Bir süre sonra kendimi daha iyi hissettiğime kanaat getirdim. Elimi ürkek hamlelerle belime doğru indirdim. Belimin tamamı bandajla sarılmıştı. Karnımın sol tarafı hafif ıslaktı. Kafamı eğdiğimde bunun bandajtan taşan kan olduğunu gördüm. Kalkmaya çalıştım fakat öyle bir çığlık attımki maskeli adam anında yanımda belirdi ve beni geri yatırdı. Ellerimi kelepçeyle yatağa sabitlerken 'Birkaç gün daha bizimlesin tatlım.' dedi. İşi bitince yanımdaki sandalyeyi kendine doğru çekti ve oturdu. Ben kıvrandıkça acım daha çok artıyordu. Başımın belada olduğunu bilmek içimi pekde rahatlatmıyordu doğrusu. İçeriye bana çarpan kadın girdi ve adama bir takım hareketler yaparak beni çözmesini söyledi. Adam yaramın daha iyileşmediğini söylemesi üzerine kadın dışarı çıkarak adamı yanına çağırdı. Kapıyı örterek dışarı çıktı. Saniyeler geçmeden bağrışmalar başladı. Sesleri çok fazla ayırt edemiyordum fakat kapının buzlu camdan yapılmış olması birçok şeyi açıklığa kavuşturuyordu.
Uzun bir süre sessizlik oldu. Kapının kolunun hareket ettiğini gördüm. Daha sonra kadın kapıdakinin kafasına bir silah dayadı. Sonra bir ateş sesi geldi. Koca adam bir anda yere yığılıverdi. Kadın hızlıca adamın üstünden atlayarak yanıma geldi. Kelepçeleri çözdü. Kalkmama yardım ettikten sonra kolumun tekini omzuna attı. Yavaş ama sert adımlarla beni arabaya kadar getirdi. Sonu gözükmeyen bir yol vardı karşımızda. Bir ara uyuyakaldım. Uyandığımda yolun dışında olduğumuzu fark ettim. Ormanın derinliklerine doğru ilerliyorduk. Bir anda durdu kapıyı açmamı söyledi. Dediğini yaptım. Kapıyı açmamla beni aşağı atması bir oldu. O ana kadar kurtulduğumu düşünüyordum. Kadın basıp giderken hala ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Milyonlarca düşünce zihnime hücum ederken acımı yoksayıp ayağı kalktım. Artık tek istediğim evime kavuşmaktı.
Beklemek istemiyordum. Yeterince zaman kaybetmiştim zaten. Ceplerime baktım. Telefonum yanımda değildi yalnızca bir anahtar ve birkaç şeker vardı. Ağaçlardan destek alarak yürümeye başladım. Arada acım ağırlaşıyor, başım dönüyordu. Birkaç dakika orada durduktan sonra tekrar yürüyordum. İlerliyordum fakat hiç birşey değişmiyordu. Her yer ağaçlarla kaplıydı bir canlı belirtisi bile yoktu ortalıkta. Yalnızca kurumaya yüz tutmuş ağaçlar. Gece tamamen çöktüğünde sağlam gibi görünen bir ağaca çıkmaya çalıştım ama yaram bana engel oluyordu. Yere oturdum kafamı ağaca yaslayarak Ay'ı izliyordum.Taki havada hızla ilerleyen karartı dikkatimi dağıtana kadar. Bu karartıyı daha öncede görmüştüm.