Merhaba. Öncelikle kendimi tanıtayım. Adım Neşe. Fakat adım gibi değilim işte. İçimde hep kötü hisler vardır. Annem yok. Babam annem hakkında hiç bir şey söylemiyordu. Okuldaki arkadaşlarım üstüme geliyor, hep benle dalga geçiyorlardı.
Yine karanlık bir güne uyandım. Karanlığı severdim zaten. İçimi yansıtır. Bu yüzden mümkün olduğunca odaya ışık girmemesini sağlardım. Güneşi veya ışığı sevmiyorum. Ama karanlığı çok severim.
Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadıktan sonra üstümü giymeye başladım. Benim modam; siyaha her şey uyar. Üstümü giyindikten sonra mutfağa gidip kendime tost hazırlamaya başladım. Yemeğimi yedikten sonra ise servisin gelmesini bekledim. Servis geldikten sonra hemen servise bindim ve kulaklığımı takıp müzik dinlemeye başladım. Benim herkes gibi bir arkadaşım, dostum veya sırdaşım yoktu. Ben hep yalnızdım. Babam da yanımda olmamıştı zaten. Masaya belirli bir miktar para koyarak evden çıkardı. Ama severdim ben onu. O beni terk etmedi. Veya kapıda bırakmadı.
Servis durunca geldiğimizi anlamıştım. Tam inmek için hamle yaptım ki birisi kıyafetimden tutup beni çekti. Ardından tekrar oturttu. Önüme dönüp baktığımda ise yine onları gördüm. Aah, onlardan nefret ediyorum.
"Vaay. Neşe, özledin mi bizi?" Eminim ki özledin. Baksana gözlerin bana emir ver diye can atıyor."
"Ne istiyorsunuz artık benden? Rahat bırakın beni." dedim ve kalktım ki, o 3 kızdan birisi karnıma çok hızlı bir şekilde tekme atmıştı. Sonrasını hatırlamıyorum..•••••••••••••••••••••
Gözlerimi açtığımda revirdeydim. Yanımda öğretmenim oturuyordu.
"Neşe, bunu sana kim yaptı?" Tabii ki söylemeyecektim. Yoksa başıma gelecekleri biliyordum. Öncelikle o 3 kızı size tanıtayım. O 3 kızın babaları birer mafya. Birisinin ismi Seda, birisinin ismi Yaren, ve diğeri ise Ada. Bu 3 kız okula geldiğimden beri beni rahat bırakmıyor.
"Bilmiyorum öğretmenim. Hiç bir şey hatırlamıyorum."
"Hiç mi?"
"Hiç."
Babamı odaya girerken görmeyi beklemiyordum tabii ki de. Ama babam gelmişti. İlk defa.
"İyi misin kızım?" Bana 'kızım' dediğinde içim acımıştı. O kadar senelerden sonra ilk defa bana 'kızım' diyordu.
"İyiyim baba" dedim titrek sesle.
"O zaman eşyalarını al taşınıyoruz yeni okula gideceksin zaten."
"O nereden çıktı baba?" Aslında taşınmamız iyi olmuştu. En azından onlardan kurtulabilecektim.
"Yeni iş buldum."
"Peki, sen önden git ben gelirim." Onaylarcasına başını sallayınca odadan çıktı. Burayı hiç özlemeyeceğim. Özlenecek bir yanı da yok zaten. Eşyalarımı toplayıp arabaya bindim. Ona birkaç şey sormak/söylemek istiyordum"Peki nereye gideceğiz?"
"Fazla uzak değil."
"Hm, peki güzel bir yer mi?"
"Senin için pek hoş olmayan bir yer olabilir."
"Neden?"
"Gidince öğrenirsin."°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
3 saatlik yolculuğun ardından sonunda bir yere gelebilmiştik. Arabadan baktığımda o muhteşem villayı görmeyi beklemiyordum. Ağzım açık bir şekilde arabadan indim. Burası nasıl olur da benim beğenemeyeceğim bir yer olur?
