Ali'nin babası zamanın en iyi tüccarlarındanmış ve iş gereği köy köy geziyormuş.
Ayşe'nin annesi Zehra o zamanlar da bekarmış herkesin yaptığı gibi oda meydandaki çeşmeden su getirirmiş. Ali'nin babası Hamza Ağa ise, Zehra her çeşmeye gelişinde orada olur. Onun yürüyüşüne, gülüşüne hayran hayran bakarmış.
Bir süre sonra köydeki dedikodu bilginleri kendi düşüncelerini de ekleyip bu bilgileri ayaklı gazetelerle tüm köye ,oradan ilçelere yaymışlar, taki Döne'nin kulağına gidene kadar.
Hırslı ve kocasına çok aşık olan Döne, Zehra'nın evinin önüne gidip olay çıkarır,bağırır, çağırır Zehra'yı tüm köye rezil eder.
Olan bitenden bir haber Zehra ağzını bile açamaz ,bu olaylardan kısa süre sonra da evlendirilir.
Döne yaşananları bir türlü unutamaz ve her fırsatta eşinin başına kakar. Evde ne bet kalır ne bereket. Öyleki, Hamza Ağa daha 35'ine basmadan yorgun bedeni hayata tutunmayı bırakır.
Işte Döne'nin o bitmek tükenmek bilmeyen kini o günden bu güne bir gram eksilmeden gelmiştir.
Zehra kadın tırnak ucu kadar suçu yokken büyük bedeller ödemiş olmasına rağmen çok mutlu bir hayat yaşiyordu taki Ali Ayşeyi isteyene kadar.
Annesinin verdiği tepki karşısında şok olan Emine tüm olup biteni, annesinin söylediği her kelimeyi Aliye anlattı .Ali'nin tüm bu olanlardan annesinin ısrarla istemeyişinden, hatta adını duyduğunda bile nefretle cırlayışından sonra, Ayşe'den vazgeçeceğini düşünüyordu...
Ali ise tüm bu duyduklarına inanamadı; annesinin gereksiz ve sebepsiz kinine anlam veremedi. Tek bildiği Ayşesiz yaşayamayacağiydı.
- "Abla ben Ayşeyi çok seviyorum benimde gönlüm isterdiki anamda sevsin beğensin ama aynı yastığa baş koyacak benim, kim ne derse desin onsuz yapamam, büyüğüm olarak zerre kadar beni seviyosan Ayşe'yi bana iste. Yok ben anamı çiğneyemem diyosan dahada diyecek bişeyim yok sana ama şunuda bilin öylede böylede Ayşeyi alıcam."
- "Sen bana babamın emanetisin gözbebeğimsin, ama anamı ikna etmeye çalışalım ; seni anlıyorum ilk defa kendin için birşey istiyorsun oda olmadı diye öfkeleniyorsun biraz bekle ablam öfkenle üzüleceğin şeyler yapma....
-Tamam abla ,seni üzmemek için bekliyecem. (şimdi biraz olsun sakinleşmişti)
Hızlı adımlarla uzaklaştı ablasının yanından.
Emine ise dona kaldığı yolun ortasında ilerlerken aklindada binbir soru vardı ; Aliyi sakinleştirmişti peki annesi... Onunla konuşması gerekiyordu, annesi net bir kadındı ve birşeye yok demişse var dedirtmek neredeyse imkansızdı.
-"Ne yapıcam şimdi"diye mırıldandı.
Bu sırada annesinin sesiyle sıçradı.
- O süriyetsizin dölünden gardaşını vaz geçirdin mi?.
Ana gel bir yere oturakta konuşak sen anlat bana hele bu kızın anasında ne var bilirim ,durduk yere böyle konuşmazsın anlat işin aslınıda bende bileyim. Yolun hemen kenarındaki yeni kesilmiş kavak ağacından kalan büyük parçanın üzerine kuruldular .
Sana zamanın da babanın bir kıza baktıgını ve kızla adının çıktıgını söylemiştimya işte o kız bu şıllık Zehra... (göz bebekleri kocaman oldu Eminenin rengi bembeyaz oldu ne yani kardeşinin ölesiye sevdiği kızın annesi zamanın da ailelerini yıkmak üzere olan kadinmıydı)
- "Ama a ana" dedi kekeleyerek.
- Bu işte Ayşenin suçune... (daha cümleleri anlam bile bulmadan annesi hiddetle)
-Ben ne diyom,sen ne diyon sütü bozuk o kızın bundan büyük suçmu olur.
-Sen git şimdi bunları o salak gardaşına anlatta aklına ne düşerse onu yapmasın. Büyük lafı dinlesin o sütü bozugu alıp ocagima incir ağacı dikmesin.
(zar zor ağzından iki kelime döküldü) "Tamam ana ".Emine eve gitti tüm gece boyunca yatakta döndü durdu bir türlü uyuyamıyordu Aliye nasil anlatirdı ne tüm hayalleri yıkılacaktı.
