"bunu ben istemedim kim taehyung ama böyle olması gerekiyordu." jungkook, taehyung'un kaldığı hücreye yine kendi yöntemleri ile girmişti ve büyük olan uyuyordu.
jungkook'un boğazında bir yumru oluştu. "ö-özür dilerim, ben- ben böyle olmasını istemedim kim taehyung, istemedim ama zorundaydım, zorladılar. bunu dediğimi duysan herhalde anırarak gülersin. jeon jungkook'a kim söz geçiriyor? ama biri gerçekten geçiriyor kim taehyung ve ben sana diğer türlü zarar gelme riskini göze alamazdım." küçüğün gözünden bir yaş damladı ve büyüğünün saçlarına karıştı.
küçük olan titreyen ve üstünde kurumuş kan damlaları olan elini büyüğün saçına yavaşça değdirdi. yavaşça elini saçlarında hareket ettirirken burnunu çekti.
"özledim seni. şimdi böyle olmamış olsaydı derdin ki beni sadece bir kez gördün ondada kıçımı parçaladın." jungkook konuştuktan sonra kendi kendine kıkırdadı.
"ama ben seni hep görüyordum gerçi sen bunu bilmiyordun sadece.hep oradaydım ben kim taehyung, her zaman yanındaydım ve yanında olacağım." küçük bunları dedikten sonra hıçkırarak ağlamaya başladı. elini uyuyan büyüğünün saçlarından çekti ve yüzünü ellerine dayadı. taehyung'un uyanmaması için ağlamasını durdurmaya çalışıyordu.
"b-benden nefret ediyorsun biliyorum ve benden nefret etmek hayatında yaptığın en haklı şey galiba. ben olsam bende ederdim." jungkook derin bir nefes aldı ve duvara yapışık yatan taehyung'un yanına küçük yatakta uzandı. yatak fazla küçüktü bu yüzden birlikte sığmaları biraz zordu fakat taehyung'un duvara bu kadar yapışık yatması buna yardım ediyordu.
"burada olmanı istemiyorum. ama dışarıda olmanıda istemiyorum biliyor musun? bazen seni öldürmek istiyorum sırf cennette mutlu ol diye ama sonra düşünüyorum ki bende ölünce cehenneme gideceğim ve seni asla göremeyeceğim bir daha. biliyorum çok bencilim ama seni seviyorum ben, çok seviyorum. seni dış dünyadan korumak istiyorum kim taehyung." jungkook dudaklarını hafifçe büyüğün bol tişörtünden açıkta kalmış omzuna dokundurdu.
büyük olan hafifçe kıpırdanınca jungkook'un hala onun omzunda olan dudakları kıvrıldı. büyüğünün kokusunu içine çekti gitmeden son bir kez.
"geri geleceğim kim taehyung ama yapmam gereken bir şey var şimdi." jungkook büyüğünün kulağına mırıldandı ve yataktan kalkıp hücreyi terk etti.
taehyung gelen hafif seslere sonunda uyandı ve gözlerini titreterek açtı. o jungkook'un sesini duyduğuna, onu yanında hissettiğine yemin edebilirdi çünkü bu his sadece o yanındayken oluyordu fakat şuan bir hapishane hücresindeydi ve onun burada olması imkansızdı.
"jeon jungkook, seni sevdim ben lanet olası bunu bana nasıl yaptın... bir ziyaret edip yediğin bokları anlatmadın bile... ölürüm ben senin yanıma gelip ellerini saçlarımda dolandırman, yanıma uzanıp omzuma dudaklarını değdirmen için ama yoksun. tabii ki de yoksun niye olasın ki? senin sikinde değilim ben..." büyük olan hücreye girdiğinden beri her gece kendi kendine mırıldandığı lafları tekrar mırıldandı.
kim taehyung her gece bu cümleleri kendi kendine mırıldandı, ta ki jungkook'un gerçekten onu asla sevmediğine inandığı güne, boynunun tavandan asılmış bir iple tanıştığı güne kadar.
+
ilk başta ek bölümü ponçik bişey yapıcaktım çünkü final zaten baya boktu ama sonra bugün yine birilerine baya atar yaptım o yüzden sinirlerim bozukken yazdım bunu ve böyle iyice beddua alacağım bir ek bölüm oldu özür dilerim ahdhshdjistiyosanız bide jungkook'un sonraki hayatı şeysilerinide ikinci ek bölüm olarak yazabilirim :3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAD HATTER. ⠀⠀[ TAEKOOK ]
Fanfictionjeonjk: herhangi bir sayı seç kim taehyung. PSYCHO!JEONGGUK ©autaematic 2017