-Bölüm 1-

70 17 2
                                    

Yeni bir yıl,yeni arkadaşlıklar... Benim gözümden yaşamak her daim sıkıcıyken, 11. Sınıfın neresi eğlenceli olabilir ki?
   Ben Alev.Sabahları o çirkin sesli alarmla uyandırılarak zorla okula gönderilen,tek hayat felsefesi kitap okumak,uyumak ve yemek yemek olan olan o kız.

Barış ve ben yine okulun ilk günü geç kalmıştık.
    "Oğlum nerdesin iki saattir bekliyorum? Senin yüzünden yine azar işitçez!"
Atarlanmama karşılık göz devirmekle yetinip,yoluna devam ederken koşarak ona yetişmeye çalışıyordum.
  Okula vardığımızda çoktan 1. Ders bitmiş, teneffüs zili çalıyordu.
    "N'aber Alev?"
Can'ı umursamadan sınıfa doğru ilerlemeye devam ettim.Arkamdan gelmemesini umuyordum ki yine seslendiğini duydum.
"İnat etmesen de dinlesen bir beni.Alev?Kime diyorum?Hopp?"
Ne kadar duymamış gibi yapsam da peşimi bırakmayacağını biliyodum.Bu yüzden kaçmak için hızlı adımlarla tuvalete doğru yürümeye başlamıştım ki aniden kolumdan kavradığı gibi koridorda sürüklemeye başladı.
"Napıyorsun sen ya?Bırak kolumu!"
Bana aldırmadan bahçeye kadar sürüklemesi iyice sinirlenmeme neden olmuştu.
"Derdin ne senin?Ne bu kolumdan tutup bahçeye sürüklemeler,asi tavırlar?Konuşacak bir şeyimiz olmadığını daha önce de söylemiştim ama o minik beynin yine algılamamış herhalde söylediklerimi.Bırak şimdi derse geç kalıyorum senin yüzünden!"
"Alev,bi kez olsun dinlesen beni?Bak söz veriyorum rahat bırakıcam  seni n'olur bir dinle.Yanlış anlıyorsun beni.Amacım sadece arkadaş olmak," Sinirle lafını böldüm."Arkadaş olmak ha?Geçen seneden beri yapmadığın sapıklık kalmadı oğlum senin,ne arkadaşlığından bahsediyorsun sen?Bırak artık peşimi yoksa gerçekten-" bağırışlarıma karşılık araya Barış girdi.
"Hayırdır yine Can? Ne boklar çeviriyosun yine?" Can, Barış'ın geldiğini duyunca hızla ona doğru döndü.O arada zilin çalması olası bir kavgayı başlamadan bitirdi.Hemen sınıfa geçip dersin başlamasını bekledim.
Daha 3. Derste olmamıza rağmen acayip uykum gelmişti. İlk günden bu kadar ders neyin nesiydi?Sıkıntıdan patlama seviyesine gelmiştim.Biraz kestirmekten zarar gelmez diye kafamı sıraya koydum.
Birinin dürtmesiyle uyandım.
"Alev??Uyanacak mısın artık uykucu?Okul bitti hala uyuyor! Yahu kızım kalksana!"
"Ay ne var be?İki dakika uyuyalım dedik şurda.İçine ettin sağol."
Barış kahkalarının arasından konuştu.
"Resmen 3 saattir uyuyorsun Alev.Ne iki dakikası? Bi ara horluyordun hatta.Hadi gidelim artık kimse kalmadı zaten."
Başımı kaldırıp saate baktığımda gerçekten de uzun süredir uyuduğumu gördüm.Hatta yaklaşık 3 derstir uyuduğumu görünce bir an şaşırsam da her zamanki halim deyip geçtim.Genelde okuldayken ya dersi dinlermiş gibi yapardım ya da uyurdum.O yüzden bu çok alışıldık bir şeydi.Hemen çantamı kaptığım gibi kendimi bahçeye attım.Peşimde Barış,bizim evlerin olduğu sokağa doğru yürümeye başladık.Sokağın önüne gelince vedalaşıp eve girdim.Rutin işlerimden sonra yatağa girip müzik eşliğinde uykuya daldım.
   ~~~~~
Okul açılalı nerdeyse bir ay olmuştu ve ne yazık ki yarın Fizikçi bize çok kazık bir sözlü yapacaktı.El mecbur,ne kadar bir bok anlamasamda biraz çalışmaya çalıştım.Annemin ısrarlarıyla erken yattım ama her zaman olduğu gibi 2 de falan uyuyabildim.
Sabah annemin bağırışlarıyla uyandığımda,saatin daha 6.30 olduğunu gördüm.Bu saatte niye kaldırdı ki beni?Zaten doğru düzgün uyuyamamıştım...
"Kızım hala kalkmadın mı?Geç kalacağız şimdi hadi hazırlan."
"Neye geç kalacağız anniş ya sabah sabah?" "Zeynep'in nişanı var bugün unuttun mu zilli?" "Tamam geliyorum sen çık."
