Hergün annemin beni aynı saatte uyandırmasından bıkmıştım.7:30 da uyandırılmak nedir herkes bilir. Baş ucumda duran telefonu elime alıp biraz oyalandım. Kızlar bu gün büyük gün olduğunu söylediler. Tabiki ben o büyük günü unutmuştum, "insan hiç mezuniyet gününü unuturmu"diye aklımdan geçirdim. Saate baktığımda 8:30 olmuş o kadar zaman naptım bende bilmiyorum hemen kalkıp duş almak için duşakabine girdim.Saçlarımı çilek kokulu şampuanımla yavaş yavaş yıkamayabaşladım. Duşumun tadını çıkarıyordum. Birden suların gitmesiyle öylece kala kaldım . Annemde beni o halde köpüklü köpüklü görünce gülmeye başladı" yeter anne gülme artık saçlarım böyle kaldı git hemen bana su ısıt "dedim. Nasıl bir ülkeyse ingiltere hala sularda sorun yaşıyorudu, hep yol çalışmaları yüzünden. Annemin getirdiği suyla saçlarımı yıkayıp çıktım.Ben her kız gibi ne giysem derdi yapmam. Elime gelen siyah yüksekbel dar kotumu elime aldım,beyaz salaş uzun t-şörtümü ve altınada beyaz adidaslarımı giydim. Saçlarımdan yana sıkıntım yoktu düz olduğu için kullanımı çok kolaydı,kurutup at kuyruğu yaptım. Makyaj olarakta rimel ve nemlendirici sürdüm fazla abartıyı sevmeyen insandım. Kızlarla kafede kahvaltı yapacaktık annemin yanaklarından sulu sulu öpüp çıkıyordum annemin bana bağırmasıyla durdum. "anahtarını almayı unuttun dimi " diye bağırdı ve her zamanki gibi unutmuştum annem görmeden anahtarımı aldım. "yoo aldım " diyede beyaz bir yalan söyledim . Sürekli haksız çıkmak istemedim anneme . Kulaklıklarımı takıp taksi bekledim, şimdi otobüste sıkış sıkış gitmek istemedim, rahat bir şekilde gitmek varken. Taksinin gelmesi 5 10 dk buldu bende insanları gözetledim neler yapıyorlar diye, herkes kendi halinde kimisi telaşla işe yetişmeye çalışıyor, kimisi kendi halinde eğleniyor .Dışarısı cıvıl cıvıl çiçekler açmış yaz yeni yeni kendini gösteriyor.Ben böyle derin düşüncelere dalmışken" hey çekil" diye bir ses geldi ama ben son anda farkettim ve yere tökezledim . "önüne baksana be puşt"diye bağırdım .İngilizce söylemedim Allahtan ama çocuk bisikletten indi "efendim bana mı dediniz?"diyince sok oldum.Şey pardon ben sizi İngiltereli sanmıştım ama diye lafı kıvırmaya çalıştım. içimden "çok pis rezil old-"diyecektim ki" kusura bakmayın acelem var" diyip beni düşüncelerimden ayırdı. ben sadece donuk bir ifadeyle suratına bakmayı sürdürdüm ,tekrar özür dileyecektiki sözünü kestim "ikimizide acelesi var galiba "diyip önümden geçen taksiye atladım. Kafenin yerini taksici amcaya gösterdikten sonra kulaklığımı tekrar takıp düşüncelere daldım. Nedense aklımdan bana çarpan çocuk hiç çıkmıyor, gerçekten her kızın istediği gibi bir yakışıklılıkta bir cocuktu mavi gözleri vardı benimde mavi gözlerim var ama onun daha başka maviydi deniz gibi insanı içine çeken bir mavilikti küçük burnu dolgun dudakları kirli sakalı vardı. "kızım geldik " diyen amcaya parayı verip indim taksiden. Kafeye girince gerçekten acıkmıştım aslında gittiğimiz yer o kadar değişiktiki pastane desen pastane değil kafe desen kafe değil . Kafenin içinde ağaclar var akvaryum var büyük bir yer, yere attıkları puflar mı desem ağaçlardaki hamaklari mı desem çok enteresan bir yer . İncelemem bittikten sonra kızların yanına ilerledim. Elvin benim çocukluk arkadaşım küçüklükten beri onunlayım herkesin bir kardeşi vardır ya işte o da benim kardeşim lafının vücut bulmuş hali. bu arada Elvinle ailelerimiz türkiyeden arkadaş. Elvinin sağında karen'in çaprazında yanında ise Ezra oturuyor.hepsini çok özlemişim. puflara oturunca yorulduğumu anladım,ve gerçekten çok açım kızların hepsi yediklerine dikkat edip duruyo elvin ile ezra meyveli diyet , esila ise küçük omlet sipariş ettiler. Hepsine göz devirdim" çünkü ben diyet yapmazdım" kurt gibi açım ben diyip kızlara baktım ve kahvaltılık ne varsa masaya her şey istedim ".Bu arada İngilterede bir Türk kafesindeyiz o yüzden bütün özlemimi bu kafeye gelip gidermeye çalışıyorum",sigara böreği,sucuklu yumurta,sosis,patates,peynir türleri,zeytin türleri, ve sayamadığım bir çok kahvaltılık şeyler vardı. O kadar açtım ki hızlı hızlı nasıl yediğimi bilemedim ,kızların