BU ÇOCUK DA KİM?
2. dönemin ilk okul günü. Merveler ile karşılaşmak istemiyorum. Her seferinde ya kıyafetlerime, ya da dans edişimle dalga geçiyorlar. Uzun süredir eğitim alıyorum fakat şu kızların dillerine de düşmek istemiyorum. Ama kalbimin sesi ile söylenilenlere aldırmayıp, hayalini kurduğum şeyi yapacağım.
Okulun ilk günü diye ders işleyen yoktu. Bu nedenle kitaplarımı dolabıma koymaya gittim. Dolabın kapağı birine çarptı:
-Üzgünüm.. Ben görmedim yani.. Şey.. Üzgünüm.
-Önemli bir şey yok. Ben Ozan. Sen de sakar kız galiba..
-Kumru... Kumru ben
-Memnun oldum. Ama bir dahaki sefere önüne bak, dedi gülerek. Alay mı etti anlamadım. Bi saniye.. Benimle dalga geçti. Ben zaten onu görmemiştim ki. Ben dolabımı açıyordum. Onun dikkat etmesi gerekir. Neyse...
4. ders geldi. Sınıfa bir girdim. Kahretsin bizim sınıftaymış. Nasıl fark etmem? Bundan daha kötü ne olabilir derken, Hoca:
-Ders işleyeceğiz. Coğrafya kitabınızın 56. sayfasını açın. Şimdi size bir ödev verelim. Çarşamba gününe kadar Dünya hakkında araştırma yapın. Geçmişten günümüze Dünya'nın şekli hakkında öne sürülen teoriler, Dünya'nın şekli, ile ilgili bilgiler bulup araştırın ve derse hazırlıklı gelin. Bir dahaki derse herkesin katılmasını istiyorum. Şimdi geçen dönemki bilgileri gözden geçirelim. Kitabın başına dönün, dedi.
Hoca bunları diyene kadar ben ne 56. sayfayı açmıştım, ne de en başına dönmüştüm. Kitap dolabımda kalmıştı. Derste de alınmaz ki.. Bir ses yükseldi:
-Biri sorumsuz öğrenci modundan çıkamamış galiba. Kumru, Neden kitabını açmıyorsun?
Ses gıcık Selin'e aitti. Ne diyebilirdim ki? Küçüldüm, küçüldüm.. Ve birinin sesi daha duyuldu:
-Biz birlikte bakacağız. Öyle anlaştık. Bu yüzden getirmedi, dedi. O kadar mutlu idim ki.. Biri beni kurtarmıştı. Kim söyledi diye dönüp baktığımda ''OZAN''. Ya neden bu çocuk hep önüme çıkıyor? Hem benimle dalga geçiyor, hem yardım ediyor. Tanrım ben seçilmiş kişi miyim. Azar işitmeyi yeğlerdim. Ama yine de yanıma geldi ve birlikte baktık. Ders sonunda ise:
-Borçlu kaldın sakar kız...
5. ders yine Coğrafya idi. Bu nedenle kitabımı almayı unutmamıştım. Geçerken bana bakıp güldü. Kitabımı alıyorum ve gülünecek bir şey bulamıyorum
5. ders de hemen geçti. İrem ve Deniz ile farklı sınıflarda idik. Bora da öyle. Canım sıkkındı ve konuşmalıydım. İrem'i mi Deniz'i mi çağırsam bilemedim. Çünkü kavga ederler sürekli. En iyisi bora ile konuşmak. Hemen telefon ettim ve kantine çağırdım.
-Bora bu hayatımın en nefret günü.
-Neden ?
-Sabah ders yok diye kitapları dolabıma koyacakken, dolap birine çarptı.
-Komik başladı. Eee..
-Adının Ozan olduğunu ve benim de galiba sakar kız olduğumu söyledi. Derste de hoca kitap istedi. Ben de dolaba koymuştum. O da birlikte bakacağımızı söyledi ve ders bitince ''Borçlu kaldın sakar kız'', dedi. Sonra da teneffüste kitabımı almaya gidince bana bakarak güldü. Bu ne idi böyle ?
-Belli ki kıskanmıştır. Derste olan başarından, dansından ve Balo komitesinde olmandan.
-O da mı balo komitesinde olmak istiyormuş?, dedim gülerek.
-Hayır. Senin her şeye liderlik etmeni kıskanıyor. O sadece futbol başkanı ama dersleri iyi değil veya başka hobisi yok.
-Konuşmak iyi geldi Bora. Teşekkürler
-Ne demek.
Bora gerçekten anlayışlı biri. Neyse 6. dersin ardından servise biniyordum. Bir yere oturdum ve o çocuk geldi:
-Yer varmı?
Kucağımda tuttuğum çantayı bir hışımla yanıma koydum ve:
-Bak dolu. Çantam var. Görüşürüz.
Ayakta kaldı ve her saniye dibimde dikiliyordu. Sürekli bana bakıyordu. Bana bakmasında bir sebep arayabilir miyim?
Umarım seversiniz. Yorumlarınızı bekliyorum.