    Bi dakika ya,bugün günlerden... Nasıl unuturum?Bugün Zeynep ablamın nişanı vardı.Eski evimizdeki komşumuzun kızı.Küçüklüğümden beri öz ablam gibi severdim onu.
Bugün okula gitmeyeceğim için fizikçinin sözlüsünden de kurtulmuş olmanın sevinciyle hemen siyah dantelli elbisemi giydim,saçlarıma iri dalgalar yaparak açık bıraktım.Annem tekrar seslenince koşarak odadan çıkıp aşağı indim.Acele ediyim derken ayağım takılınca az kalsın merdivenlerden yuvarlanıyordum.
Aşağı inince annemi görür görmez küçük çaplı bi şok yaşadım.
"Oha anne bu sen misin?Acayip güzel olmuşsun."
"Ya kızım abartma o kadar.Yaşlandık iyice zaten.Hem asıl senin aklında başka bir şey var,şu izin meselesi yüzünden böylesin dimi?İltifatlar falan?"
"Ay anniş sende yaa şu haline bak aynı mankenler gibisin işte hem sen en fazla 25 duruyorsun bir kere." Tamam belki biraz cici kız rolüme bürünmüştüm ama gerçekten güzel olduğu yalan değildi.
"Canım yavrum annesini nasıl da iki tatlı sözle kandırırmış öyle."
Beraber gülüşüp sarıldık birbirimize.Bence insanın hayatındaki en değerli varlıklardan biri annesidir.Annemle ben küçüklüğümden beri çok yakındık birbirimize.O olmasa ne yapardım düşüncesi bile çok korkutucu geliyordu.
     İki saat sonra nikah salonuna varmıştık.Zeynep ablayı görür görmez yanına gidip sımsıkı sarıldım.
"Canım ablam,çok özlemişim seni.Çok güzel olmuşsun." 
"Naber fındık kurdu?Ben de özledim seni,düğün olayları falan derken hiç görüşemedik."
Havadan sudan muhabbet ettik biraz.Halide sultanın kızı evleniyor diye mahalleyi neye çevirmiştir tahmin etmesi çok zor değildi zaten.
"Ayrıca şu arkadaki çocuk baya seni gözleriyle yedi bitirdi, bir bak istersen."
Arkama baktığımda yaşıtlarımda bir çocukla göz göze geldim.Biraz daha yakınıma gelip hala yiyecekmiş bakması rahatsız etmeye başlamıştı.Zeynep abla da hala gülüyordu."Ya gülmesene!Banane hem o çocuktan?Kime bakarsa baksın umrumda değil." "Valla seni bilmem ama Barış'ın umrundaymış gibi görünüyor."
O sırada hızlı adımlarla çocuğa doğru yürüyen Barış'ı gördüm.Olay çıkmaması için hemen yanına gittim."Ne bakıyorsun lan iki saattir kıza?Bir alıp veremediğin bişey varsa halledediz koçum gel şöyle."
"Yanlış anladın abi sen beni-" Çocuğa doğru yürümeye başlayınca hemen aralarına girdim.
"Barış napıyorsun ya bilip bilmeden?Bırak çocuğu anlatsın."
"Valla ben başkasına bakıyordum abi.Kuzenimi arıyordum. Tam arkasında duruyordu.Ona bakarken istemeden gözüm kaydı abi."
"Bak bir de gözüm kaydı diyo ya-" Daha fazla duramayıp sözünü kestim. "Yeter Barış! Yanlış anlaşılma olmuş işte uzatma.Sende git başka yerde ara kuzenini.Yürü gidiyoruz zaten rezil olduk olacağımız kadar." İnat etse de zorla kolundan tutup bahçeye çıkardım.
"Bazen abim olsa bu kadar olmazdı diyorum.Sen ondan da beter olurdun.Şuna bak az kalsın çocuğu suçsuz(tamam belki niyeti kötüydü ama olay daha uzamamalıydı) yere dövüyordun."
   "Napıyım Alev biri sana kötü bişey yapacak,canın yanacak diye çok korkuyorum.Sen benim her şeyimsin.Dostumsun,kardeşimsin.Şu hayatta en değer verdiğim şeysin.Ne olursa olsun yanında huzurla dolduğumsun.Sen olmasan ben bi hiçim. İyi ki yanımdasın.Hiç bırakma beni olur mu?"
Gözlerim dolmaya başlayınca susması için işaret yaptım.
"Ay benim Yogi'm duygusallaşırmış da.Ağlatçaksın beni şimdi.Yeter bu kadar hüzün.Hem bırakmak nerden çıktı? Hayatta bırakmam ben seni.Sen de benim her şeyimsin.Biricik ponçiğimsin sen benim.Hem istesen de ben bırakmam seni,sonsuza dek başının tatlı belasıyım ben anladın mı?"
"Gel buraya o zaman tatlı bela."
Öyle bir sarıldık ki birbirimize, bir daha birbirimizi hiç bırakmayacağımızın en büyük kanıtıydı bu.

Ayı YogiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin