Az önce dünyanın sonu mu gelmişti yoksa hayatımda ilk defa gördüğüm bi kadın bana annemin ve babamın benim anne babam olmadığını mı söylemişti? Sanırım şuan ilk seçenek bana daha cazip geliyordu. Kadının -henüz adını bile bilmediğimi yeni farkediyordum- cümlesi birkaç kez beynimde yankılandı. Algılamam biraz uzun sürmüştü. Biraz zaman geçince nefesimi tuttuğumu farkettim. Kadın söylediklerini sindirmem için biraz zaman vermek istercesine sessizdi. Ancak bu sessizlik beni daha çok boğuyor,aynı cümlenin tekrar tekrar kafamda yankılanmasını sağlıyordu. Biran önce devam etmesini isteyerek gözlerinin içine baktım. Gözlerindeki üzüntüyü görebiliyordum. Bu ifade içimin daha çok ezilmesine neden oldu. Hemen gözlerimi kaçırıp yere diktim. Kadın yeniden konuşmaya başladı"Senin için büyük bir şok olduğunu biliyorum,Carl. Ama gerçekler bu ve bunun sorumlusu siyah taraf. Gerçek annen ve babana gelecek olursak..onlar,onlar asillerin başıydı Carl. Savaş sırasında sen daha bebektin. Yancıları duymuşsundur. Seni onlar kaçırdı. Anne ve babanı,dolayısıyla asilleri zor durumda bırakmak için. Sanırım başarılıda oldular." Duyduklarım karşısında ne hissetceğimi bilmiyordum. Siyah tarafı zaten oldum olası sevmemiştim. Bişeyler hep ters gelmişti. Ama bu kadar ileri gidebileceklerini tahmin etmemiştim doğrusu. Ve şuan içim siyah tarafa karşı saf bir nefretle dolmuştu. Nefret ve öfke beni ele geçirmek üzereydi. Ama ne yapabilirdim ki? Şuan elimden hiçbir şey gelmezdi. Ama bu insanlar her kimse siyah tarafı tutmadıkları belliydi. Ama şuan için öğrenmem gereken daha önemli bir şey vardı"Peki annem ve babam? Onlar..hayattalar mı?" son kelimeyi söylerken sesim titremişti ,engelleyememiştim. "Bak, Carl. Anne ve baban seni çok seviyordu. Onlar malesef hayatta değil. Savaştan sonra ikiside yaralanmıştı. Ancak hayatta kalmayı başarmışlardı. Birkaç yıl aradılar seni. Tam izini bulmuştuk ki siyah taraf bizi tuzağa düşürdü. Malesef ikisi de orda hayatını kaybetti. " İçimde büyük bir boşluk oluştu. Sanki hiçbir şey bu boşluğu dolduramazdı. Aslında annemi -yani annem olarak bildiğim kadını - çok seviyordum ancak özellikle benimle ilgilenen ve beni seven bir babaya herzaman ihtiyaç duymuştum. Sanırım bi an için hayallerimdeki babanın gerçek olabileceği düşüncesine kapılmıştım. Kadın konuşmaya devam etti "Seni anlıyorum Carl. Yasını tutmak istediğini biliyoruz. Bunun için sana zaman tanıyacağız tabiki. Ama bu süre içinde bu olanlarda kimseye bahsetmemelisin. " Arkadaşları. Onlara olanları anlatmalıydım. Tabi önce bunu kadına sormalıydım kabul ederse anlatacaktım. Kabul etmezse de gizlice anlatacaktım. Onlardan bir şey saklamam mümkün değildi. "Peki arkadaşlarım? Onlardan bir şey saklamam mümkün değil. Hem tek başıma atlatamam bu olayı. İzin verin onlara anlatayım." Hayatımı bu kadar yakından izlediklerine göre arkadaşlarımıda tanıyor olmalılardı. "Ah,pekala. Sanırım şu iki yakın arkadaşından bahsediyorsun neydi isimleri.." "Daisy ve Chiristian" diye araya girsim. "Ah evet. Daisy ve Chiristian. Tamam. Onlara anlatabilirsin. Hatta belki sana yardımcı bile olabilirler." Aslında hala onlara nasıl yardımcı olabileceğimi bilmiyordum. İstediğim tek şey siyah taraftan intikam almaktı. "Hala size nasıl yardım edeceğimizi söylemediniz." dedim. "Vakti gelince öğreneceksin Carl. Ama arkadaşlarını bu işe zorla sokamayız. Onlara intikam alacağımızı ve bu işin biraz tehlikeli olacağını söylemelisin." "Pekala,söylerim." "Yakında hayatına iki yeni insan girecek. Onlarla arkadaş olmalısın. Sana öğretecek çok şeyleri var. Bu uzun yolda sana ve arkadaşlarına yardımcı olacaklar. Şimdi adamlarım seni evine geri götürecek. Annene ve babana okula neden gitmediğini açıklaman gerekecek sanırım. Ama sana bu konuda güveniyorum. " "Bir yalan bulurum." "Tamam küçük adam, biran önce toparlanmaya bak. Unutma,sana ihtiyacımız var." dedikten sonra belli belirsiz gülümsedi. Konuştuklarımız onuda yormuş gibi suruyordu. "Aslında isminizi hala söylemediniz. Sanırım ortağum olduğunu düşündüğüm birinin ismini bilmem gerekir." Hafif bir kahkaha atıp ayağa kalktı. Elini uzatarak "İsmim Jane , Carl. Tanıştığıma memnun oldum." Eliniz hafifçe tuttuktan sonra başımı biraz eğdim. Ardından beni getiren adamların arkasından ilerlemeye başladım.
