t h r e e

313 14 9
                                    

Bazen öyle anlarda varlığımızı sürdürmekte olurduk ki, parmaklarımız arasından kayıp giden zamanın kuyruğunu kıstırmak için yanmayı göze alırdık. Dünya kısa bir süreliğine de olsa sizin için canlanır, birkaç kelimeyle hayat bulur ve eşi benzeri olmayan renkleriyle yıkardı her bir yanı.
Fakat senin yanındayken yok olan bu düşünce cümbüşü sınırını aşıyor, gerçeğe ulaşmak için önüme serdiği yola iteliyordu beni.
Ve gerçeği kabullenmenin yalanlarından daha fazlası olduğunu bilebilseydim Aron, inan bana ikimiz için bulunmayacak o dünyaya bakış atmak gibi bir hata yapmazdım.

Bir yalandan fazlası, benden fazlası ve seni yetersiz kılandı. Güzel yüzünü hüzünle boğacak etkisini o akşam, belki de daha öncesinde başlatmıştı. Farkına varamayacak kadar gölgen altındaydım ve Adem'in elması gibi ufak bir ısırıkla bile silinmesi zor anılara batmanı engelleyecek biri olamamıştım.

O akşam sözlerinin ve öpücüğünün sonrasında, adımlarımızın bizi götürebileceği en uç noktalara varacağımız zamanlardan birini yaşamıştık. Birbirini pek de tanımayan yabancılardık, arafta silik olan noktaydık ama beraberinde getirdiğin sonsuz dinginlik, ışığıyla her bir yanı aydınlatmak için doğuyordu içimizde.

Yakamozun varlığına asılıydık, denizin sakin suları altımızdaydı ve yanıbaşındaki kayalıkların üzerindeydik. Parmaklarımız birbiri içinde kayarken, kuzgun karanlıkla süslenmiş göğün bile engel olamadığı yanık teninin güzelliği beyaz tenimi örtegeliyordu. Alkolün keskin kokusu üzerine sinmişti ve sarhoş olduğun her hâlükârda kendini belli ediyordu.
Dakikalar her bir yıldız gibi akıp geçerken üzerimizden ve başım omzunu bulduğunda, kaderin bizi birer masal karakteri olarak yarattığı acılar diyarına götürmesine neden oldun.
İlk aşkını anlattın.
Rastlanması zor olan güzelliğini.
Senin için Tanrı'nın gerçek övüncü olan Beatrice'den farkı olmayışını.
Seni bu hâle sürüklemesinin altındaki nedenleri, nefret edilesi bir kadın oluşunu; bir o kadar da tapılası varlığını gizlemenin imkânsızlığını.
Hissettiğin acının pek de kötü olmadığını, en azından onun güzel yüzünü her zaman aklında tutabiliyor olmanı sağladığını söylediğin sırada yanaklarından süzülmekte olan gözyaşlarına ulaştı parmak uçlarım. Titreyen çehren yakamozun belli belirsiz aydınlığıyla gözlerimin önündeydi ve bunca zaman şahitlik etmesi en zor manzaraydı.
Ufak bir çocuk gibi belime sardığın kollarınla ve göğsüme yasladığın başınla savunmasız görünüyordun.
Fakat yanılgı olduğunu anlamak, seni durduramayacağım o ana özeldi.
Buradaydın ama uzun sürmeyeceğini biliyordun.
Tekrardan başlayacak o şarkıya kadar, birkaç adım sonrasına kadar burada olacaktın ve anılar arasında en özel yeri almak için harekete geçecektin.

Sonrasında, hırçın dalgalardan biri bizi alaşağı edip ıslattığında hayatımda ilk kez gece yüzme deneyimi elde etmemi sağladın. Üşüyorduk, birbirimize sarılıydık ve yorulana dek dans edecek kadar gençlik ateşiyle kavrulmuştuk; yine de hiçbiri anılara batıp, uzaklara gitmene engel olamadı.
Ve gün ışığı kırıldığında, eğer hâlâ binlerce mil uzakta olursan seni bırakacağıma dair verdiğim sözü hatırla; nereye gidersen git, geçmiş peşinden gelir Aron.

Reem | Aron Piper Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin