1.bölüm:umutsuz vaka

205 11 2
                                    

Telefonum çalmasıyla aniden yataktan fırladım arayan melisaydı "hey nasılsın yeni uyanmıştın değilmi seni çok özledim yarın bodrumdan dönüyorum." bu duruma çok sevinerek karşılık verdim "gerçekten çok sevindim seni çok özlemiştim sensiz buralar çok sıkıcı zaten."dedim "tamam o zaman yarın görüşürüz." dedi ve telefonu kapadı inanamıyordum sonunda melisa dönüyor ve bu sıkıcı günlerden kurtuluyordum.

Aşağı indim annem kitabını okuyor babam ise televizyon izliyordu beni görmemeleri umuduyla mutfağa doğru koştum fakat çok geçti annem beni farkederek "sonunda uyanabildin ela çabuk hazırlan ingilizce hocan gelmek üzeredir" dedi.İngilizce hocamın ders günleri salı ve cuma günleridir bugünün pazartesi olduğunu düşünerek "bugün ders günü değil anne " dedim. Annem sinirlenerek "ela seni gerçekten anlayamıyorum bugün salı!" dedi.sözünü tamamlamadan yukarı kata koşmaya başlamadım eğer bugünün salı olduğunu bilseydim daha erken kalkardım diyerek mızmızlanmaya başladım.Yağlı saçlarım,zombi gibi yüzüm ve hello kitty'li pijamalarımla ingilizce hocam beni böyle görmemeliydi.fakat zamanım ancak üstümü değiştirmeye yetti eyelinerım tüm gözüme bulaşmıştı ve adeta bir panda'ya benziyordum.

Çok geçmeden odamın kapısı çaldı

"Bir dakika üstümü giyiniyorum" dedim. "Tamam sorun değil bekliyorum" dedi. Saçlarımı hemen arkadan topladım ve daha az yağlı görünmesini sağladım sırf saçlarım gözükmesin diye şapka takmayı bile düşündüm... kapıyı açmak için ilerledim fakat dağınık odam aklıma geldi nasıl olurda odamı unuturdum. Bir yana atılmış sütyenlerim,diğer yana atılmış kilotlarım darma dağınık yatağım ingilizce hocam bu odaya girmemeliydi."işin bittimi ela içeri giriyorum." dedi ve kapı açıldı artık her şey için çok geçti. "Ben, ben gerçekten özür dilerim odamı toplayacak vaktim kalmamıştı bugünün pazartesi olduğunu sanıyordum" dedim. İçten bir gülümsemeyle yanıma yaklaşarak " hiç sorun değil benden utanmana da gerek yok hem bugün seninle dışarıda bir kafe de ders yaparız diye düşündüm" dedi. Kalbim yerinden çıkacak gibi oldu dışarıda ders yapıcaktık hemde ikimiz başbaşa rüyada falan olmalıyım diye düşündüm "peki o zaman" dedim hemen ayağımın altında duran çantamı alıp odadan çıktık.

Çok sakin ve manzarası çok güzel olan bir kafe'ye oturduk hava da çok güzeldi ne de olsa yaz mevsimi. Altımda kot şortum üstümde siyah ince askılı tshirtüm ve yuvarlak rayban gözlüklerimle tam takım olmuştum. İngilizce hocam ise bembeyaz kısa kollu bir gömlek giymişti doğrusunu söylemek gerekirse o gömleğin içinde benim gözümde adeta bir beyaz atlı prensti. Bir insanın gülüşü bu kadar içten olabilirmiydi ? peki ya gözlerine ne demeli kendim de değildimki hocamın bana seslendiğini farketmemişim "ela ne içmek istersin" dedi. "Şey ben sanırım limonata alacağım" dedim "o zaman 2 tane limonata olsun" dedi. Limonatalarımız geldi. Bir yandan içerken diğer yandan sohbet ediyorduk. "sanırım bugün ders çalışamayacağız" dedi "evet sanırım öyle olucak ama hocam anneme söylemezsiniz dimi eğer söylerseniz neler olucağını sizde biliyorsunuz." dedim. Gülümsedi "evet biliyorum. Ayrıca bana artık hocam demeyi kesmelisin bundan sonra bana kendi adımla hitap ediceksin bana mert de artık tamam mı ?" dedi. Biraz şaşırmıştım. Gülerek "tamam hocam. Şey yani mert. Alışmam biraz zaman alıcak gibi " dedim aramızda sadece 3 yaş vardı ama evdeyken annem ona hocam demem için tembihlemişti.

Biraz yürüdük ve bir banka oturduk. Saat 2-3 sularıydı güneş parıl parıl parlıyordu "sabahlardan nefret ediyorum " dedi mert. "Yani aydınlık olan herşeyden. Işıklardan,güneşten fazla karamsar bir insanım ve fazla içine kapanık biri. " Dedi. Gerçekten inanamıyordum aynı benim gibi içine kapanık. "Bende" dedim. "Bende ışıkları sevmem. Aslına bakarsan insanları da sevmiyorum bu yüzden de pek fazla arkadaşım yok " dedim. Gülümsedi. Ah o gülümsemesi yok mu beni benden alıyor 3 ayrı yerimden bıçaklanmışım gibi hissettiriyor. "biliyormusun daha tanışalı 1 yıl olmadı ama sanki benim bir parçammışsın gibi hissediyorum" dedi. Bir dakika bu gerçekten rüya olmalı bunu bana söylemiş olamaz diye düşündüm çünkü daha önce kimse benim için böyle şeyler söylememişti sonra konuşmaya devam etti. "Bende senin gibiyim pek arkadaşa sahip değilim ama iş kızlara gelince hepsi benimle olmak için sıraya giriyorlar. Ama ben böyle olmasını istemiyorum tek bir kişiyi sevmek istiyorum ve o kişide sadece beni sevsin istiyorum" dedi gözümün içine bakarak. İkimizde birbirimizin gözlerine kenetlenmişken aniden telefonum çaldı arayan annemdi zamanlaması gerçektende çok iyiydi. "Nasıl gidiyor ders ela umarım kaytarmıyorsundur" dedi bende annemi geçiştirmeye çalışaraktan "evet anne tam en önemli yerinde böldün dersin gerçektende teşekkürler" dedim "bir saat içinde evde ol piyano dersin var " dedi. Tamam diyip kapadım biraz daha yürüdükten sonra eve gitmek için yol aldık.

Kapının önüne geldik "o zaman cuma günü görüşürüz. Sakın cuma gününü unutma bu sefer affetmem" dedi. Güldüm "görüşürüz" dedim. Hızla yukarı çıktım ve kendimi yatağa attım kendi kendime şarkı mırıldanıyordum. "aşık olmak güzel şey"

Farklı hayallerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin