Annem yine her zaman ki gibi beni sinir etmeyi başarmıştı. Bu her ne kadar kafama takılsa da aldırmamaya alışmıştım. Birkaç dakika sonra annemin dediklerini unutuyordum. Ve bu benim en nefret ettiğim huyumdu.
Kapımın tabiri caiz hayvan gibi açılmasıyla birlikte elimde ki telefonu yere düşürmüştüm. Telefonumu hemen yerden alıp göğsüme koydum.
"Tanrı aşkına! İphone' numu senin yüzünden kaybediyordum!" Amanda elini kalbinin üzerine koymuş derin derin nefes alıyordu. Vermesi de cabası.
"Bırak şimdi İphone'u falan!" Kolumdan çekip beni yatağa oturttu. "Sana anlatmam gereken şeyler var!" diyerek beni susturdu.
"Ne oldu? Anlatsana." dedim.
"İyi dinle. Bugün okula gelmedin. Düşünmeye ihtiyacın olduğunu düşündüm ve seni aramadım. İyice düşünmüşsündür bu arada sanırım. Her neyse, Brenda bugün okulda önümü kesti ve bana 'Eğer o sünepe arkadaşını önümden çekmezsen seni de onu da mahvederim.' dedi. Saçma bir cümle ama bunu söyleyen Brenda işte. Hepsi bir yana bunu söylerken Justin Brenda'yı duydu ve kolundan çekiştirip kenara götürdü. Ardından yüksek sesle bağırıp çağırdılar ve sonra BUM! Justin Brenda'yı duvara itti." Hiç nefes almadan konuştuğunda binlerce kez hayret ettim. Bunu nasıl başarabiliyordu?
"Bunda ne var?" dedim, sakince.
"Bunda ne mi var! Bunda ne mi var! Tanrı aşkına birazcık mantıklı düşünsene!" diyerek ellerini iki tarafa açtı.
"Şuna mantıklı değil de New York Touch Üniversitesinin zekasına göre düşün de bari." diyerek onu susturdum. Hiç bir şey dememesi iyidir.
"Beni susturabileceğini sanıyorsan yanılıyorsun Hanımefendi." ayağa kalktı ve üzerini düzeltti. "Ben sana bu işin sonunda çok karlı çıkacağını söylüyorum. Şu Justin'in sevgili olma taktiğini dinle. Daha siz başlamadan Brenda öğrenmiş. Jack'inde öğrendiğine yemin bile edebilirim." dedi.
"Amanda zaten kabul ettim ama bugün kendime zaman ayırmam gerekiyor. Anlayacağın bugün hiç bir şey yapmayacağım."
"Ah pekala sen bilirsin. Bende geometri testi getirmiştim beraber çözeriz diye." Çantasını koluna taktı. Tam gidecekken kolundan tutup onu durdurdum.
"Saçmalama! Hiç bir yere gidemezsin. Gel otur da testimizi çözelim." Geometri benim için hayat demekti. Geometriyi o kadar çok severdim ki okulun matematik kulübünde yer alıyordum her sene. Fakat bu sene olmayacağını söyleyip bizi almamışlardı. Bende evde çalışmakla yetiniyordum.
"Ben sana ne anlatıyorum, sen ne diyorsun. Riley, birazcık gerçek dünyaya dönebilir misin?"
"Ben zaten gerçek dünyadayım tatlım."
"Senle daha çok işimiz var." diyerek yatağa geri oturdu.
***
'Ben öleceğim hayatım. Bunu sen ister kabul et ister kabul etme. Fakat bu gerçek. Öleceğim ve ölmekten hiç korkmuyorum. Seni göremeyeceğimden korkuyorum..'
Bu kadar dramın yeterli olduğunu düşünüp kitabın kapağını kapattım. Bu kitabı çok severdim.
"Sanırım artık ilgini çekebilirim." Kafamı kaldırıp sesin geldiği yere baktım. Bu Justin'di. Sınıfın kapısına dayanmış kollarını bağlamıştı. Ne yani beni mi izliyordu şimdi bu! Hay aksi şeytan!
"Evet, seni izliyordum." Kolunda ki saate baktı. "Yaklaşık 20 dakika oldu." Gözlerimi pörtlettim. "Riley, hiç bir şey demene gerek yok. Bir anlaşma yaptık. Herkese sevgili gibi görünecektik ama aslında arkadaş olacaktık. Beni artık bir arkadaşın gibi görebilirsin."
![](https://img.wattpad.com/cover/100050147-288-k429854.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FRİEND? || JİLEY
Fanfic'Ben onun dudaklarını başkalarında aradığım için kaybetmiştim.'