Heyoo ben geldiim. Son zamanlarda ailevi meselelerim oldu ve ben cidden kendimi tükenmiş hissediyorum. Her neyse. Sizi kendi meselelerimle başınızı ağrıtmak istemem.
Sizi seviyorum canısılar!
$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$
Uzun papatya tarlasının içinde beyazların aksine ikimizde uzun siyah tülden elbiselerimiz ve babetlerimiz içinde kahkahalar eşliğinde koşuyorduk. Birden o durdu.
"Hey Veera ne oldu?"
Suratıma doğru büyük bir hayal kırıklığı ile bakıyordu. Açıkcası ne olduğunu merak ediyordum. Birden bize --eskiden parlayan güneşin üstünde büyük ve simsiyah bulut vardı şimdi. Korkuyla Veera'ya doğru baktım ve bileğinden tuttum. İkimizde koşmaya başladık.
Kahkaha sesleri gelince kafamız istemsizce gökyüzüne doğru çevrildi. Siyah ve parıldayan uzun asa Veera'yı gösterince bakışlarımı asadan çevirdum ve ona baktım. Eskiden yeşil olan gözleri şimdi gri rengindeydi. Korkuyorum.
"Veera!"
"Veera!"
"Veera!"
Veera birdenbire gökyüzüne doğru uçmaya başlayınca ona engel olmak için kollarımı sımsıkı ona sardım. Fakat o beni tekmeleyince acı içinde yere düştüm.
O biraz daha havalandıktan sonra durdu. Kafasını siyah buluta çevirdi.
Şimdi onun gözleri kırmızıydı ve bana doğru ezikleyici bir bakış attı. Ardından cadı kahkahaları bir süre havada dolandı.
Ben ne kadar bağırırsam o da o kadar gülüyordu. Sonunda arkasında ona benzeyen bir kadın onu ellerinden tuttu ve buluta doğru resmen sürükleyince kontrolümü kaybedip çığlıklar atmaya başladım.
Fakat o gitmişti..
Bulut yok oldu.
Öylece papatyaların ortasına doğru oturdum. Yapacak bir şeyim yoktu çünkü. Tam papatyalardan birisini elime almak için uzatacağım an kalbim büyük bir sğrıyla bana fake attı. Refleks olarak elimi kalbime götürdüm. Gözlerim pörtledi. Acıyla inledim.
££££££££££££££££££££££££££££££££££££££££££££££££££££££££££££££££"(Adın) Kız kalksana. Bak vallaha suratına bir kova dolusu soğuk suyu bocalarım bak. Huhuuu."
Gözlerimi açtığımda yatağımdaydım ve her yerim ter olmuştu. Gördüğüm kabusun tesiri ile hala salak gibiydim ve nefes alış verişlerim düzensizleşmişti. Yataktan korku ile doğruldum. Beni uyandırana baktım. Anna idi. Aslında üçü de tam 'kafadan' insanlardı ama bulundukları konumda bunu belli edemiyorlardı maalesef.
"(Adın) Kabus görmüşsün sen. Ne oldu anlatmak ister misin?"
Bana merak ile bakan bir çift renkli gözlere baktım ve kafamı 'peki' manasında salladım. Ama önce soğuk bir duş almam lazımdı.
"Anna kusura bakma ama ilk önce bıcı bıcı yapmam gerek. Öf leş gibi ter kokuyorum. Iyk. Kendimden tiksindim bir saniye. Yoksa inan anlatırdım sana. Ay! Kız oyalama beni!"
Bu ani ruh değişimlerime karşılık arkamda bir adet ilk defa kuzu gören develer gibi bıraktım.
Öhöm Öhöm.
Temiz kıyafetlerimi ve yeni çamaşırlarımı banyonun peteğimsi yerine koydum. Ardından kıyafetlerimi çıkardım. Tabii bunları yapmadan önce perdeyi de çekmeyi ihmal etmedim. Duşumu aldım ve Annaya her şeyi anlattım. O da mutlaka ertesi gün bunun konuşulması gerektiğini söyledi. Biraz daha konuşacaktik ki onların acil bir toplantıya çağrılmaları ile yarıda kaldı. Ben de yatağında öylece düşüncelere kapıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemler Ve Kore
RandomGenç kız yeni evine büyük bir heyecan ve sevinçle girdi. Kendi odasına çıktı. Ama o,gizemli bir lanet sayesinde perde arkasında tanıştı... O lanet onda kalıcı olmuştu artık. İstese de durduramazdı, istemiyordu da.. Tam başını kaldırmıştı ki odasın...