Chapter 1~ Nancy aren't you done with watering the plants?

505 40 41
                                    

Nancy


Güneş ışığı samanların arasından gözüme yansıyor ve elimde tuttuğum kitabımı okumamı zorlaştırıyordu.

"Nancy!"

Babamın sesi konağın geniş bahçesinde yankılanırken ahırdan çıktım ve elimdeki kitabı her zaman yaptığım gibi ineklerden birinin yemek kabının altına sıkıştırdım.

"Efendim?" dedim çardağa yönelirken. Babam önündeki meyve tabağıyla bakışıyordu.

"Bunlar benim istediğim meyveler değil, ayrıca sen her gün o ahırda ne yapıyorsun, Nancy Mulligan?"

Elbisemin iki kenarına sürttüğüm ellerimle babamın meyve tabağını aldım ve gülümsedim.

"Sıcaktan korunuyorum."

Arkamdan homurdandığı şeyleri duymazdan gelerek konağa girdim ve koca mutfak tezgahının üzerine tabağı hızla bıraktım.

"Ne oldu, güzelim?" dedi dadı Aldora.

Çattığım kaşlarımın arasındaki iki çizgi belirginleşmişti.

"Babam ve huysuzlukları." dedim nefesimi dışarı vererek.

"Ah.." dedi kıkırdayarak ve ekledi, "..bu sefer ne yaptı?"

Meyve tabağını gösterdim ve elime aldığım bıçakla elmayı soymaya başladım.

"Bunlar istediği meyveler değilmiş."

Dadı Aldora gülümsedi ve elleriyle saçımı okşadı, "Tıpkı annen gibisin, huysuz ve tatlı."

"Ah, dadı Aldora, huysuzluk etmiyorum." dedim kıkırdarken, "Sadece, şu dönemde babamın beğenmedi bu meyveler için canını verebilecek insanlar tanıyorum."

"Acaba bu insanlardan birinin 20'li yaşlarının başında, yeşil gözlü, kahverengi saçlı, uzun boylu bir İngiliz beyefendisi olma ihtimali nedir?" göz kırptıktan sonra yıkamakta olduğu kazana döndü.

"Aramızda ama o İngiliz beyefendisine her gün bunlardan gönderiliyor zaten."

Karşılık olarak göz kırparken tabağı geri alarak konaktan çıktım.


"Biliyorum, Elethea."  dedim elimde tuttuğum saman parçasını ufalarken.

"Sadece henüz babama söylemeyi planlamıyoruz, biliyorsun, benim hakkımda çok hassas." diye ekledim.

"Er yada geç bunu öğrenecek, sadece senden öğrenmesi en iyi şey." dedi Elethea ve ayağa kalktı.

"Ne demek istiyorsun?" dedim onunla beraber kalkarken.

"Hiçbir şey, Nancy. Görüşürüz." ve Elethea tahta kapıyı hızla kapatarak bahçeden çıktı ve toprak kaplı yolda evlerine doğru koşmaya başladı.

Omuzlarımı silktim ve çimenlerle kaplı yere oturdum.

Babam komutandı, bu yüzden diğer insanlar sınıf farkıyla ayrılmıştık. Biz güzel ve büyük bir konakta yaşarken, diğer insanlar savaş alanının içerisinde bulunan evlerinde huzur bulmaya çalışıyorlardı. Ama savaş şartları zordu ve insanlar hırpalanıyordu. Genel olarak ülkede fakirlik yaşanıyordu, bu yüzden herkes ne bulursa onu yemeye çalışıyordu. Diğer insanlar aç bir halde cephede savaşırken ben evde duramıyordum. Arada bir babam tarafından askerlere bakmakla sorumlu tutuluyordum. Ama elimden daha fazlası gelebilecekken sadece hemşire hizmetinde bulunmam adil değildi. Belkide annem ölmemiş olsaydı daha farklı bir aile ortamına sahip olabilirdim.

Ama şuan babamın sahip olduğu tek şey bendim ve beni biriyle paylaşma fikrinden hoşlanmıyordu. Harry Edward Styles ise, komutanın kızıyla evlenmek için fazla alt sınıf bir insandı. Ya da onların dediği şekilde, o sadece bir köleden ibaretti.


Dadı Aldora akşam yemeği için tabakları birer birer, özenle masaya diziyor, kadehleri teker teker siliyor ve çatallar ile bıçakları mükemmel bir orantıyla peçetelerin üzerine yerleştiriyordu. Bu demek oluyordu ki babamın cephe arkadaşları yemekte bize katılacaklardı.

"Ben çiçekleri sulayacağım." dedim saati gördüğümde. Harry'nin her akşam gizlice bize uğradığı saat gelmişti. Babam başını onay verircesine salladı.

Hortumun başına gidip suyu açtığımda elbisemin etekleri suyla temas etti ve bacaklarım soğuk suyun ürpertisiyle titredi.

Yalnız başıma geçen bir kaç dakikanın ardından tahta kapı yavaşça açıldı ve uzun boylu bir silüet bana doğru yaklaşmaya başladı. Elinde tuttuğu tabağı alırken ona gönderdiğim her şeyi yemiş olduğu düşüncesiyle gülümsedim.

Elleriyle belimden tuttu ve bedenimi kendi bedenine yaklaştırdı.

"Merhaba, yellow rose." dedi nemli dudaklarını yanağıma bastırmadan bir kaç saniye önce.

İkimizde günümüzün nasıl geçtiğini anlatırken babamın sesi verandadan yankılandı.

"Bitkileri sulaman bitmedi mi, Nancy?"

Harry'nin poposuna yavaşça vururken onu bahçeden çıkardım. Hortumu yere geri bırakırken Harry koşmayı bıraktı ve kafasındaki şapkayı çıkartarak karşımda eğildi. Dudaklarıyla "İyi geceler." dedikten sonra gülümsedi ve koşmaya devam etti. Suratımdaki aptalca gülümsemeyle eve geri girdim.

"Evet." diye mırıldandım, "Evet, bitti."

🌻🌻

Selam! Ed Sheeran'ın yeni albümdeki Nancy Mulligan şarkısını dinlerken gelen bir ilham sonucu yazdığım kurguyla karşınızdayım. Bu Letters gibi uzun bir hikaye olmayacak, en fazla 10 bölüm sürecek. Bu yüzden olabildiğince okunmasını, oy ve yorum verilmesini umuyorum. Sizleri çok seviyorum, öptüm💓

Yellow Rose + hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin