Elbiseleriniz...elbiselerimiz yok karakterlerimiz var ve her gün bir başkasını giymekten çekinmiyoruz..Mini eteklerin altında kesilmiş huzursuzluklar barınıyor ,sokak lambalarıyla da geceye kafa tutmaya çalısıyoruz..her şeyin altına bir merakımı var ,gündüz yedigımizde gece yediğimizde kahvaltı olabilirdi .kahve altından mı geliyordu bu kelimenin kökenı,kahveyi de seviyoruz altına da meraklıyız.. Her seyin altına biraz merakımız var ,ögretilenlere inanmaktan vazgeçtiğimizde kendi öğretilerimizi oluşturacağız ve bilmem kaç sene aonra başkaları da buna inanmaya başlayacak.Bu da kendi peygamberimiz olabileceğimize işaret.Biraz da herkesten farklı olduğumuz yanılgısına daha çok aynı olduğumuz kaygısına...
Gözlerimizi biraz daha kısarak karşıdaki dağa hala bir çobanın yaşayabildiğini görebiliri tamamen kapattığımızda sürüsünü dahi görebiliriz..Neye yarayacak diye sorarsan aslında hiç bir şey bir işe yaramıyor.Hayvanlar sen onları ye diye var,hava sen nefes al diye dönüyor asırlardır,mezarlıklar olmasa kemiklerine kimse dua edemez,her şey senin için var da aen neden varsın onun bir yanıtı yok.
BU çakranı bir dişi eksildiginde ne olur? Peki çakranın tüm dişleri döküldüğünde.. Dünya dönmekten vazgeçebilir belki dünya dönebilmek adına takıyor seni dişlerinin arasına..Bu durumu biraz daha keyiflendiriyor.Hem çakranın hisleri yok senin var duyguları yaşatmak adına dahi varolmuş olabilirsin.Eğer bu böyleyse daha cesur hissedebilirim kendimi çünķü tüm duyguları sahiplenir ve onlara birbirlerini anlatabilirim. Umarım günışığının yerini kızıl saçlı bir kadınla degıstirebilirim.Ve umarım ruhumu bir orkideye bağışlayabilirim..