Bölüm 57

104 3 3
                                    

Gözlerim ağırca kapandı. Derin nefes alarak daha da sımsıkı kapattım.

Geçmişten geleceğe, herşey gözümün önünden geçiyordu.

Babamın ölümü.

Annem ile sorunlarımız.

Alkım ile evden kovulup Mavi de çalışmaya başlamamız.

Erim ve Ilgaz'ın bana açtığı baş belası sayesinde evlenmem. O gün Ilgaz'ı barın içinde aramasaydım bir çocuk bana sulanmazdı. Tabi sulanan kişiye kafa atan çocuk ile göz göze gelemezdik. Herşey beni çağırması sayesinde başlamıştı tüm yaşantım, heyecanım, kalbimin hızlanan sesini tekrar duymam, donuk dudaklarımın mermerlerini kırıp yukarı kıvrılması, gözlerimin fener gibi aydınlanması, kelebeğin ömrü kadar derin nefes almam...
Mavi de yaşamamız ile devam etmişti bu ömür. Orkun ağabeyin iki evladı oluvermiştik. Tabi bir tane daha vardı, Aral.

Barda çalışmam, millete sanki kendi hayatımda çok başarılıymışım gibi onlara öğüt vermem, partilere katılmamız, doğum günüm...

Ağaçların dallarında asılı olan resimlerimizi gördüğümde ürperdim ve yavaşça gülümsedim. Ah o resimler, ah o orman.

İlk öpüşmemiz, ilk sevgim, ilk rüyamda babamı görmem, ilk kardeşimi kaybetmem, ilk heyecanım, ilk düşüşüm, ilk kalkışım... Hepsi bu karmaşık, karanlık dünyamda gözümde belirdi.

Çakmakla yakınlaşmıştık belki de. İlk diyaloğumuz orda olmuştu. İsmini o çakmak sayesinde öğrenmiş de olabilirdim.

Babamın öğütleri, rüyamda sarılmasını hissetmem, bana uyanmam için çırpınışları...

Kardeşimi kaybetmem, yeğenimi kaybetmem, Baran'ın gözlerimin önünde eriyişi.

Herkesin hayatı kolay değildir elbet. Herkesin hayatında dayanacağı kadar zorlukları vardı. Ben, biz, ailem dayanabildiğimiz noktadayız. Belki de hayatımızın en güzel günlerinden birini yaşıyoruz. Sıkıca, el ele, kenetlenmiş bir şekilde birlikteyiz.

Tekrar derin bir nefes aldım ve Aral'ın kolunu hafifçe sıktım. Bana yakınlaşarak "Eğer bayılırsak, ben senden önce bayılırım haberin olsun." gözlerine baktığımda biraz olsun rahatlamıştım. Elimde siyah gülü daha sıkıca tutarak yavaşça yürümeye ve konukların ayağa kalkmasını izledim. Herkes bize hayranmış gibi bakıyordu.

Rüzgarın esintisini ensemde hissedince biraz olsun rahatlamıştım. Ama biraz olsun işte.

Mükemmel çiçeklerle süslenmiş kürsüye geldiğimizde Aral karşıma geçti ve bana bakarak ellerimi sıktı.

Bizimkilere baktım ve gülümsedim.

Alkım, Erim, Baran ve Orkun ağabey kol kola girmiş sırıtarak, heyecan içinde bize bakıyorlardı.

Arkalarında ise babam ve Ilgaz duruyordu, kucağında bebeği ile.

***

"Bu değerli günde çiftimizi yalnız bırakmadığınız için önce çiftimize sonra yakınlara alkış alalım."

Konuklar alkışlamaya başladığı an Aral'ın elini daha çok sıktım ve gözlerinin içine baktım. Göz bebekleri sürekli büyüyordu.

"Konuşma yapacak mısınız?"

Aral boğazını temizleyerek ellerini dirseklerime doğru götürdü ve biraz daha beni kendine yakınlaştırdı.

"Sen, Pera Barlı hayatımda gördüğüm en dik başlı, sert, inatçı, somurtkan bir kadınsın. Benim de senden farkım yok aslında. İlk tanıştığımız an en önemli dostumuz sayesinde tanıştık aslında."

Kusurlu KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin