"Arkadaş?"
Kaşlarımı çatarak Justin'e baktım. Ne diyordu bu böyle? Ne arkadaşı? Arkadaş olmak da nereden çıktı?
"Bak, bunun yeri ve zamanı değil biliyorum ama akşama basketbol çalışmalarım var. Zamanım olmayabilir. O yüzden şimdi söylüyorum. Jack Aiden'ı kıskandırmak için benimle sevgili rolü yapar mısın?"
Ağzımı bir karış açıp, karşımda ki afeti dinlemeye çalıştım. Fakat sadece çalıştım. Justin kafayımı yemişti.
"S-sen ne demek istiyorsun?"
"Riley, Jack'e platonik bir şekilde aşık olduğunu biliyorum." diyerek kollarını göğsünde birleştirdi.
"S-sen y-yalan söylüyorsun. Öyle bir şey yok. Hem sana bunu kim söyledi?" titreyen sesime binlerce kez lanetler savurduktan sonra bende kollarımı onun gibi göğsümde birleştirdim.
"Jack, Brenda'yı öperken ağladın. Bunu bütün okul gördü neredeyse. Aslında Matt'in görmesi okulun görmesi demek oluyor. Onu bilirsin ağzında bir şey saklanmaz." dediğinde sinir katsayım sınırlara ulaşıyordu.
"Beni dinle seni kaslı çocuk! Benden ne istiyorsun hala anlamadı-" sözümü keserek kolumdan tuttu.
"Bak bebeğim, kaslı ve son derece çok yakışıklı biri olduğumu biliyorum ama seninde şunu bilmen gerekiyor. Jack'i elde etmek istiyorsan onu ondan daha iyi biriyle kıskandırmalısın. Söylesene şimdiye kadar hiç bir sevgilin oldu mu?" diyerek tek kaşını havaya kaldırdı. Hey bu hareketi nasıl yapıyor? Hem sanane benim özel hayatımdan?
"B-bu s-seni ilgilendirmiyor." kolumu kendime çekip yere doğru baktım. Ayaklarımız ne kadar da güzeldi öyle (!)
"Tam da tahmin ettiğim gibi." diyerek gülümsedi.
"Peki sen neden böyle bir şey istiyorsun? Seninde bir amacının olması gerek." diyerek kaşlarımı çattım. Tamam bu çocuk zaten amaçsız ama neyse...
"Sadece dediğimi yapsan?" Brenda'yla Justin çıkıyorlardı. Brenda Justin'den ayrıldığına göre Justin'de Brenda'dan intikam almak için beni kullanacaktı. Şimdi anlamıştım. Olay sadece benim açımdan değil Justin'in açısındandı. Bu olayda beni önemseyen yoktu. Tamı tamına kullanılmış olacaktım.
Hayır Bieber! Ben Brenda gibi biri değilim! Beni kullanamazsın!
Da gel şu karşımda ki abideliğe anlat birde..
"Düşünmem gerekiyor." NE! AZ ÖNCE NE DEDİM BEN! İÇİNDEN DEDİKLERİNİ DESENE!
Belimden hızlıca çekip bana sarılmıştı. Evet doğru okudunuz. Az önce bana sarıldı. Karnımda ki kelebeklerin eve gidince ağzına sıçacağım!
"Riley!" Amanda'nın aşırı derece de rahatsız edici sesini duyduğumda Justin'i ittim. "Aman tanrım Riley! Sen iyi misin?"
"İyiyim Amanda. Sadece konuşuyorduk. Hadi gidelim." deyip onu kolundan çekiştirdim. Şuan Justin'in surat ifadesine bakacak bir halde değildim. Hemen buradan uzaklaşmak en iyisiydi.
***
"Peki kabul edecek misin?" Amanda tam 10'uncu kez aynı soruyu sormuştu.
"Bu onuncu oldu Amanda." dedim, bıkkınlıkla.
"Sayıyor musun? Bende Justin'i düşünüyorsun sanmıştım." kaşlarını yukarı aşağı hareket ettirince aklında ki fesat düşünceyi anladım.
"Sakın fesat düşünme tamam mı?" diyerek onu susturmaya çalıştım.
"Justin sana sarılırken öyle demiyordun ama." elinde duran kahvesinden bir yudum aldı.
"Sence ne yapmalıyım?" dedim.
"Bana kalırsa kabul etmen gerekiyor bir tanem. Bak, artık Jack'den çıkman gerekiyor. Başka aşklara yelken açman gerekiyor. Hem biraz kadırıktan ne olacak ki? Birazcık da şu okulda sen popüler ol. Bebeğim, Justin'in dediğine göre bütün okul artık Jack Brenda'yı öperken ağladığını biliyor. Seni platonik olarak görmelerini istemiyorum." diyerek elini elimin üzerine koydu. Sıcacık gülümsemesini yüzüne yerleştirdiğinde, bende gülümsedim.
"Peki neden ben? Onca güzel, kız varken neden ben?" burukça gülümsedim.
"Riley, sen iyi misin? Okulda ki en güzel kız sensin. Bunun farkında olacağını sanıyordum." etrafı iyice süzdü. "Bu gerizekalılar Justin Bieber'ın sevgilisi olmayı hak etmiyor. Sadece sen hak ediyorsun. Eline böyle bir fırsat gelmişken değerlendir. Fakat şunu bilmeni istiyorum ki ben her zaman yanındayım tatlım." dedi.
"Biliyorum canım arkadaşım ama sorun şurada ki Jack'in beni kıskanacağını nereden biliyoruz?"
"Buna emin olabilirsin ki Jack seni kıskanacak. Çünkü Justin, ondan daha iyi. Bunu kendisi de biliyor. Bu yüzden onun sürtüğünü çaldı." dediğinde kaşlarımı çattım.
Bu konuyu anneme de danışmam gerekiyor.
***
"Annelerin en tatlısı! Canım benim!" koşarak annemin yanına gittim. Yanaklarını büyük bir açlıkla sıkıp yanağından öptüm.
"Evet benim meleğimin ne sorunu var yine?" ne zaman anneme yalaklık yapsam bunun altında bir sorun yattığını kesinlikle anlardı. Yolda gelirken düşünmüştüm. Justin'nin yaptığı teklifi sadece Amanda bilmeliydi. Bunu anneme söylersem, benim için kötü şeyler olacağını söyleyip dururdu ve buna izin vermezdi ama benimde Jack'i kazanmamın tek yolu buydu. O yüzden direk anneme Justin'nin bana çıkma teklifi ettiğini söyleyecektim. Başka çarem yoktu.
"Hala anlatmayacak mısın tatlım?" Annemin sesiyle irkildim.
"Hıı. Anne... Tamam söylüyorum. Bizim okulda ki popüler çocuk Justin Bieber bana çıkma teklifi etti ve bende kabul ettim." gözlerimi sıkıca kapattım çünkü annemin yumruğu kadar vahşi bir şey yoktu.
"Ah bu harika!" boynumu saran kolların anneme ait olduğunu gördüğümde neye uğradığımı şaşırmıştım.
"Bir dakika anne." kollarını tutup yüzüne baktım. "Sen sevindin mi buna?"
kafasını olumlu anlamda salladığında tekrar hayretler içerisinde kalmıştım. Bu sıralar herkes beni şaşırtıyordu. Bunun sonu kötü olacağa benziyor.
"Justin'in senin için iyi olacağını biliyorum. İnan bana Jack takıntından en sonunda vazgeçmen sana çok yarar sağlayacak."
"Bu takıntı değil anne ben onu seviyorum. Yani seviyordum." ellerini havaya kaldırdı.
"Pekala, öyle olsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FRİEND? || JİLEY
Fanfiction'Ben onun dudaklarını başkalarında aradığım için kaybetmiştim.'