Ve herzamanki gibi bir sabah ,guneş herzamanki gibi doğuyor ,kuşlar herzamanki gibi ötüyordu ama bugün çok farklıydı biran önce bu çile bitsin diye yerin fırlayıp anasının evine doğru yürümeye başladı Emine...
Ali ise bahçede odun kırmakla meşkuldü Emine Ali'yi görünce yanına yaklaştı ona nefes almadan tüm herşeyi bir bir anlattı o üzgün ve mahçup gözlerle Ali'ye bakarken...
Ali derin bir nefes aldı ve " onun suçu yok" diye bildi .
Tüm olup biteni izleyen Döne hem oğlunun vazgeçmez haliní, hemde Zehrayla bitmemiş olan davalarını düşüp iki kardeşe dogru hızlı adımlarla yürüdü.
Annesini farkeden Ali başını yere eğdi ve sesizleşti. Döne tamam isteyelim deyince gözlerinin içi parladı Döneye sarıldı ellerini öptü.
Abla biran önce haber sal Ayşeyi istemeye gidiyoruz Ali daha sözlerini bitiremeden...
-Döne "yalnız ben o eve adımımı atmam aha bacın git onunla iste "dedi ve yanlarından ayrıldı.
Ali ile ablası bir sonraki gün Ayşeyi istemeye gittiler yakın olduğu için zaten çok sevindi Ayşe birde Ali iyi bir gence benziyordu bu iş olmuştu anliyacağiniz daha aileler bile birbirini tanimadan laf söz olmasın diye bir bilemediniz iki haftada evlendiler sözüymüş, nişanıymış hepsini arka arkaya yaptilar Ayşeninkide akıl hani,daha kaynanasını bile görmeden, Ali'nin huyundan ,işinden bir haberken evleni verdi.
Döne düğündede sesizdi misafir gibi bir köşede oturdu düğünün bitmesini bekledi.
Dügün olalı iki gün olmuştu daha güzeller güzeli Ayşe iki günlük gelindi.
Onlaraların adetinde ilk iki gün gelinle dağmat odalarından çıkmaz kimsede onları rahatsiz etmezdi anliyacagınız iki günlükmüş cicim aylari.
Ayşe üçüncü günün sabahı erkenden kalktı kahvaltı için fırın çöregi yaptı sofrayı kurdu.
Düğündede geçiştitiripte elini bile öpemediği kaynanasını çagırmaya aşşağıya indi.
Döne ahırda inek sagıyordu kahvaltı hazır ana sesini duyunca birden irkildi onun aní hareketi ineği huylandırınca süt dolu helkeye öyle bir tekme attıki inek helkedeki tüm süt Döne'nin üstüne döküldü. Döne hışımla yerinden kalkıp "çok bir halt etmiş gibi ne bağırıyon depemde edepsiz gelin al şu helkeyi şu üç ineği sağ ..."Ayşe söze atladı ama ana ben inek sağmayı bilmem ki" Döne daha fazla konuşmasına fırsat vermeden" ne halta yaran bilmiyecek bişey yok aha tut böyle çek sonrada sütü kovalara doldur mandaraya götür" dedi ve eve çıktı.
Ayşe ineklerle kala kalmıştı onların köyünde inek besleyen bile yoktu ki Döne'nin gösterdiği gibi yapmaya başladı ama bir damla süt çıkaramadı ahır okadar kötü kokuyorduki Ayşenin midesi bulanmaya başladı hele birde koca kuyruklarını sallamaları yokmu of of yarım saatin sonun da bir tanesini sağa bilmişti yaklaşık üç saat sürmüştü inekleri sağması karnı çok acıkmıştı.
Sütleri mandıraya götürdü başarmanın gururuyla eve çıktı .
Sofra yerde serili çay yerde bıraķılmış buz gibi olmuştu yiyecekse bir lokma kalmamıştı zeleden yufka ekmek almaya gittmişti zelenin altında sabahki yaptığı çörekler bir kovaya ıslanmıştı yufkayı alıp odaya dönünce
-" Ana çöreklerI niye ısladın ben yememiştim" dedi.
- Yaptığına çörek denmezdi anca it yerdi bende it için ısladım anan laf öğredeceğine iş ögretseymiş keşke ha bide sen o yufkaları napiyon.
- Şey çörek kalmayınca bunu yiyim dediydim.
- Aldığın yere geri koy onları çörek yoksa hamurda yok değilya yap hem saatlerdir aşağıda oynuyon akşama az kaldı sabret ölmen ya .
- Tamam ana dedi ve elindeki yufkayı yerine götürdü.
(Daha dur bakalım Ayşe gelin daha neler neler gelicek başına)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuklarin Çiğliği
Teen FictionBütün şairler aşkı yazar Bütün okurlar aşkı okur çünki aşk insanin kalbine mutluluk , huzur verir .En önemliside aşkta amötörluk yoktur yazarlarin hemen hemen hepsi bunu bilir. Peki ya hayatta?.Hayat amötörluklerle çaresizliklerle okyanusunu...