"Baba burası nasıl olur da benim beğenemeyeceğim yer olur?"
"Beğendin mi? Senin karanlığı sevdiğini bilmiyordum." Babam önden ben arkadan ilerliyorduk."Kendine en uygun odayı bul. Yarın yerleşmeye başlarız." Onaylarcasına başımı salladığımda bir odaya girdi. Ben de odaları dolaşıyordum. Odamın en üst katta ve köşelerde olmasını istiyorum. Bunun için tam üst kata çıktım. Bayağı karanlıktı ve oldukça sessiz. Ordan gözüme çarpan odaya girdim. Fazla tozluydu. Ama yine de sevmiştim burayı. Odamı hayallerimdeki gibi süsleyeceğim. Ben hayallerimdeki odayı kurarken babam geldi.
"Bugün otelde kalmak zorundayız çünkü yatak falan hiç bir şey yok."
"Tamam baba, gidelim o zaman."Babam odaları ayarladıktan sonra odaya girdik. Bugün uyumayacağım. Bugün ormanlık yere gidip kafa dinleyeceğim. Gerçekten buna ihtiyacım vardı.
Kapıyı sessizce açıp koridorda kim var kim yok bakmaya başladım. Babam odaya girmiş belli ki. Montumu alıp asansöre bindim. Aynalardan nefret ediyorum. İhtiyacım olmadığı zamanlar bakmıyordum da zaten. Asansör kapısı açıldığında kapıya ilerledim. Sonra dışarı çıkıp sahile indim. İlk önce sahil, sonra orman. Evet istediğim şey tam da buydu. Ayakkabılarımı çıkartıp taşların ayaklarımı acıtmasına izin verdim. Ve ayaklarımı buz gibi suya soktum. Dalgalar ayaklarıma çarparken içimden şarkı söylüyordum. Buna uzun zamandır ihtiyacım varmış meğerse. Sonra da kuma oturup kulaklığımı taktım. Deniz kokusunu içime çekip şarkıya eşlik etmeye başladım.
(Medya)
Onu açabilirim,
İyi bir robot olabilirim,
Dünyaların yükünü taşıyabilirim,
Eğer ihtiyacın olan buysa ,
Bir numaran olabilirim.Bunu yapabilirim,
Bunu yapabilirim,
Bunu yapabilirim...Ama ben sadece insanım ,
Ve düştüğümde kanarım.
Ben sadece insanım,
Ve kaza yapar ve bozulurum.
Kelimelerin aklında,bıçaklar kalbimde
Ben kurdum, ve sonra yıkıldım,
Çünkü ben sadece insanım.Düştüğümde kanarım... Ben her zaman kabuklu bir yarayım ve hemen kanarım. Yapamam, çünkü insan olarak görülmedim. Bana hep 'ölümsüz' gibi davrandılar ve her istediklerini yaptırdılar. Mutlu olmak mı? Asla. Bir kere artık bana gülmek yakışmaz. Uzun zamandır mutlu olduğumu hatırlamıyorum.
"Belki de bizim kaderimiz mutsuz olmaktı, başkaları mutlu olsun diye..."
••••••••••••••
İlk bölümden selam 😁. Sıkıldınız değil mi? İlk ciddi olarak yazdığım hikaye. Umarım güzel geçer. Ayrıca ilk bölüm kısa oldu. Ben açıkçası hikayede yaklaşık hepimizin ruh halini yansıtmaya çalışacağım. Bölümlerde paranormal olaylar olabilir. (Telekinezi, elektrokinezi vs.).
Bir diğer bölüm 1 hafta içerisinde gelecek 😊. İyi günlerrr.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMSÜZ
Misterio / Suspenso"Ölünce ne diyecekler? Muhtemelen; ölüm sana yakışmadı. Normal tabii, dirimizi beğenmediler ki ölümüzü beğensinler." -M.K Merhaba. Bu hikayede hemen hemen hepimizin ruh halini yansıtan bir hikaye yazmayı düşünüyorum. Muhtemelen intihar etmeyi düşün...