Sabah zar zor uyandım . Valizimi yerleştirdikten sonra kahvaltıya indim kahvaltı yaparken
yanıma tanımadığım ve aynı anda tanıdık gelen birisi geldi selam deyince onun mert olduğunu anladım ve başımdan aşağı kaynar sular dökülüyor gibi oldum. Mert'in ne saçları yerindeydi ne kaşları nede kirpikleri yüzünün rengi de çok kötüydü meğersem veda etmeye geldi yanıma biraz sohbet ettik . Mert kanser olmuştu ve iyileşene kadar hastaneden kalacaktı .
Benim gözlerim dolmuştu çünkü en sevdiğim arkadaşlarımdan biri ölme tehlikesi olan bir hastalığa yakalanmıştı . Onunla konuşurken bir kadın yaklaştı ve o kadın uçaktaki o kadındı .
Başka bir yere gidiyor sanıyordum ama dümdüz bizim masamıza geliyordu . kadın masamızın başına geldi.
Mert: Seni annemle tanıştırmalıyım .Anne bu Mira buda benim annem sema
Mira : Memnun oldum
Kadın: Bende
Kadın bunu o kadar kibirli dedi ki Mert bile şaşırdı kadın ilk kez tanışıyormuş gibi davranıyordu yada beni unutmuştu ama bence unutmamıştı .
Mert ' e kaş göz işareti yaparak gitmek istediğini ifade etti .
Mertle ve Sema teyzeyle vedalaştım.
Kahvaltımı yaptıktan sonra yürüyüşe çıktım ve biraz yürüdüm .
Aklımda bir sürü soru vardı . Saatlerce yürüdüğümü fark ettim.
Yurda geri gittim ve yatağımın üstünde bir gül vardı .
Gülün üstünde ise bir not kağıdı vardı ama içinde bir yazı yerine bir ağız resmi vardı.