dizimde idi elbise ne çok uzun ne çok kısa toz pembe bir elbiseydi.günler çabucak geçmişti.büyük gün çok yakındı hatta yarındı.ben sabahdan hazırlanmaya başladım.sabah erkenden kuofere gittim .tam iki saaatte zor yaptılar saçımı ama değdi çok güzel olmuştu.sanki zaman durmuştu.çok sıkılıyordum.bir an sanki uyuyyacaktım
ama kapı çaldı ablam gelmişti.ama beni tanıyamadı.o kadar güzel olmuştum ki.aşağıda ablamın arkadaşları arabayla bekliyordu.gala yerine vardığımızda onu gördüm.yemyeşil gözleriyle kıvırcık saçlarıyla ruhumu okşayan bir görüntüsü vardı.
gözümü ondan ayıramıyordum.aynı televizyondaki gibiydi.onun güzelliği yanında ben bir hiçtim.ben henry nin gözlerinin içine bakarken o bana bir hiç gibi davranıyordu.ben öylece orada ezik gibi otururken o eğleniyor ve beni fark etmiyordu.
onnla aynı ortamdaydık fakat birbirimize çok uzaktık.onu normalden daha çok özlüyordum.davetteki tüm erkeklerin gözü bendeydi ama benimkisi ondaydı.
son 30 dk vardı galanın bitmesine.artık umudumu kestim.birazdan gidecektim.dışarıya çıktım montumu giymedim dışarıda yağmur yağıyordu.ıslanmak istiyordum.yerler kaygan ve çamurlu bir an ayağım kaydı ve ıslak saçlarımın arasında bir el hissettim.ozaman biri beni yakalamıştı.gözlerimi açtığımda yemyeşil gözleriyle bana bakıyordu.adeta ona bir daha aşık olmuştum.bir 10 dk bakıştık konuşmadan ikimizinde nutku tutulmuştu.yağmur gözüme kaçtığında kendime gelmiştim...