Müzik Başlasın

74 9 13
                                    

Merhabalar! Bu sefer bir fanfic değil, kendi kurgumu yazmak istiyorum. İlham veren şarkı Apocalyptica - Ville Valo düeti olduğu için başlarken şarkıyı koymazsam olmaz. Keyifli okumalar. 

Hiç sözcüklerin size birini getirdiği oldu mu? Gördüğünüz anda "İşte beklediğim kişi" dediğiniz? İlk görüşte aşka inanır mısınız? Ya da aşkın kendisine? Hiç "Ömrümü birlikte geçirebilirim" dediğiniz biri oldu mu? Ya da hayatınızı ayaklarına sereceğiniz bir kadın?

O'nunla karşılaşana kadar bu soruların hepsine cevabım "Hayır"dı. Ama gördüm ki, büyük konuşmamak lazımmış, aşk beklemediğiniz anda gelir ve size beklemediğiniz işler yaptırırmış. Ettiğiniz bütün lafları yedirir, tükürdüğünüzü yalatırmış. Hem de bütün bunları seve seve yaptırırmış, hiç şikayet etmeden.

*****

O'nu bana sözcükler değil bir melodi getirdi. Sıklıkla alışveriş yaptığım bir teknoloji mağazasında çalışıyordu. Kardeşimle sık sık giderdik. Aslında alışveriş yapabileceğimiz pek çok yer vardı ve çoğu daha ucuzdu. Ama biz internetten almak yerine oraya giderdik. Çünkü o mağaza bildiğiniz dükkandı, sahipleri bildiğiniz esnaftı. Çay-kahve ikram eden, ortalık sakinse sohbet açan, çalışanların robot değil; insan olduğu, kısacası günümüzün tüketim çılgınlığında alışveriş yaparken kendinizi müşteriden öte göre bileceğiniz nadir yerlerden biriydi. Personeli yıllardır aynıydı. Sadece iş arkadaşı değil, ağabey-kardeş gibiydiler. 

Sırf meraktan mağazaya ilk girdiğimde bütün personeli erkek sanmıştım. Hedef kitlesi erkeklerdi ve içeri giren kadınlar genelde eşleri ya da sevgilileri için girmiş oluyordu. Kadın personel gördüğümde şaşırdım ama çok da yadırgamadım. Muhtemelen telefonlara ya da kasaya baksın diye işe alınmış bir sekreter diye düşünmüştüm. Benimle gençten bir personel ilgilenmişti. Sonradan şirket yetkilisi olduğunu ve adının Semih olduğunu öğrendiğim adama kanım kaynamıştı. Çok gençti ama işe hakimdi. Bir kaç kez dükkana gittikten sonra dost olmuştuk. Tıpkı benim gibi teknoloji manyağı olan kardeşim de mekanı sevmişti ve artık o civara her gidişimizde dükkana uğrar olmuştuk. Ortam kalabalıksa selam verip geçiyor, sakinse bir çayınızı içeriz diyip oturuyorduk. Kimsenin bizi taktığı yoktu, dükkanda babamızın tarlasında dolaşır gibi gezip her şeyi kurcalıyorduk. Sormadıkça kimse peşimizde dolanmıyor, daraltmıyordu. 

Ekibin tamamıyla muhabbetimiz vardı, kız hariç. Aslında kardeşimin onunla da muhabbeti vardı, benim yoktu. Sıcakkanlı ama mesafeli bir kadındı. Soru sorarsam cevap veriyordu, ilgileniyor ama resmiyeti elden bırakmıyordu. Kardeşim Okan'la ise epey muhabbeti var gibiydi. Zaten Okan herkesle iyi anlaşırdı. Ben soğuk ve karizmatik olan kardeştim, o ise sempatik ve yakışıklı. Kadınlar genel olarak ona bayılırdı. Bu kızın da onunla ilgilenmesi şaşırtmamıştı beni. Ayrıca övünmek gibi olmasın, biraz tanınmış bir aileden geliyorduk. Her ne kadar kimsede bize yaltaklanma (ya da bunlar nasılsa zengin, hadi kazıklayalım) havası görmesem de, kardeşime bu yüzden yanaşıyor olabileceğini de düşünmedim değil.

Bir yılı aşkın süredir müdavimi olduğum dükkana girdiğim sıradan günlerden birinden sıradışı bir olay gerçekleşti. Aslında sıradışı falan değildi de, benim için sıradışıydı. Zaten, sıradan ne demekti ki? Semih'le yeni gelen bir ürün hakkında konuşurken bir müzik duydum. Bir yerlerde Bittersweet çalıyordu. Sesin kaynağını bulmak için sağa sola bakındım, o zamanlar hala adını bilmediğim kız elinde laptopla arkamdan geçti. "Ondan mı geliyor o şarkı?" diye sordum. Başıyla onayladı. 

BEKLENMEDİK AŞK - One ShotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin