Two

82 19 0
                                    

"Bunu Brenda sırf canımı yakmak için Jack'i kullanırken düşünecekti Matt." 

"Nasıl olur da bundan bu kadar emin olabiliyorsun?" Matt'e bakarak gülümsedim. 

"Bunu sen de biliyorsun ki, okulun en yakışıklı, en kaslı, en mükemmel öğrencisi benim. Brenda 2 seneden sonra neden benden ayrılmayı düşünsün ki. Hem biliyorsun ki şu son sene Jack, basketbolda ünlenmeye başladı. Brenda'yı da biliyorsun o popülerliği çok sever." dediğimde aklına bir fikir gelmiş gibi sırıttı. 

"Ha şimdi anladım. Brenda eşittir popülerlik için her şey." diyerek yumruğunu hava da salladı. 

"Yani bir sürtük mü demek istiyorsun?" mutfaktan gelen Ryan konuştuğunda kaşlarımı çattım.

"Doğru konuş Ryan." dediğimde dudaklarını büzdü.

"Üzgünüm Bieber. Sevgilini koruyacağın aklıma gelmezdi." yanımda duran yastığı Ryan'a fırlattım. 

"Oyun başlasın." diyerek odama ilerledim. 

***

"Teşekkürler anne." diyerek yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Sabah erkenden kalkıp bana kahvaltı hazırlardı. Üstelik bundan hiç bıkmazdı. 

"Ellerine sağlık Meredith anne." Amanda'yla beraber annemi yanağından öptükten sonra sırt çantalarımızı alıp evden çıktık. 

Beraber okula sohbet ede ede gittik. Bugün içimde kötü bir his vardı. Acaba ne olacak? Tanrım lütfen kötü bir şey olmasın!

"Ben edebiyat sınıfına gidiyorum Riley." 

"Tamam. Bende kitapları dolabıma koyup geleceğim." dedikten sonra dolabıma doğru ilerledim. Dolabımın şifresini girip elimde ki kitapları dolaba yerleştirdim. Dolabın kapağını kapattığımda yerimde zıplamam bir olmuştu. Justin Bieber, şuan kollarını bağlamış bana bakıyordu. Hemde tam dibimde. Elimi göğsümün üzerine koyup, derin derin nefes aldım. Bu çocuğun işi yok muydu? Hem dolabı da burada değildi. Neden dibime kadar gelip bana bakıyordu ki şimdi?

Kafamı iki yana sallayıp, gitmeye yeltendiğimde kolumdan tutmuştu. Kolumdan bütün bedenime yayılan ateşi bir yana bırakalım ; bu çocuğun benimle işi neydi? 

"Ne var?" net bir ses tonuyla konuştum. Gözlerimi kolumu tutan eline çevirdiğimde, kolumu birden bıraktı. Ufakta olsa birbirimize dalmış gibiydik. 

"Konuşmak istiyorum." her şey bir yana bu çocuğun dudakları ne kadar güzeldi öyle. AMAN TANRIM NE DİYORUM BEN! KENDİNE GEL RİLEY!

"Ama ben istemiyorum." diyerek tekrar adım atacakken kolumdan tuttu. Oflayıp ona döndüm.

"Şu kolumu rahat bırakacak mısın?" 

"Sen de benimle konuşacak mısın?" 

İkimizde aynı anda tek kaşımızı kaldırmıştık. Bu harekete dikkatlice baktım. Justin... Çok... yakışıklıydı. 

AMAN TANRIM KENDİNE GEL RİLEY! SEN JACK AİDEN'I SEVİYORSUN!

"Dökül bakalım."

"Arkadaş olalım."

"Arkadaş?" 

ahahahah yarında kestim. ama olsundu.yeni bölüm kısa zamanda gelecek.

FRİEND? || JİLEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin