerden içeri göçtüğünü gördüm. Gülmemek için kendimi zor tutarken troll'ün kolundan tutup ayağını çıkarmasına yardım ettim. 

-"İnsanların yapacağı evler bu kadar olur. Daha şimdiden kendi evimi özledim." diyerek sinirini belli etti. 

Üst kata çıktığımızda daha iyi manzarayla karşılaştık. 3 tane oda vardı ve bunların ikisinin kapısı kilitliydi. İkimizde yorulmuştuk ve uyumak istiyorduk bu yüzden açık olan kapıdan girdik ve boş bir oda ile karşılaştık. Sadece bir penceresi olan bu odanın içinde hiçbir şey yoktu. Çantamdan hazır yatakları çıkardım. Ben yatakları hazırlarken Dro'jin de çantasından birkaç yiyecek çıkardı. 

AvcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin