SSM~2~

16 1 0
                                    

Medya:Defne'nin Doğum Gününde Giydiği Elbise
Aradan çok fazla zaman geçmedi. Deniz'le bayaa bayaa kanka olduk. Yalnız iyi çocukmuş. Açelya arkadaşlarını çok iyi seçiyo galiba. Açelya demişken! Bugün Açelya doğum günümün artık kutlanması gerektiğini söyledi. Haklıydı. Söz vermiştim. Ama şartımdan tabikide vazgeçmemiştim. Doğum günüm akşam 8'de olacağı için fazla acele etmeme gerek yoktu. Hemen kahvaltıya oturdum. Bugün hafta sonuydu. Tek hafta sonum boş olduğundan kahvaltımı tam yapardım. Çayımdan bir yudum aldım ki kapı çaldı. Derya Abla kapıyı açtı. "Bugün kimin kuzusunun doğum günüymüüüş..."diye bağırarak içeri Açelya girdi. Ama unuttuğu bişe vardı. Benim doğum günüm geçmişti sadece ufak bir kutlama yapacaktık. Hiçkimseden ses çıkmayınca Açelya yanıma oturdu. Annem,babam ve ben Açelya'ya bakınca "Tamam ama yaa. Ufak bi karışıklık oldu. Bizim kuzu yaşına çoktan girmişti." dedi Açelya. Kendini kurtarmaya çalıştıkça batıyordu. Annem ve babamla göz gelince aynı anda kahkaha attık. Açelya'nın siniri bozulmuş olmalı ki hemen ayağa kalktı ve dış kapıya doğru ilerlemeye başladı. Bende hemen ağzımı peçeteyle silerek arkasından koştum ve "yaa tamam kanka. İnsanlık hali bende de oluyo bu unutkanlıklar" dedim gönlünü almaya çalışarak.Karşısında ayı oynuyomuşçasına suratıma baktı. "Ne var, noldu?" dedim."Yaa sen hani kanka lafını sevmezdin. Bu Deniz denen arkadaş seni bu söze bayaa alıştırmış herhalde bakıyorum da."demesiyle kolunu cimcikledim. " Adını duyunca kızarmalar, sinirlenmeler.Tamam oldu bu iş kanka!!!" dedi koşmaya başlayarak. Son lafını bağırarak söylemiş olmalı ki ordan babam "hayırdır ne işi bu kızım" dedi."Şeey. Babacığım. Bizim bi ödevimiz vardı da ona oldu diyoduk. Neyse akşama hazırlanmam lazım. Öptüm" dedim kaçarcasına.Akşama hazırlanma işi bahaneydi. Daha yaklaşık 8 saat vardı doğum günüme. Odanın kapısını açmamla ağzım açık kaldı. Bune böyle? Açelya odamı mahvetmişti. Heryerde kıyafet vardı. "Evet doğum günü kızı önce seni halledelim." dedi. "Açelya daha çok erkenn" dedim kendimi yatağıma fırlatarak. Açelya beni kolumdan çekiştirerek "ya kızım elbiselerime zarar vericeksin. Kalksana!"dedi ve yataktan kaldırdı. Beni aynanın karşısına geçirdi ve kıyafetleri üzerime doğru tutmaya başladı."Bu çok mini, rengi kötü, bunu daha yeni giydin....." her bir elbiseye başka bir bahane bularak yatağımın üzerine fırlatıyodu. Kolundan tuttum ve onu durdurdum. "Sen seç hazırlan. Ben akşama doğru hazırlanırım." dedim. "Kızım beni anlamıyosun galiba. Ya biz oraya 8'den erken gidicez. Ya sen doğum günü sahibisin. Biraz endişelensene." dedi. Onu daha fazla dinleyemiyecektim. Çünkü inkar edersem o da ısrar etmeyi bırakmicaktı. Buna adım gibi emindim. "Tamam. Ama elbisemi ben seçerim. Karışmak yok!" dedim. Tamam dedi ve aynanın karşısında kendine elbise bakmaya başladı. 
-3 SAAT SONRA-
Hele şükür hazırlanmıştık. Benim hazırlanmam fazla uzun sürmemişti aslında. Yarım saattir Açelya'yı bekliyordum. O biraz seçiciydi. Sonunda o da hazırlanmıştı. Ben beyaz belinde dantel detayı olan bir elbise giymiştim. Açelya ise mavi bir elbise. Artık daha fazla oyalanmamamız gerekti. Son bir iki rütuştan sonra sonunda kapıya doğru gelebilmiştik.
Bi kaç saat süren yolun ardından artık doğum günümün olacağı yere varmıştık. İçeri girdiğimde çok da fazla kalabalık olmadığını gördüm. Biraz etrafa göz gezdirdikten sonra gözüm Deniz'e takılmıştı. Baştan aşağı siyah giyinmiş, saçları renk katmıştı. Gözüme çok hoş görünüyordu. Bi insan nasıl bu kadar yakışıklı görünebilirdi? Ve de bu kişi benim kankamken! Yanında Baran da vardı. O da siyah kot üzerine yeşil gömlek giymeyi tercih etmişti. Yeşil gömlek gözlerini ön plana çıkarmıştı. Açelya onları  gördüğü gibi beni de onların yanına doğru sürüklemeye başladı. Deniz telefonla uğraştığı için başta bizi fark etmemişti. Ta ki Açelya'nın masaya hızla ilerlerken garsona çarpıp tüm kokteylleri üzerine dökene kadar. Baştaki ufak çaplı çığlığından sonra:
"Olamaz yaaa! Ben bu elbiseyi tam 3 saatte seçebilmiştim napcam şimdi."
"Kanka sakin ol. Kurur çok dökülmediği için belli olmuyor zaten merak etme"
