kapıyı açan teddy o kadar şaşırmıştı ki konuşamıyordu. hatta kıpırdayamıyordu bile. sadece gözleri albus, scorpius ve daha önce görmediği küçük kız arasında gidip geliyordu.
"uzun zaman oldu ted." dedi albus ona sarılırken. sonra ondan ayrılıp içeri geçti. scorpius ve onun bacağına yapışmış olan violet arkasından geliyorlardı.
her şey bıraktığı gibiydi. herkes bıraktığı gibiydi.
salona geçtiğinde onu ilk fark eden rose çığlık atarak albus'un üstüne atladı. ve peşinden lily'de geldi. gözleriyle odayı tarayan albus babasıyla göz göze geldi. harry hayretler içindeydi.
ginny yanına geldi ve ağlamaya başladı. "AMAN TANRIM HERM LÜTFEN BANA HAYAL GÖRMEDİĞİMİ SÖYLE. YALVARIRIM. BU BİR RÜYA DEĞİL DE."
"değil anne. ben geldim."
"AMAN TANRIM ALBUS AKLIN NEREDEYDİ? BENİ -BİZİ HİÇ Mİ DÜŞÜNMEDİN? BİR MEKTUP BİLE YOLLAMADIN! KOSKOCA 3 YIL ALBUS!"
"her şeyi anlatacağım anne. ama lütfen ağlama. seni böyle görmeye dayanamıyorum." dedi albus.
ginny göz yaşlarını sildi. "tamam otur ve her şeyi anlat."
albus oturdu ve sıkıntıyla etrafındakilere bakmaya devam etti. james ona merakla bakarak "hadi" dermiş gibi haraket yapınca konuşmaya başladı.
"evden kaçınca yanımıza aldığımız paralarla bir süre bir motelde kaldık. sonra orada daha fazla kalmak istemedik. londra'dan kaçmalıydık. biz de kaçmak için en iyi yerin amerika olduğunu düşündük. orda yaşamaya başladık. çalışıp kendimize bakıyorduk."
herkes onu dikkatle dinliyordu.
"ve," iç çekti. "amerikaya geldikten 2 ay sonra evlendik. hayatımız gayet güzeldi." durup kapının dibinde ayakta duran scorpius'a baktı. o kendisinden daha endişeliydi. ama yine de albus'a cesaret verici bir gülümseme gönderdi.
"sonra bir gün şey -bir çocuk istediğimize karar verdik." böyle utanç verici anlarda en büyük kurtarıcısı halı bile onu sakinleştiremiyordu.
"eh tabiki çocuğumuz olamazdı. biliyorduk. ama biz de evlat edinmeye karar verdik. violet tatlım buraya gel." dedi küçük kıza.violet scorpius'tan ayrılıp albus'un yanına gitti. ve yanına oturdu.
"merhaba ben violet." dedi kız. gülümseyerek.
"merhaba tatlım ben ginny." dedi ginny kızın elini tutarak.
"onu 8 yaşındayken evlatlık edindik. okula başlamasına 1 yıl kala geri dönmeye karar verdik. bence ilvermony'de de okuyabilirdi. ama scorpius hogwarts konusunda çok ısrar etti. o yüzden işte burdayız."
"aptallık etme albus. o benim torunum. elbette hogwarts'da okuyacak." dedi harry sessizliğini bozup herkesi şaşırtarak.
albus'un yüzü parladı ve koşup babasına sarıldı.
"teşekkür ederim baba."
"sen benim oğlumsun albus. yaptıklarım için özür dilerim. hepsi seni korumak içindi. yaptığımın ne kadar saçma olduğunu şimdi anlıyorum." dedi. "ayrıca seni gerçekten özlemişim."
sonra kafasını iki yana salladı.
"neyse bu kadar duygusallık yeter artık. hadi yemeğe. sorularınızı o zaman sorarsınız. şimdi çok acıktım. ginny hayatım sen de dolaptan ateşviskilerini getir. anlaşılan uzun bir akşam olacak." dedi harry. ginny neşeyle mutfağa koştu.
"söyle bakalım violet binanı seçtin mi?" dedi james.
"bina seçebiliyor muyuz?" dedi violet heyecanla.
"elbette. sen ne istiyorsun?"
"aslında ben gryffindor'da olmak istiyorum."
albus onların yanından ayrılıp scorpius'un yanına gitti.
"bak demiştim her şey iyi olacak diye." dedi scorpius.
"teşekkür ederim scorpius. iyiki yanımdasın. bana cesaret veriyorsun."
"seni seviyorum."
"ben de seni seviyorum sevgilim."
okuyan ve yanımda olan herkese teşekkür ederim. iyiki varsınız ♡♡
![](https://img.wattpad.com/cover/94746802-288-k805591.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lost boy || scorbus
Fanficben sadece kayıp bir çocuğum. daha bulunmaya hazır değilim.