Çölleşmiş Dönem [1]

[Kitap 1] Bölüm 1: Ölüler Ülkesi

*****

Hikayeyi Düzgün bir çeviri ile

https://novelgunleri.com/issiz-cag-desolate-era/

adresinden Okuyabilirsiniz.

*****

"Hızlı yürü!"

  "Zaten öldün ve bir hayalet oldun.  Daha hızlı!"

  "Sen bir prens misin?  On milyonlarca vatandaşı ve otuz bin zırhlı atlıyı yönettin mi?  Netherworld Kingdom'da insan prensleri hiçbir şey değildir! "

  Şaplak!

  Şaplak!

  Uzun boylu, güçlü görünüşlü bir şeytani asker, yüzü küstah ve canavarca sinirlendi, kırbaçıyla defalarca fırladı.  Kırbaç, yıldırım gibi parladı ve ölülerin ruhlarının cesetlerine çarptı.   Küstahça birkaç düzine kere bir prens olduğunu iddia eden hayaletin  canını sıktı, yalnızca hayaletin ruhu neredeyse tamamen tükendiğinde  durdu.

  "Ölmem gerekirdi.  Bu demek oluyor ki ... burası Netherworld Kingdom mı? "Ji Ning hiçbir yerde olmadığı göründü.  Bilinmeyen çevrede merakla ona bakamadı ama bakamadı.  Prensin kibirli övünmeler duyduğunda, Ji Ning şüpheli hissetmiyordum;  "On milyon vatandaş mı?  Otuz bin zırhlı atlı?  Modern Dünya'da otuz bin zırhlı atlı nereden bulabilir? "

  "Daha Hızlı!" Büyük, parıldayan küçük minarist iblis askeri Ji Ning'e baktı ve haykırdı.

  Ji Ning, alayı takip etti.

  Beyaz kıyafetler içindeki sayısız adam uzunca, dolambaçlı bir ejderha gibi bir çizgi oluşturdu, yavaşça öne doğru ilerledikçe.  Her satırın sonunda, beyazdaki birden fazla kişi aniden ortaya çıkacaktı.  Bu beyaz giyimli insanların bir kısmı başlarını sallar ve iç çekerdi.  Bazıları ağlardı.  Bazıları övünebilir ve lanetleyebilir.  Bazıları şaşkın bakışa bakardı.

  "Babam Büyük Karlı Dağın Devil Kralıdır.  Nasıl cüret edersin bana!  Seni yiyeceğim!  Grrr! "

  "Bana vurmayı kes!"

  "Ah!"

  Hollanda Dünyası Krallığına ulaşan hayaletler ölü olduğunu bilmiyorlardı.  Birçoğu dövüldükçe öfkeye kapılıyordu, ama çabucak, ölü olduklarını anlama noktasına dövüldüler.  Geçmişte, ölümde ne kadar görkemli olsalar da, şimdi hiçbir şeyleri yoktu.

  ....

  Zaman çok geçti.  Ji Ning sonsuz hayaletler dizisinde çok uzun süre yürüdü.  Hiçbir şey söylemeye cesaret edemedi.  Eğer konuşmuş olsaydı, o minotur tarafından kırbaçlanmış olabilir.  Zaten bir şaşkınlık içinde uzun süre yürüdü.  Neyse ki hayaletler aç ya da susamamıştı.

  Bir gün, uzun süren, uzun süren bir süratli yürümenin ardından.

  "Ji Ning!" Dünyada yankılanan bir ses vardı.  Sayısız hayalet hepsi gökyüzüne bakmak için başlarını kaldırdı.  Ji Ning de gökyüzüne baktı.  Ufuktan, muazzam bir siyah bulut devrilmeye başladı ve bu bulutun üstünde siyah ışıkla parlayan devasa minör bir tanrı oldu.

  Bu muazzam küçük tanrı tanrısı yüz bin metreden uzun boyluydu.  O büyük bir dağ gibiydi.  Üzerinde bulunduğu kara bulut hızla ufuktan uçtu.

   "Ji Ning" Büyük kara bulutun tepesine bakan minotaur tanrı gözlerini  aşağıya baktı; gözleri ikiz yüksek reflektörlü altın ışın ışınları  çıkardı, alttaki tüm alanı kapladı ve orada bir aptal gibi duran Ji  Ning'in cesedini aydınlattı.