Ben Açelya'yı sakinleştirmeye çalışırken Baran'ın kahkahaları kulaklarımızda yankılandı. O Açelya'nın suratına doğru bakıp kahkaha atarken, Deniz'in gözlerinin de üzerimde olduğunu fark ettim. Gözlerimiz birbirini bulunca içimde anlamadığım değişik kıpırdamaların olduğunu hissettim. Çok uzun sürmedi çünkü Deniz gözlerini gözlerimden çekmeyi tercih etti. Bende hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam ettim.                                                                                               ***
Yaklaşık iki saattir anlamsızca çalan müziği oturduğum yerden dinliyordum. Normalde müziği severdim ama istediğin gibi oynayamayınca da bir anlamı kalmıyordu. Sonunda ışıklandırmalar söndü ve ortaya doğru gelen sarı mumların görüntüsü kaldı. Tabi herkes doğum günün pastasının etrafında alkış tufanı koparmaya başlamıştı bile. Bende pastamın başına geçtim ve herkesin ısrarı ile dileğimi dileyip mumları üfledim. Birkaç saniye karanlık kalan ortam kendini loş ışığın etkisine bıraktı. Ve bir anda tüm çiftler dans etmeye başladı. Pistin ortasında tek kaldığımı anlayınca yerime doğru ilerlemeye başladım. O anda karşımda gördüğüm siyahlık kafamı kaldırma isteğime neden oldu. Karşımda dikilen Deniz'i görünce şaşırdım. O neden kimseyle dans etmiyordu ki sanki!                                      " Kankamı tek bırakmamalıyım dimi yani. Bence dans etmeliyiz." dedi ve elini uzattı. Gerçekten benle dans etmek mi istiyordu?       "Galiba boş bi ben kaldım. Desene kankana kaldın." dedim ve elimi elinin üstüne koydum. Söylediğim şey ikimizin de gülümsemesine neden olmuştu. Pistin ortasına doğru ilerledik ve müzik eşliğinde dans etmeye başladık. Arkada en sevdiğim şarkı "İmogen Heap- Speeding Cars" çalıyordu. İlk kez bu kadar yakındık. Ellerinden biri belimi kavrarken diğeri de buz gibi olan elimi ısıtıyordu resmen. Suratım yeni çıkmış kirli sakalları ve kulağı arasında bir yere yerleşmiş, keyfini çıkarıyordu anın. Kokusu tüm algılarımı kapatmış, sadece orda onla olduğumu fısıldıyordu kulağıma adeta. Zaman durmuştu sanki. Ta ki kulağımdaki sıcaklığı hissedene kadar:
" Defne. Müzik bitti ya hani, artık bizde bu halden ayrılsak mı. Ya kanka senin için katlandım zaten, sıkıldım hadi!"
Şuan Deniz sayesinde kanıtlanmış bi gerçeği tamamen görmüş bulunmaktaydım:
"Ya tamam yakışıklı bir kankam olduğunu biliyordum. Dans sayesinde odun da olduğunu anlamış oldum saol kankacım."
"Sen bana yakışıklı mı dedin az önce! Oooo. Sarıdan da bunu duymak ayrı bir gurur veriyormuş gerçekten." Dedi ve sırıttı.
"Sarı ne alaka, o ben mi oluyorum?"
"Burda senden başka biri olmadığını ve senle konuştuğumu düşünürsek evet sen oluyorsun. Saçların sarı ya. Bundan sonra sana böyle seslenmeye karar verdim. Kankam değil misin ya, istediğim lakabı takarım!"
Dedi ve ikimizin de kahkaha atmasına sebep oldu. Bu arada Açelya ile Baran da yanımızda belirmişti.
" Açelya, kanka nerdesin sen?"
" Valla Denizle o kadar güzel dans ediyordunuz ki ayırmak istemedim açıkçası."
Dedikleri utanmama ve kızarmama neden olmuştu. Gerçekten o kadar dikkat çekmiş miydik? Benim utandığımı anlayan Deniz beni kurtarırcasına:
"Sizde Baran'la çok uyumlu bir çift oldunuz Açelya!"
Bu ne demekti şimdi. Baran sinirli bir yüz ifadesiyle:
"Saçmalama Deniz! Tek kalmıştı bende dansa kaldırdım. Hepsi bu."
Aralarındaki gerginlik sürmeden sona ermiş ve herkes eski eğlencesine dönmüştü bile. Yaklaşık 1 saat daha böyle geçtikten sonra herkes yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı. Gözüm Deniz'i bulunca yorgun bir hali olduğunu gördüm. Gerçekten çok tatlı duruyordu. Ardından Baran sinirli bir şekilde Deniz'e yanaştı ve kulağına bişeler fısıldadı. Baran'ın dedikleri Deniz'in sinirlerini bozmuştu anlaşılan. Sonra gözleri bana doğru döndü ve:
"Gerçekten Anıl'ı da mı çağırdın Defne!"
Demesiyle kalkıp gitmesi bir oldu. İyi de ben Anıl'ı çağırmamıştım ki. Ne işi vardı onun burda......

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 19, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Seni Sevebilir MiyimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin