Koskoca bir gün atışmalarla, gülüşmelerle, Yoongi'nin Kook'a vurmalarıyla, Namjoon'un tüm grubu ayakta tutma çabalarıyla geçmişti. Her teneffüs bir araya gelen grup, bahçede veya koridorda olay yaratmaktan başka bir şey yapmamıştı.
Günün sonunda ise bu yedili, pastaneye gitmek üzere okuldan ayrılmıştı. Jin, son ders boyunca sıranın altından telefonuyla, kurdukları Whatsapp grubuna atıştırmalık tatlı bir şeyler yemek istediğini yazıp durmuştu. Bunun üzerine de şimdi birbirinden renkli ve lezzetli pastaların bulunduğu pastaneye gitmek üzere yola koyulmuşlardı.
Yolda ilerlerken şakalaşmalarına devam ediyorlardı. Tabii bu sırada Yoongi hiç yabancılık çekmiyordu. Gruba o kadar kaynaşmıştı ki bazen Taehyung'un ense şakalarına bile maruz kalabiliyordu.
"Noona sert erkeklerden mi hoşlanıyor yani?" Jungkook, grubun arkasından yürürken derin düşünceler içerisindeydi. Kızı tavlamak için bin bir türlü yol üretmişti kafasında. Onlardan herhangi birini uygulamak için önce hangisini yapacağına karar vermesi gerekiyordu. Önde yürüyen Taehyung ve Yoongi'ye baktı. Taehyung yine kendini kaptırıp kızın ensesine bir tane geçirmişti. Yoongi ise her seferinde ona tekme atıyordu ama aynı zamanda gülüyordu da.
Yüzüne yamuk bir gülüş takındıktan sonra adımlarını hızlandırarak onlara yetişti. Kötü çocuk olmayı becerebilecek miydi bilmiyordu ama eğer noonası böyle seviyorsa her şeyi yapmaya çalışacaktı.
"Pşt." Yoongi'nin yanına doğru kayıp kıza omuz attı. "Naber Yoongi?" Sesi eğlenir bir tondaydı. Aynı zamanda etkileyici bakışlar atmak için gözlerini kırpıştırıp duruyordu fakat bu hali etkileyiciden daha çok gözlerine toz kaçmış gibi gözüküyordu.
"Yoongi mi?" Kız birden yolun ortasında durdu. Ona bağırmak için çirkef moduna girecekken ağzını açtığı anda sağdan esen rüzgar yüzünden saçları ağzına girerek konuşmasını engellemişti.
Kendisinden küçük bir velet ona adıyla hitap etmişti. Pekala, yakışıklıydı ve zengindi. Ama bunu bile hiçe sayabilirdi.
"Ben prensipleri olan bir insanım." Ağzına giren siyah tutamları geri atıp saçlarını savurdu. Dudakları hafiften öne doğru büzülmüştü. İstemsizce cilveli hareketler sergiliyordu bazen. "Karşında noona duruyor senin!"
Ayağını bir kere yere vurdu. Rugan ayakkabısının üzerindeki altın sarısı zincir bunun üzerine sallanmıştı ve ses çıkarmıştı.
"Noona-"
"Ah, cidden kaldıramıyorum. Bana daral gelmeye başladı." Üzerindeki ceketi çıkarıp arkasında şaşkın bakışlarla onu izleyen Hoseok'a fırlattı.
"Hoseok, hadi bana pasta al." Cici kız moduna dönüp sevimlice gülümsemişti. Çocuğun koluna girdi ve yürümeye başladılar.
Şu an pastaneye doğru yürüyor olsalar da Yoongi'nin kime yürüdüğü belli değildi.
●●●●●
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
