Arkamdaki adamlardan kurtulmalıydım. Vücudumda adrenalin pompalanırken tamamen içgüdülerimle hareket ediyodum. Kalabalık caddeye ulaşmak istiyordum ancak bunun için ara sokaklardan birine girmem gerekiyordu. Başka çarem olmadığı için sokağa girdim. Ben sokağı henüz yarılamıştımki adamlar sokağın başında göründü. Artık gizli takip yapmıyorlardı. Peşinden koşmaya başlamışlardı. Ben de onları görür görmez koşmaya başlamıştım ancak benden oldukça hızlılardı. Sokağın sonuna geldiğim anda beni tuttular. "Sakin ol, evlat. Niyetimiz sana zarar vermek değil. " dedi esmer diğerine göre daha yapılı görünen. Evimden beri beni takip eden ve ara sokakların birinde iki kolumdan sıkıca tutarlarken. Söyledikleri pek de inandırıcı gelmemişti. Kollarıma baktığımda ne düşündüğümü anlamış olcaklarki ellerini biraz gevşettiler ancak tutmaya devam ettiler.
Aslında ilk defa takip edilmiyordum. Tamam benden 5 kat cüssede iki insan tarafından ilk defa takip ediliyordum ancak yıllardır beni zor durumlarda kurtarmaya gelen insanlar vardı. Yani bunu kendim düşünmüştüm ancak kurtarılmalarımın sayısı hepsi tesadüf olamıcak kadar fazlaydı. Yıllardır kendimi takip ediliyormuş gibi hissetmiştim ancak zor durumda bana aniden yardıma gelen insanlar dışında kimseyi görmediğim için bir tehlike sezmemiştim ve kimseye bahsetmemiştim. Zaten benle çok da ilgilenmeyen babama bir şey söylediğimde pekte umrunda olmayacağını düşünüyordum. Annemi ise o zamanlar basit gördüğüm şeyle rahatsız etmek istememiştim. Kendisi zaten sürekli hale gelmiş öksürmeleriyle ve bize kötü davranan babamla oldukça meşguldü.
Şimdi ise keşke en azından arkadaşlarıma bu durumdan bahsetseydim diye düşünüyordum. Daisy ve Chiristian benim en iyi arkadaşlarımdı. Hayatımda herzaman birbirimize yardımcı olmuştuk ve şuanda da bana sadece onlar yardım edebilirdi. Onlara ulaşmam gerekiyordu.
Sözde koruyucu meleklerim bir şey dememe fırsat kalmadan -belkide biraz uzun düşündüğüm için konuşmayacağmı düşündüklerinden- beni bir arabaya doğru götürdüler. Arabaya bindiğimizde gözlerimi bir şeyle kapattılar.
Yarım saat kadar sürdüğünü düşündüğüm yolculuğun ardından arabadan indik ve gözlerimide açtılar. Burası büyük bahçeli kocaman bir evdi. Burda yaşayanların ne kadar zengin olabileceklerini düşünmekten kendimi alamadım. Bahçede bu eve -ev demek bile yanında az kalıyordu- yaraşır büyüklükte bir masa vardı. Masada siyah saçlı koyu kahve gözlü 30 lu yaşlarında olduğunu düşündüğüm bir kadın oturuyordu. Üzerindeki siyah t-shirt ve siyah pantolonuyla ev ve masayla tezat bir görüntü oluşturuyordu. Belkide filmlerde gördüğüm kadarıyla pembe peluş mont sarı yapılı saçlar ve yüzünde bi ton makyaj yapmış birini bekliyordum. "Hoşgeldin, Carl. Otursana." diye söze girdi. Sesinde herhangi bir sertlik, öfke yada beni öldürmek isteyen bir ton duymamıştım. Hatta koruyucu meleklerimin yanında oldukça kibar kalıyordu. Dediği gibi masanın etrafındaki sandalyelerden birine oturdum. Bir süre sonra nihayet cümlelerimi toparlayıp konyşmaya başladım. "Umarım şuan matematik dersinde sıkıntıdan ölmek üzere olması gereken bi çocuğu alıkoymak için geçerli bir nedeniniz vardır. Beni sırf öldürmek için burayı srçtiğinizi düşünüyorum. Çünkü burası benim gibi birinin öldürülmesi için fazla lüks. Sanırım öylebir niyetiniz olsayfıbunu ara sokakta yapmayı tercih ederdiniz." Aslında beni öldürmeyeveklerinden bukadar emin değildim ama o an için güçlü görünmem ve neler olduğunu öğrenmem gerekiyordu. Kadın hafif bir tebessüm ettikten sonra konuşmaya başladı"Elbette seni öldürme niyeteinde değiliz Carl. Sana ihtiyacımız var. Farketmişsindirki uzun zamandır seni takip ediyorduk. Doğru zamanı bekledik. Her şeyi anlayabileceğin zamanı. " "Pekala,şimdi bana neler olduğunu anlatmaya hemen başlayacak mısınız yoksa var gücümle imdat diye bağırayım mı? Sanırım bu koca ev burada yanlız değildir. " Acaba neden böyle saçma bir şey söylemiştimki ? Bu insanlar salağa benzemiyordu. En azından imdat diye bağırdığımda birilerini beni duyabileceği yakınlıkta kimsenin olmamasına dikkat etmişlerdir. "Ah, Carl. Üzgünüm ama buralarda seni duyabilecek birinin olduğunu düşünmüyorum." dedi.En azından şansımı denemiştim,değil mi?
"Tamam. Sabırsızlandığının farkındayım. Anlatmaya başlıyorum ancak bu senin için kolay olmayacak. Geçmiş yıllarda yapılan büyük savaşı duymuzsundur. " Tabi ki biliyordum. Bunu bilmeyen yoktu zaten. Okullarda temel olarak bu savaş anlatılıyordu. Siyah tarafın ne kadar mükemmel üstün ve güçlü olduğunu falan. Ama lafını bölmek istemiyordum. Devam etmesi için bekledim. "Siyah taraf kendini anlattığı kadar masum değil. Özellikle senin için senin hayatın açısından hiç masum değil. Annen Tami ve baban Peter. Carl üzgünüm ama..onlar senin gerçek anne ve baban değiller."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Veliaht
Science FictionCarl yine normal bi güne uyandığını düşünüyordu. Sabah kalktığında kahvaltısını yapmış okula gitmek için yola koyulmuştu. Ancak o gün bir değişiklik vardı. Peşinde iki adam onu takip ediyordu. Carl bunu farkettiğinde okul yolunu neredeyse yarılamışt...