Bir hafta geçmişti.O atların ve pantolonumu çıkarmanın üstüne, tamı tamına bir hafta geçmişti ve ben bu zaman zarfında Taeyong'u ne görmüş ne de duymuştum.
Normalde bana zarar verir ve ertesi gün,sanki hayat çok güzelmiş gibi davranırdı ama o bu sefer bir hafta yok olmayı seçmişti.
İşte bundan nefret ediyordum.Sadece kendini düşünen,pis,bencil bir yaratıktı o.Ama buna rağmen merak duygusu peşimi bırakmıyordu.
Bugün çocuklarla bulaşacaktım ve tahmin edin kimin kıçı kalkmamak için direniyordu?
Yanımda titreşen telefon ile dikkatimi pencereden alıp,telefona odaklandım.Yine huzurumun içine ediyorlardı işte.
Telefona uzanmak ve uzanmamak arasında kalsamda,yaydığı titreşim yüzünden,elime almak zorunda kalmıştım.
Telefonu daha kulağıma getirmeden kulağıma gelen nefes sesleri ile dikkat kesildim.
"Jaehyun?" Taeil bağırarak söylediğinde kulağımı hafif uzaklaştırdım.Zaten karşısında dingil vardı da bağırıyordu.
"O kim?"
"Hiç gülecek gibi değilim.Taeyong'un nerede olduğu hakkında bir fikrin var mı?" dediğinde aslında konuşmanın devamı kalbime kazık gibi batacağını hissetmiştim.
"Bir haftadır ortalıkta yok."
"Yokluğunu kızlarla değerlendiriyor o zaman."
"Açık konuş yoksa yüzüne kapatacağım." dediğimde Taeil biraz sessiz kalmıştı.
"Abimin çalıştığı barı biliyorsun.Ona bir şey getirmek için geldiğimde,gördüm.Yanında güzel bir hatun ile ilgileniyordu." dediğinde yumruk olan elimi sıkmaya başlamıştım.Bedeni benimle olduktan sonra başka kızlara gitmesinin nasıl bir açıklaması olabilirdi bilmiyorum.Ve bilmekte istemiyordum.
"Orgazm olacak gibi mi bakıyordu?" nedense aklıma direk o kız gelmişti.
"Nereden bildin lan." dediğinde ayağa kalkıp odayı terk etmiştim zaten.
-----
"Ne yapacaksın üstüne mi atlayacaksın sanki?" Taeil yanımda gevelerken,dört göz ile etrafıma bakıp onu arıyordum.
"Boynuna tasma bağlamayı düşünüyorum,etrafa saldırmasın diye."
"O da zaten senin ona taşma bağlamanı bekliyordu.Ki bu olayın sonunda tasma bağlanan kişi nedense sen oluyorsun." Doğruları söylemesi sinirlerime dokunurken,onun şuan o kızla birlikte olması beni delirtiyordu.
Atladığım gibi buraya gelmiş ve etrafı didik didik aramaya başlamıştım.Genelde buraya sık uğramaz,uğrasa bile mutlaka yanında beni de götürürdü.Ama şuan benim yerime başkası ile gelmesi acı veriyordu.
''Nerede oturuyorlar demiştin?''
''Dinleseydin duyardın.'' dediğinde hızla ona dönmüş ve bakışlarımı gözlerine dikmiştim.Taeyong ve onun azgınlıklarına karşı sabrımın olmadığını sanki bilmiyordu.
''Tamam ya.Öyle bakma.İkinci duvarın arkasında oturuyorlar.'' İkinci duvar dediği aslında bir bölmeydi ama o böyle seslendirmeyi seviyordu.
Taeil'i arkamda bırakarak,ikinci bölmeye ilerledim.Bir kere ikinci bölmede takılmakla dalga geçip şimdi o kızla orada oturması garipti.O bölme çaylaklar içinde,tabiri caizce yeni yetmeler aslında.
Duvarın arkasına geçip,yavaşca ileriye baktığımda,buraya neden geldiğimi sorgulamaya başlamıştım aslında.
Taeyong bana doğru dönük otururken bir yanında Ten bir yanında ise Jennie,omzuna gömülmüştü.İki düşmanımın ortasında kalan mücevherim...