Feci bir bel ve baş ağrısıyla araladım gözlerimi. Güneş yeni doğmaya başlamıştı, ama ne faydası vardı ki. 5 dakikada onunda benimde hayatım mahvolmuştu. Onu birdaha gülerek göremiyecektim. Bende ne saçmalıyorsam 1 ayda gecelerin adamı, kızların hayallerini süsleyen ali mertoğlu aşık olacak. Saçmalamaya lüzum yok. Bu aşk değil sadece güzel kız ve ona üzülüyorum. Sanırım 5 saattir aşağı inmiyordum, merak konusu olmuşumdur belkide. İnip bir aşağıya bakmak, en azından göz gezdirmek iyi olucaktı.
Aşağı indiğimde ortalık sessizdi. Selinin odasının koridoruna geldiğimde bizimkiler perişandı . Mülteciler gibi yığılmışlardı. Emre koltukta tuğçe ona sarılmış uyuyorlar. Nazlı savaşın omzunda. Selim yerdeydi, hepsi uyuyordu. Belkide şuan en iyi bu gelmişti hepimize,uyumak... biraz durup düşündükten sonra selinin odasına gitmeye karar verdim. Tabi riskliydi bu, tekrar onu öyle görmek istemiyordum. Ellerimle kafama azcık baskı uyguladıktan sonra kapıyı açmakta terdeddüt ettim ama içeriye girdim. Önce selinin ayaklarını gördüm, odaya sesizce daha çok ilerlediğimde manzara fazla kötüydü...fazla.
Selinin elleri bağlı, ayakları bağlı, sol elinde serum vardı. Kafası sağ taraftaki cama dönüktü gözleri açıkmı kapalımı göremiyordum. Biraz daha ilerledikten sonra, gözlerinin açık olduğunu gördüm, ama hiçbir kıpırdama yoktu,ne gözlerini kıpraştırıyor nede ellerini, sadece gözlerinden yaş okıyordu. Biraz daha ilerledim ve yatağının ayak ucuna geldim. Dönüp bana bakmadı. Konuşsammı, elini tutsammı bilemedim. Öylece baktım suratına, sonra bende döndüm cama. İkimizde hissiz, ölü gibi havayı izliyorduk. Ara ara dönüp ona bakıyordum. Ama o hiçbirşey yapmıyordu, belkide çıksam iyi olucaktı."Ali!"
Tam arkamı döndüm gidicekken o muhteşem sesini duydum. Belliki o kadar çığlık atmaktan sesi kısılmıştı ki, boğuk çıkıyordu. Dudakları fazlasıyla kuruydu, gözlerinin altı çürümüştü sanki.
"Selin"
Adını söyleyebildim sadece, korkmuştum. Efendim desem diyeceklerinden belkide.
Kekeleyek konuşmaya başladı.
"Ben...neyse ikimizde cevabını biliyoruz." Dedi ve gözlerinden iki damla yaş düştü çarşafına onun, benimde kalbime. Benim kalbime ağır gelmişti belliki, bu sefer bende tutamamıştım yaşlarımı.
İkimizde ağlıyorduk içimize. Biraz öyle durduktan sonra, yatağına oturdum. Yüzüne baktım çekingen bir tavırla sonrada ellerine. Elleri kriz geçirdikten sonra kötüleşmişti. Biraz morarmış biraz yeşermiş birazda kanamıştı. Elime baktım...sonra elini ellerimin arasına koydum. İstediğim tek şey iyi olmasıydı sanırım. Aklımdan 1 ayda seline nasıl bağlandığım gelmişti, nasıl onu sevdiğim. Elleri üşümüştü. Okşadım biraz elini, sonra dudaklarıma değdirdim, uzun süre öyle durdum. Sonra ellini ısıtmak isteğiyle ellerimin arasında hava üfledim onlara. Çok olmasada işe yaramıştı, yaraması lazımdı. Tekrar dudaklarıma götürdüğümde yüzüne baktım, oda bana. Elini tuttum sıkıca ve konuşmaya başladım, kekeleyerek."Selin...ben çok üzgünüm. Yürüyeceksin, elimden geleni yapacağım senin için, yanından ayrılmayacağım sürekli elini tutacağım, bırakmayacağım seni asla ama asla bırakmayacağım. Zor olsada başarıcaksın tekrar yürüyeceksin. O gün cafedeki gibi biraz sakar olsanda yürüyeceksin, sonra ben sana bakacağım sende bana. Sen masaya geçiceksin beni kesiceksin bende seni keseceğim. Belki birgün tekrar denize gireriz ama mutlu bir şekilde. Bak hatta... sonra sen alışveriş yaparsın istediğin kadar bende paketlerini taşırım olmazmı selin... yine eskisi gibi olursun. Selin... lütfen kendine bak, iyi olmaya çalış, dünyanın sonu değil. Sen hala selinsin...güzel, çekici, tatlı, sakar selinsin. Benim gördüğümde, içimi kıpırdatan selinsin sen...beni heyecanlandıran. Sen selin masharoğlusun. Sen magazinlerin güzel prensesisin selin. Lütfen iyi ol...üzme beni."
Ben bunları söylerken ağlıyordum, oda tutamıyordu kendini zaten. Söylediklerimi bitirdikten sonra, tuttuğum elini kaldırıp narince yanağıma yerleştirdi. Bende bu anı bekliyormuş gibi gözlerimi kapattım başımı birazdaha bastırdım ona. Baş parmağıyla gözyaşlarımı sevdi. Ve konuşmaya bu sefer o devam etti.
"Sen nasıl bir adamsın... nasıl böylesin sen, nasıl beni tedavi etmeyi başarıyorsun? Nasıl yapıyorsun bütün bunları... nasıl bir anda içimdeki ölü kelebekleri canlandırıyorsun...nasıl söyle bana nasıl? Alii.. sen hayatıma girdiğinden beri hayatım mahvoldu, baksana şu halime bittim, bitirdin,bitirdiniz beni. Nasıl düzeleceğim bir anda ali söyle bana. Seni hem yanımda istiyorum, hiç gitmemeni, hep benimle kalmanı, hep ellerimi tutmanı istiyorum. Bir yandanda hayatımdan defolup gitmeni daha fazla bana zarar vermemeni, beni üzmemeni istiyorum...ama yapamıyorum bırakamıyorum seni, içimde bitiremiyorum seni ali. Ben seni seviyorum."
Ben gözlerim kapalı, dolu göz pınarlarımla dinliyordum onu. Oda baş parmağıyla göz yaşlarımı severek anlatıyordu bütün bunları. Onunda gözleri kuru değildi. Bir o çekiyordu içine bir ben, notalı gibiydik birbirimize, her hareketimiz besteydi. Anlattıkları ise sözleriydi o güzel bestemizin. Söyledikleri beni biraz korkutmuştu ama sonunda dediğiyle beni şoka sokmuştu. Beni seviyordu, selin beni seviyordu şuan odadan çıkıp bütün koridorlarda baba olacak adamlar gibi sevinmek istiyordum ama bulunduğumuz durum mtluluğumuzun önünü kesiyordu. Ne olursa olsun selini mutlu edeceğim. O benim olacaktı. Söyledikleri bitince açtım gözlerimi. Bende sevdim onun gözyaşlarını. İkimizin gözleri dolu ama gülüyordu. sadece yüzümüz hissizdi... bulunduğumuz durum.
"Şu bir kaç gün benim için ölüm çanları çalıyordu, hala çalıyor gerçi ama biraz duraksadı. Her neyse işte şu günlerde duyduğum en büyülü söz. Bana bunu yaşattığın için sana teşekkür ederim... seni seviyorum, selin."
Biraz baktım gözlerine sonra kuru dudaklarına su olmak için eğildim. Bende ona susamış gibi öptüm. Severek öptüm, tutkuyla...belkide aşkla. Birbirimize işkence eder gibi öpüşüyorduk. Nefessiz kaldığımızda son olarak kendi imzamı atmıştım dudaklarına. Ayrıldıktan sonra tekrar gözlerini ezberlemeye çalışır gibi baktım daha sonra sarıldım, kemiklerini kıracakmış gibi sıktım,korkuyordum ellerimden kayıp gitmesinden, onuda kaybetmekten korkuyordum. Onun ince kollarıda omuzlarumdaydı. Bir yandan ensemi seviyor, bir yandan öpüyordu. Bende kokusunu ciğerlerim çürüyene kadar çektim içime.
"Beraber uyuyalım. Seni yanımda istiyorum ali."
"Olur." Diye fısıldadım bende kulağına sonra uzandık beraber. Yardımımla başını göğsüme yasladı. Sarılarak, sımsıkı sarılarak yattık. İkimizde birbirimizi bırakmayacakmış gibi sarıldık.
"Sevgilimm..."
"Sevgilimm..."
Son kez birbirimizin sesini duyduk ve kendimiz uykunun muhteşem atmosferine bıraktık. Bu gece huzurlu uyuyabilirdi belkide, benle, bana sarılarak...
"Sıkı sarıl küçük kız...tekrar böyle olurmuyuz bilmiyorum..."