hepsi ayı görmüş gibi bana baka kalmışlardı ne var der gibi kaş göz işareti yaptım ama anlamadılar tabi."neva-"diyordum tam ağzımdakiler saçıldı ve Elvin kafama vurdu" konuşma ağzını kapa" diye.hiç umursamadan yemeğimi yemeye devam ettim. O kadar çok yemiştim ki yürüyememiştim kızlara tutunarak yürümüştüm. Elvin" ne giyeceksiniz" kızlar diye cırlayınca hepsinin gözü mutluluktan parladı sanki çok önemli birşey dedim içimden. Allahtan sesli söylemedim beni kaldırımda bırakıp giderlerdi."Hadi kızlar bize gidelim" diye tutturdu Elvin o kadar çok zorlamıştı ki yediklerimi kusucaktım suratına o kadar sıkmıştı bizi. Zorla da olsa bizi sürükledi evine .Elvin yalnız yaşıyordu annesi ile babası Elvin küçükken ayrılmışlardı.O yüzden biraz rahattık sunu, bunu yapma diyen yoktu. Kıkızlar ya ben bunu asla asla giymem bu ne ya kısacık bunu geri kalanı nerde acaba hem kısa hem sırt dekolteli.Elbise o kadar güzeldi ki ben bu elbiseyi taşıyamazdım mini beyaz bir elbise, dizlerimden 1 karış yukarda. Sarı belden yukarısı göğüs dekoltem sarı paetli sırtım belime kadar açık ,boyun bölgemde ise fiong var elbise tek kelimeyle muhteşem. zorlada olsa bana bu güzel elbiseyi hatta yarısı yok dediğim elbiseyi giydirmeyi başardılar.Ayakkabı olarak ta beyaz bir stiletto seçmişler. Saçımı sırtım açık diye at kuyruğu yapıp masayla hafif doğallık vermek için su dalgası yaptılar .Makyajıma gelirsek çok uzun olmayan bi eyeliner sürmüşlerdi, rimel ile tamamlamışlardı göz bölgemi.Dudağa gelirsek çok belli olmayan şeftali tonlarında bir ruj ile makyajım tamamlandı. kızlar gözlerimi kapatıp beni aynanın karşısına çıkardıklarında ben bile kendime inanamadım bu ben miyim diye aynaya iyice yaklaşıp baktım ,bu şaşırmış yüz ifademi gören kızlar kahkaha atmaya başladılar göz devirip baktım onlara onlarda gerçekten çok hatta çooook güzel olmuşlardı .kendime bakmayı bıraktıktan sonra teker teker kızları inceledim. Elvin siyah bir büstiyer giymiş dantelli kollarına kadar uzanıyor yarım kollu bir büstiyer ve siyah belden aşağıya kadar uzun kabarık bir etek giymiş ayakkabı olarakta siyah tek bantlı topuklu giymiş ,aslında böyle söyleyince her şey siyah olmuş siyah siyahı boğmuş diye geçirdim içimden ama böyle bir elbiseye başka ayakkabı düşünemedim. saçını ise dağınık bir topuz yapmış.makyaj ise aynı benim makyajım diyebilirim ama dudağına nude renk ruj sürmüş gerçekten çok güzel olmuştu." erkek olsaydım sevgilim olsun isterdim o derece ."Karen buz mavisi mini bir elbise giymişti göğüs detayında ise taşlar kaplıydı.Ayakkabı olarak beyaz platformlu topuklu ayakkabı giymişti "gözümden kaçmayan tek şey boyunun biraz kısa olması yüzünden platformlu ayakkabı giymesi olmuştu". saçını ise sıkı bir at kuyruğu yapıp düzleştirmiş. Makyajı ise elbisesi ağır olduğu için bizim gibi hafif makyaj yapmaya karar vermiş. Hala gözlerimi alamıyordum,beyaz tenine o kadar çok yakışmıştı ki anlatamam. Zorla da olsa gözlerimi ondan almayı başardım ve karşımda duran Ezrayı incelemeye başladım krem rengi siyah işleme detaylı bir elbise giymiş, elbisenin vücuduna tam olarak oturması da Ezra'nın vücudunun güzelliğini ortaya çıkarmış ,ince belinde ise kocaman bir siyah fiyong ile elbise tamamlanmış.Saçına ise maşa yapmış doğal gözükmesi içinde salık bırakmış.Makyajına ise Ezra da hafif yapmış.İçimden "acaba bu sene hafif makyaj mı moda ?"diye geçirmeden edemedim. Elsa kapama hafifçe vurup"ağzının suyunu sil "diyip güldü. Hadi geç kalıyoruz kızlar diyip çekiştirerek onları zorla evden çıkarmayı başardım. taksi ye binip amcaya gideceğimiz lüxs oteli tarif ettim.başımıza geleceklerden habersiz güle eğlene otele girdik.
İKİNCİ BÖLÜM FRAGMANI
ALLAH'IM HEPSİ BENİM SUÇUM KEŞKE ANNEMİ ORADA BIRAKMASAYDIM..
BEN ŞİMDİ NE YAPACAĞIM.KENDİMİ ASLA AFFETMEYECEĞİM.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ya Seversem?
Teen FictionBelinay ingilterede yaşamaktadır.18 yaşında annesi vefat eder,belinay çok kötü depresyona girer hayata küser ve babasi kızının bu haline çok üzülür, kızının birazda olsa mutlu olması için türkiyeye memleketi izmire göndermek ister ama belinay odasın...