-"Bu sene Hogwartsda ki 6.yılım ve insanların biraz daha itici olmaya başladıklarını düşünüyorum."
-"Olaylara sadece yüzeysel bakıyorsun. İnsanlar ilk görünüşte sana itici gelebilir ama tanıdıkça daha farklı izlenimlere kapıldığını anlayacaksın ve yargılarından dolayı pişman olacaksın." Genç kız bu sözlere gülümsedi. "Tam bir Ravenclaw'sun Helena." Helena kibar bir bakış attı.
-"Annem ben 11 yaşındayken Huffelpuff'a seçileceğimi düşünüyormuş." Genç kız şaşkınlık nidası atmaktan kendini alıkoyamadı." Sen Rowena Ravenclaw'un kızısın ama!" Helena havaya doğru yükseldi. "Gitme vaktin geldi. İksir dersin yaklaşıyor."Ve beyaz bir ışık saçarak yok oldu.
Clary üniformasının düzelterek ayağa kalktı. Helena bir hayalet olmasa ne kadar güzel olurdu diye iç geçirmeden edemedi. Merdivenlere yönelip basamakları inerken Bellatrix ve Narcissa'nın seslerini işitmeye başlamıştı. Kendisini görmemelerini umut ederek onların olduğu tarafa bakmadı.
-"Oow Clary?" Sarıya çalan kumral saç tutamını kulağının arkasına sıkıştırdıktan sonra arkasına döndü. "Merhaba Bella ve Cissy."
-"Eğer iksir sınıfına gidiyorsan, ders boş. Profesör kendini iyi hissetmiyormuş." Clary anladığını belirtircesine başını salladı. "Pekala, o zaman siz niye burada duruyorsunuz?" Aslında bunun cevabını tahmin ediyordu ama sormadan edememişti. "Canımız sıkılıyor. Anlarsın ya, takılacak birilerini arıyoruz."Ve o gür kahkahasını attı. "Sen arıyorsun. Cissy değil."Clary mırıldandı. Tabii Bella bunu duymamıştı.
-"Ben bahçeye çıkıyorum.Yemekte görüşürüz."Genç kız arkasını dönüp hızlı adımlarla uzaklaştı. Bellatrix'i sevmiyordu. Onların yanında kendini fazlasıyla rahatsız hissediyordu. Ne kadar bir Slytherin'li olsa da. Binasına aşıktı. Bunun nedenini hiçbir zaman anlayamasa da davranışları da tuhaf biçimde Slytherin'e ters düşüyordu. Hırslıydı ve bilgiye açtı. Kan statüsü de safkandı. Babası adını büyü tarihine yazdırmış biriydi. Annesi ise uzak diyarlardan bir cadı...
Fakat Clary bunların hiçbiriyle böbürlenmedi. Babasının pek de gurur duyulacak bir yanı yoktu ya zaten .
Bahçeye çıktığında güneş, tenine nüfuz ederek onu ısıttı. Elini gözüne siper ederken üzerinde çalıştığı Hayalbozan büyüsünü denemek için bahçede aşağı taraflara inmeye karar verdi. Biraz daha ilerleyince kahkaha sesleri duymaya başladı. Yaklaşık dört ila beş kişi birine zorbalık ediyordu. Daha dikkatli bakınca bunların okulun altını üstüne getiren James'in çetesi olduğunu ve üzerine yürünen kişinin de Severus olduğunu fark etti. Sinirlenmeye başladığını ancak ayaklarında ki kanın çekildiğini hissedince anladı.Kendine "Sakin ol!" diye emir verirken Helena'nın böyle bir durumda ne yapacağını düşünüyordu. "Elbette zekasıyla bu işin içinden sıyrılırdı." James'in "Şimdi kim Sümsükus'un pantolonunu indirmek ister?" demesi üzerine geri dönüşü olmayan bir karar verdi. "Ama ben Ravenclaw değilim. Ben bir Slytherin'im!"
Severus'un önüne geçerken James'in asasıyla burun buruna geldi. Yeşil gözleri fal taşı gibi açılan çocuk bu ani hareketle bir adım geriledi. Yuvarlak gözlüklerini düzeltip asasını indirdi. Yüzüne iğrenç bir sırıtış yerleştirip:
-"Sümsükus'un kız arkadaşı olduğunu bilmiyordum." Sirius ona katılıp gülmeye başladı. Clary ise yanlış bir şey yapmamak için kendini zor tutuyordu.
-"Bende senin gibi acınası biri için Lily'nin niye Severusdan vazgeçtiğini bilmiyorum." James sinirle dişlerini sıkarken bir adım öne çıktı.
-"Boyundan büyük laflar etme Grindelwald!" Clary soy isminin bu denli nefretle söylenmesi üzerine afalladı.Babasının Gellert Grindelwald olduğunu öğrendikten bu yana boşluktaydı. Şimdi tekrar aynı his beyan etmişti. Clary'nin sağ kaşı havaya kalkarken istemsiz olarak Slytherin maskesini yüzüne yapıştırmıştı. Onu böyle bakmaya insanlar zorluyordu.
-"Her zaman iki yüzlü yılanlar olarak anılan biziz. Safkan takıntılı psikopatlar diye söz edilen de. Ama siz, siz binalarınızın yüz karalarısınız." Clary küçümseyen bir bakış attı. James'in yüzü allak bullak olmuştu. Remus ve PeterIn yüzü görünmüyordu fakat Sirius boş boş suratına bakıyordu. Sanki hiçbir şeyin önemi yoktu. "Bellatrix'in kuzeninden ne beklersin" diye iç geçirdi. Severus'a bakmadan şatoya ilerledi. Demek bugün büyü çalışamayacaktı.
Kütüphanede muggle bölümüne geçip birkaç fizyoloji kitabı aldı. Sanılanın aksine büyü dışı olanlar ilginç buluşlar yapabiliyordu. Kendisi üç sene önce bir muggle okuluna gittiği için bunları iyi biliyordu. Adı resmi olarak büyücü kayıtlarında tutulmadığından on bir yaşında hogwarts mektubu alamamıştı. Dumbledor onu bulmuştu. Clary şu an 16 yaşındaydı. Üç senedir büyü eğitimi almasına rağmen sınıfta birinciydi.
Bir sandalye çekip oturdu. Kitaba zarar vermemeye çalışarak birkaç not aldı. Kitap Avicenna adlı binli yıllarda yaşamış bir Türk bilim insanına aitti.(Bknz. Avicenna- İbni Sina'ya Avrupalıların verdiği isim.) Yaklaşık bir saat sonra hararetli bir takım sesler duydu. Başını kaldırdığında yan yana istiflenmiş kitapların arasından Lily'yi ve dört zorbayı gördü.Derin bir nefes aldı ve onları dinleme isteğine karşı koydu. Tekrar önünde ki kitaba odaklanırken " Clary" kelimesini duymasıyla ister istemez kulak kabarttı.
-"Bak Lily sürekli sana bakmasından rahatsız oluyordum. Bir ara sinirlerime hakim olamadım ve Grindelwald'un kızı araya girdi."Lily sinirle kızıl saçlarını çekiştirdi.
-"Peki ya sen Remus? Sirius? Siz nerdeydiniz?"Remus ellerini havaya kaldırdı. "James sinirlenince nasıl olduğunu bilirsin. Sözlerin pek bir manası kalmıyor." Bu sefer herkes Sirius'a döndü. James gülmeye başladı.
-"Sirius da o sırada Grindelwald'un kızına bakmakla meşguldü. " Sirius James'e vurdu. "Kapa çeneni James."
Clary bu sözleri duyunca damarlarında akan kanın yanaklarına hücum ettiğini hissetti. Bir an o ortamda bulunmak genç kıza yanlış geldi. Kimseye görünmeden kütüphaneden ayrıldı ve büyük salona geçti. Akşam yemeği için çoktan dolmuş masalara bakınca tek boş yerin Narcissa ve Lucius'un ortası olduğunu fark etti. Mecburen oraya oturdu.
Narcissa Clary'nin kulağına eğilip bir şeyler fısıldadı. Bunun üzerine Clary ayağa kalkıp Lucius ile yer değiştirdi. İçeri giren zorbaları göremese bu duruma gülebilirdi. Son duruma bakılırsa Lily James'i affetmişti. Remus en önde Peter'a bir şeylerden bahsediyordu. Sirius'a bakınca onun da kendisine baktığını fark etti. Clary bakışlarını kaçırmak yerine kaşarını çattı. James'in kütüphanede söylediği söz kulaklarında çınlarken yutkundu.
-"Teşekkürler." Genç kız yan tarafa baktığında konuşan kişinin Severus olduğunu gördü.Yüzüne hafif bir tebessüm yerleştirdi"Önemli değil." Severus için üzülüyordu. Her ne yapmışsa Lily'i gerçekten kaybetmişti.
***
Yemekten sonra Slytherin ortak salonunda büyük bir kargaşa hakimdi. Bu Ölüm Yiyen mevzusu gün geçtikçe alelade konuşulmaya başlanmıştı. Rahatsız ediciydi. Fazlasıyla.
Bellatrix her zaman ki gibi muhabbetin başını çekiyordu." Bu ay sonunda işaretimi alacağım. İleride kimin kazanacağı belli ve ben doğru tarafta olmaktan gurur duyuyorum." Clary gözlerini devirdi. Bu düpedüz hainlikti.
Bir an da büyük bir sessizlik oluştu.
-"Karanlık Lord, aramızda Clary Grindelwald'u da görmek istediğini babama ayrıca bildirmiş."
Eveet, herkese merhaba. Bu benim yeni harry potter hayran kurgu hikayem. Umarım okurken zevk almışsınızıdır. Yeni bölüm ben yazdıkça gelir arkadaşlar. Eğer vaktim olursa seri şekilde atarım. Fikirleriniz her zaman olduğu gibi benim için çok önemli. Vakit bulursanız şöyle bir iki kelime döktürün.(İyi ve ya kötü) Seviliyorsunuz....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grindelwald'un Kızı (Harry Potter)
FanfictionBelki de Slytherin'in unutulmaya yüz tutmuş en adaletli cadısı. Soyadı yüzünden insanların bakmaya tahammül edemedikleri Clary. Ve Sirius. -"Obliviate..."