Jane in anlattıklarının üstünden neredeyse iki hafta geçmişti. Lüks evden ayrıldıktan sonra evime gitmiş anneme ve babama bir kafede arkadaşlarla oturduğumuzu falan anlatmıştım. Diğer gün ise okula gider gitmez olan biten her şeyi Daisy ve Chiristian a anlattım. Olaylardan öncede zaten hiçbirimiz siyah tarafı sevmezdik. Bu olaylar ise siyah taraftan nefret etmemize neden olmuştu. O günden sonra Jane ile birdaha görüşmemiştik. Hayatıma gireceğini söylediği yeni kişileride henüz göremiyordum. Olayları yavaş yavaş atlattım ve neredeyse normal hayatıma dönmüştüm. İki haftanın sonunda okula iki yeni öğrenci geldi. Nedense onların Jane in bahsettiği kişiler olduğunu düşünüyordum. Tarih dersindeydik ki iki yeni öğrenci içeri girdi. Bir kız ve bir erkekti. Kız olan esmer siyah düz saçlıydı. Gözleri esmerliğine zıt düşecek şekilde maviydi. Uzun boylu ve zayıftı ancak güçlü görünüyordu. Dik duruşununda buna etkisi olabilirdi. Erkek olanda kız kadar esmer tenliydi. Kahverengi gözleri ve siyah dağınık saçları vardı. Sınıftaki kızların ağzı açık ona baktıklarını görebiliyordum. İkisininde sınıfa girdiklerinde gözleri benim gözlerimi bulmuştu. Sanırım o zaman Jane in bahsettiği kişilerin onlar olduğunu anladım. Ancak şuan erkek olanın gözleri onunla pek ilgileniyormuş gibi görünmeyen Daisy e bakıyordu. O sırada öğretmen konuşmaya başladı "Evet arkadaşlar. Sizleri yeni arkadaşlarınızla tanıştırayım. Kayla ve Rüzgar. Kuzenler. Devlet in doğu tarafından geliyorlar. Evet çocuklar boş yerlere oturabilirsiniz."
Ben Chiristian la oturuyordum ancak Daisy nin yanı boştu. Kayla onun yanına oturdu. Rüzgar ise bir tek orası boş olduğu için benden nefret eden Derek in yanına oturdu. Kayla ve Rüzgar farklı milletlerdendi evet. Zaten bu şuan için çok görülen bir şeydi. Özellikle asillerde bu çok yaygındı ancak siyah taraftada görülüyordu. Bu yüzden kimse onlardan şüphelenmezdi. Onlarla bir an önce konuşmak istiyordum. Düşüncelerimin doğru olduğunu kesinleştirmem gerekiyordu. Chiristian ın koluma vurup göz kırptığını görünce onunda benim gibi düşündüğünü anladım. Sabırsızlanarak dersin bitmesini bekledim.Merhaba arkadaşlar. Umarım kitabı beğenmişsinizdir. Yeni bölüm çok yakında gelecek. Ancak okuyan arkadaşlarım beğendikleri takdirde oy verirlerse çok çok memnun olurum. Hepinize şimdiden teşekkürler 😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Veliaht
Science FictionCarl yine normal bi güne uyandığını düşünüyordu. Sabah kalktığında kahvaltısını yapmış okula gitmek için yola koyulmuştu. Ancak o gün bir değişiklik vardı. Peşinde iki adam onu takip ediyordu. Carl bunu farkettiğinde okul yolunu neredeyse yarılamışt...