Merhabalar öncelikle. Çok fazla uzatmak istemiyorum ama kitabım cidden az görülme ve oy olunca yazmak istemiyorum. Yoksa ben mi iyi yazamıyorum? Neyse okuyan ve oy veren herkese çook teşekkür ederim. Bu arada bölüm hayatımın anlamına Zeynepe ithaf.....
$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$Pencereden baktığımda onların olmadığını anladım. Derin bir nefes aldım. Birden odaya Lisa acele ile girdi. Ona "noldu amq" bakışımı attım. Konuşmaya başlamadan önce bana dik dik baktı diyebilirim.
"Efendim acil bir toplantı çıktı. Günahkar melekler barış anlaşmasını bozmaya çalışıyorlarmış. Herşeyi söz veriyorum ki giderken söyleyeceğim ama şimdi acil gitmemiz lazım."
"Peki Lisa. Ama bana herşeyi anlat. Biliyorsun ki ben daha yeni Ana Tanrıça oldum ve daha gerçek ailemi bile bilmiyorum doğru düzgün."
Kafasını tamam anlamında salladı ve diğer kızları çağırdı. Anna ve Mina'nın da haberi olmuş olacak ki onlar da baya telaşlı idiler. Birbirimizin ellerini tutup daire yaptık ve gözlerimizi kapadık. Lisa'nın dediğine göre beyaz ve altın renklerinden oluşan kocaman bir salon hayal etmemiz gerekiyormuş. Zihnim yavaşça sadece o salona odaklandı ve ağzımızdan
"Büyük Salon ziyaretçiniz var." Kelimeleri döküldü ve sonrasında büyük bir patlama sesi gibi bir şey oldu. Ortam birden değişti. Birbirimizin tuttuğu eller ayrıldı ve bizim önümüze kapsül gibi birşey geldi. Ama bu baya büyüktü. İlk önce ben bindim. Ama kendim hareket etmiyordum. Ayaklarım benden izinsiz hareket ediyordu.
Sırasıyla kapsüle bindiğimizde Lisa dediği gibi konuşmaya başladı.
"Biliyorsunuz ki siz yeni Ana Tanrıça oldunuz. Daha hiçbir şey bilmiyorsunuz doğal olarak. Şimdi bizim düşmanlarımız var. Zamanında onlar bizim tarafımızdaydılar ve bizim tek amacımız dünyadaki barış ve huzuru sağlamaktı. Ta ki onlar şeytana uyup nefsinin köleleri olasıya dek. Aramızda bir sözleşme vardı. Sözleşmeye göre melekler ve Tanrıçalar şeytana asla uymayıp onların köleleri olana dek. Ama onlar bu basit sözleşmeyi bozana dek. Sözleşmeyi bozup günahkar melekler oldular. Bizim zaten o dönemde insanoğlu kıskançlıkları yüzünden savaşları artmıştı ve bir de bu olunca cidden zor durumda kaldık. Ama yine de Günahkar Melekler ile barış sözleşmesi yaptık. Bu sayede ne onlar bize bulaşacaktı, ne de biz onlara bulaşacaktık. İki taraf da yıllarca böyle kaldı. Ancak şimdi o sözleşmeyi bozmaya uğraşıyorlar. Kendilerini güçlü zannediyorlar. İşte birazdan asıl güçlüyü göstereceğiz."
Lisa bunları dedikten sonra aniden sustu. Kapsül hafiften sallandı ve bir yere konar gibi oldu. Kapısı açıldı ve hepimizin etrafında birden beyaz ve sis gibi bir şey kapladı. Gözlerimi kapadım ve olacakları beklemeye koyuldum.
Birkaç dakika sonra sis ortadan kalktı. Nedeni olmadığı halde kendimi yorgun gibi hissediyordum. Üstüme baktığımda ipek ve beyaz renkten oluşan düz kalın altın kemerli bir elbise vardı. Ayaklarımın hemen altında bitiyordu. Ayakkabılarıma baktığımda ise topuklu,simli ve böyle ne çok sarı, ne de çok ışıltılı idi. Kızların üstünde deri,siyah renginde mini bir elbise,ellerinde beyaz sopa,siyah uzun botlar ve beyaz kanatları vardı. Saçları kendi haline bırakılmışlardı.
Benim de saçlarım bağladığım o güzel ev topuzundan çıkmış, kendi haline bırakılmıştı.
Geldiğimiz yere baktığımda ise kuru bir ormandı. Baya eskimiş,ağaçlar yok ve toprak çatlamıştı.
Üstüme yine o nedensizce yorgunluk hissi geldiğinde yukarıya baktım. Havada bizim gibi dört tane kadın vardı. Hepsinin surat ifadesi bozulmuş bir zafer sırıtmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemler Ve Kore
De TodoGenç kız yeni evine büyük bir heyecan ve sevinçle girdi. Kendi odasına çıktı. Ama o,gizemli bir lanet sayesinde perde arkasında tanıştı... O lanet onda kalıcı olmuştu artık. İstese de durduramazdı, istemiyordu da.. Tam başını kaldırmıştı ki odasın...