Hatalar zinciri

46 8 0
                                    

Bir çocuğun geçiş dönemlerinden biri de okula başlamasıdır bence, peki ilk okula başlayacağın Günü hayal etmenizi istiyorum çoğumuz belki de hatırlamıyoruzdur. Kimimiz okul eşyalarımızı akşam yatmadan önce tıpkı bayramlıklarımızı yaptığımız gibi yatağımızın başucuna koymuştur. Belki de üstüne giyip yatanımız da vardır. O yaşlarda insanlar gerçekten dünyaya o kadar çok bez pembe görüyor ki,
   Aslında bir insanın kaderi o andan itibaren başlıyor diyebilirim çünkü ben o andan itibaren hayatın gerçek yüzünü görmeye başladım. Arkadaşlar şuna inanın ki çoğumuz o andan itibaren, kendi yolunu çiziyor bilerek isteyerek olan bir şey değil bu o anki arkadaşlarınız o anki öğretmeniniz sizin kaderinizi belirleyecek insanlardır. Tamamen savunmasız bir halde karşınıza çıkacak insanların her türlü iyi huyu, kötü kötü karakteri sizin ilerleyen günlerde ki başarımızın ya da başarısızlığınızın Bir parçası olacaktır.
      Sorumsuz bir ailenin psikolojik olarak sorunlu çocuğu olduğunuzu o andan itibaren hissetmeye başlıyorsunuz aslında sizin hiçbir günahınız yokken, Ödeyeceğiniz bedelin ne kadar büyük olacağını anlamaya başlıyorsunuz, Çünkü diğer  diğer çocuklarla kendinizi kıyaslamaya çalışıyorsunuz bakıyorsunuz ki onların anneleri ellerinden tutup boyunlarına beslenme çantalarını asip,sırasına kadar getiriyor oysaki sizin anneniz komşunuzun annesi giderken benim oğlumu da sınıfına kadar götürüp yardımcı olur musunuz diye rica etmiştir.bunun bir çocuk için ne kadar büyük bir acı olduğunu, O an kendinizi bir çocuk gibi değilde biraz yetişkin gibi hissetmeye başlıyorsunuz,aslında çok şey kaçırdığımızın  farkındasınız. İşte o anda hayatın zorluğunu görmeye başlıyoruz oysaki bu bir çocuğu  mecbur bırakıldığı bir kaderdir. Neden diğer çocuklar gibi olamıyor çok şey mi istiyorum sekiz yaşındaki bir çocuğun annesinin elinden tutup, sınıfındaki sırasına kadar getirmesini, istemesi  suç mudur. Bu tarz olaylara maruz kalan bir çocuk ister istemez çoğu şeyden etkileniyor.
     Okulda ilk günümdü komşumuz perihan abla beni okula öğretmenime teslim etti oturdum sıramı bekledim sessizce etrafımdaki insanlara çocuklara baktım diğerlerinden çok farklı geliyordum kendime, ya ben de bir gariplik vardı diğer çocuklar çok garipti davranışları daha önce benim yaşamadığım tavırlarda. O sırada yanıma bir çocuk oturdu.

  -Adın ne senin?  Dedi
  -(Hakan)dedim
   -nerelisin ?diye sordu
   -(Gaziantep)dedim
    -Ben de Fatih memnun oldum dedi

      Fatih dedim bu sınıfın en güçlüsü kim?
Fatih şaşırdı tabi benim ağzımdan böyle bir cümle duyduğuna çok şaşırdı. İri yarı hafif kilolu birini göstererek galiba bu dedi baksana tosun gibi diyerek güldü.
    Aile içi şiddete maruz kaldığım için üstünlük kurma şiddette meyilli biri olarak saldırgan kişiliğim her zaman ön plandaydı. İlk bulduğum fırsatta o iri yarı hafif kilolu sınıf arkadaşıma kafa tuttum ve onunla kavga ettik. Çünkü aklımda eğer bunu döversen sınıftaki herkes benden korkar kimse bana bir şey diyemez düşüncesi vardı ve öyle oldu. Amacıma ulaşmıştım benden iki kat büyük düştü birisini kavgada yenmeyi başarmıştım. Bunu neden yapıyordum aslında biliyordum, korkuyordum dayak yemekten ezilmekten hor görülmekten ben güçlü görünmek istiyordum insanlar beni zayıf bilsinler istemiyordum ve bunu başardım da. Sınıftaki bütün arkadaşlarım ilk zamanlar benden kaçsalar da zamanla beni çok sevmişlerdi ben de onları çok sevmiştim onlar için özel bir dost olmak için, Her zaman elimden geleni yapmaya çalıştım. Sınıfındaki arkadaşlarımdan herhangi birine farklı sınıflardan bir öğrenci zarar verdiği zaman karşısında her zaman ben dikilirdim günden güne sınıfındaki namın okulda da yayılmaya başlamıştı. Diyebilirim ki hemen hemen her gün birisiyle kavga ediyordum okulda kabullenemiyorum yenilmeyi ben kazanmak istiyordum her zaman korkuyordum çünkü yenilmekten dayak yemekten ezilmekten.
       Aslında kötü biri değildim iyi bir dostum beni tanıyorsun benden asla vazgeçemiyordu benim amacım sadece üstünlük kurmaktı ailemde gördüğüm şiddet beni bu hale getirmişti.
   Kurmuş olduğum bu üstünlük sayesinde bir çok arkadaşım oldu. Aslında sorunlu biriydim öğretmenler için benim için endişelilerdi bunun için beni çok uyardılar nasihat verdiler ailemle görüştüler ama ne fayda.bilmiyorlardı ki ben de istemiyordum bu şekilde olmak kama kendimi kontrol edemiyorum şiddete meyilli biri olarak herkesin hafızasına yerleştim.
      İyisi ile kötüsü ile ilkokulu yani beşe kadar olan kısmını bir şekilde bitirmiştim yeri de çok güzel anılarım kalmıştız sınıf arkadaşlarımla hiçbir zaman irtibatımı  kesmedim hepsi benim için özeldi değerliydi zaten ben hayatıma soktum hiç kimseyi çıkarmadım her zaman bir yerde bir köşede kaldılar.
    Okul bitince çalışmak zorunda olduğumu hissettim zaten okulu da çalışmak için bırakmıştım çünkü babamın aldığı maaş yeterli gelmiyordu gerçi babamın  İçkisine aldığı maaş anca ediyordu. Bir boya sandığı alıp içine de birkaç tane boya koyup her gün İstanbul'un çoğu semti nde günlük ayakkabı boyacılığı yaparak eve üçbeş kuruş para götürdüm. Amacım bir nevi olsada eve katkıda bulunmak.
   Bir gün boya sandığı mağlup düştüm yollara sandığımı dışarıda bırakıp bir kahvenin içine girdim masa masa dolaşıp (boyayın mı abi) diye sordum bir tane abi al bakayım yeğenim boya dedi hemen terlikleri uzattım ayakkabısını aldım dışarda boyadım sonra ayakkabısını teslim ettim. Ücretini istediğim zaman ne parası lan kaybol diyerek beni oracıktan kovdu çok zoruma gitti, O kadar çok üzüldüm ki o adamın etini yesem doymazdım. Eve gittiğimde bile hala aklımdaydı hep o beni oradan kovdu an hayalimde canlanıyordu neden bunu yaptın ki ben bunu hak etmedim diyerek içim içimi yiyordu. Ertesi gün gene o kahveye gittim sırf o adamı görmek için beni görünce yanına çağırdı Alboya bunları dedi verdi ayakkabılarını. Elime aldım ayakkabılarını tamam abi hemen boyuyorum deyip dışarıya çıktım. Ağaçların dibinden Çamurları elime alıp ayakkabının heryerini sıvadın içine bile koydum Çamur. Kahvenin kapısını açıp içeri girdim. Ayakkabıları elimle arkaya doğru sapladım ve yanına yaklaştım. 
    -boyadın mı lan dedi
Boyadım lan dedim arkamdan çamurlu ayakkabıyı ona uzattım adam ayakkabısını görünce çılgına döndü masadaki herkes gülmeye başladı bir tek o adam sinirle gırtlağına yapıştı tam bana vuracakken yan masadaki bir abi, elinden tuttu. Benide dışarı çıkardı neden böyle bir şey yaptın diye sordu ben de olayı anlattım dün benim hakkımı yedi ayakkabısını boyattı parasını ödemedi beni buradan kovdu ben de intikam almak için böyle bir şey yaptım dedim. Olsun dedi bir daha gelme  seni buralarda görmiyim yoksa kulaklarını koparırım diyerek sandığımı da verip Beni yolladı. Benim ise İçim içime sığımıyordu o kadar mutluydum ki intikamını almıştım o adama haddini bildirmiştim çünkü o gün büyük bir mutlulukla çalıştım akşam eve gittiğimde o kadar güzel bir uyku uyudum ki çünkü hiçbir zaman,yapılan haksızlık karşısında boyun eğmek istemiyordum ben böyle biriyim haksızlık kime yapılırsa yapılsın asla ve asla bedeli ne olursa olsun buna izin vermezdim.

Paramparça aşklar hayatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin