Başlamadan önce destekleriniz için çok tesekür ederim :)
Siz hiç sabahın köründe daha çimenler bile uyuren kalktınızmı sabahın iliklerinize işleyen ayazını tüm vücudunuzda hissettinizmi. Ayşe artik hergün erken saatte kalkıyor her işe koşturuyordu. Sabahın köründe elinde kovalarla gücü yetmeye yetmeye hayvanlara su taşıyor, kovanin her sallanışında şalvarına dökülen su ile bedeni buz kesiyordu.
Ahırdan hiç çıkamaz olmuştu. Sabah saat dörtte kalkıyor inekleri sağıyor, koyuları yemliyor , ahırı kürüyor, ineklere yem döküyor,buzağıları ...
Ve bunları saat dokuza yetiştirip kahvaltıyı hazırlamak için ise sadece bir kaç dakikası kalıyordu.
Kisa zamanda okadar yiprandı okadar ezildiki saçları beyazladı eskisi gibi kendinede bakamaz olmustu, artık Ali'de ona ilgi göstermiyordu hatta üzerine sinen ahır kokusu yüzünden ondan tiskinmeye bile başlıyordu.
Döne ise her fırsatta Ayşe'yi karalıyor, oğluna sıkça geçmişte olanları hatırlatıyor,onun pisliğinden beceriksizliğinden yakınıyordu.
O gün hiç unutamadığı günlerden biriydi Ayşe'nin her zamanki gibi erkenden kalkmiş ahır işleriyle uğraşirken sarı inegin midesine attiği tekmeyle kendini yerde buldu canı cok acımıştı lakin vakitte kaybedemezdi yere düşmesi ile kalkması bir oldu sızlanmayı bırakması ise sadece saniyelerini aldı ve kaldığı yerden işine devam ediyordu. Her geçen dakika ineğin tekmelediği yer dahada ağrıyordu ama yapabileceğide birşey yoktu okadar artmıştıki ağrısı gözünden dökülen yaşlara engel olamıyordu her damlada ğözleri kararıyordu.
Daha fazla dayanamayacağını düşünüp kaynanasına olanları anlatmak için adımlamaya başladı merdivenleri her adımda ciğerleri söküyor, midesinden parçalar koparılıyormuş gibi ağrıyordu. Eve çıkmayı başardığında kan ter içindeydi kaynanasının odasının kapısına gelince önce duraksadı sonra derin bir nefes alip korku dolu gözlerle iki kez tıklatdığı kapıya bakıyordu. Içerden çıt çıkmayınca sesizce kapıyı araladı ve titrek ve yorgun bir sesle
- "Anaaa" diye seslendi uyuyan kaynanasına . Ancak kaynanasın milim oynamayışını görünce tekrar seslendi.
-"An... kelimelerini boğazına tepen şu kelimelerle irkildi.
- "Bana naz yapmaya gelme boşa naz niyaz çekemem sen kendini büyütürken ben çalışamam hadi aşağı bu gün kahvaltıyıda erken hazırla, hadi bakayım gelin hanımm "dedi.(istifini bile bozmamıştı bunları söylerken sesi dalga geçer gibi çıkmıştı,bir alay vardı halinde yüzüde gülüyor gibiydi )
Aşağıya inip ağrı sızı içinde işleri bitirdi yukarı çıkıp kahvaltı hazırlayacaktı ahıra girerken giydiği kiyafetleri çıkarmak istedi ama okadar ağrısı vardı ki bunu yapması mümkün değildi.
Üzeride pek kirlenmemişti ama yinede kokusu yetiyordu birkaç denemeye rağmen çıkarmayı başaramadı oda pes edip kahvaltıyı hazırladı Ali'yi,kaynanasını uyandırmak amaçlı kapilarını tıklattı.
Üzerindeki kıyafetlere ahırın kokusu sinmiş olsa gerekki odayıda bu koku yavaş yavaş esir aldı .
Döne odadan çınca söylenmeye başladı malların pisliğiyle eve çıkmış süriyetsizin dölü.
Ali kızgın bakışlarını Ayşeye çevirmişti ki Ayşenin ters ters anasına baktığını görünce siniri bin kart attı
- O nasıl bakış anamımı dövecen sen
- Ne dedim ben daha... cümlesi bile bitmeden
Okalı bir tokatla yere serildi tokatla siniri gecermi hiç ,canı çıkana kadar dövdü Ayşeyi her yapma deyişinde dahada şiddetlendi darbeleri
- Sen benim karşımda bıt bıt nasıl ötersin, babanın küllüğü değil bura, ev ahıra girer gibi geliyon lan bıktırdın beni yanıma yaklaşacan diye ödüm kopuyo, birde ters ters bakiyon annama, azarlar gibi karşısında uşagınmı var lan.
Diyerek bağırmaya başladı anası öyle güzel doldurmuştu ki kıpırdayamayana kadar dövdü Ayşeyi
Ve sonra Döneyle oturup güzelce kahvaltılarını yaptılar. Ayşe ise zar zor yerinden kalkip elini yüzünü yıkadı ilk dayağını yemişti kocasından korkudan tir tir titriyor ağrıdan yerinden kıpırdayamıyordu.
Aradan 3 koca gün geçmişti Ali'nin vurduğu yerler mor bazı yerler ise mordanda koyuydu agrısı geçmişti ama Ayşenin yüreğinden sancısı hiçbirzaman gitmiyecekti.
Ali ise hiçbirşey olmamış gibi davranıyordu sanki o onları yapan Ali değildi sanki . Her zamanki gibi Ayşe tüm işleri halletmiş kahvaltıyı hazırlamış ve hala uyumakla meşkul olan eşi ve döneyi uyandırmış. Kahvaltı yaparlarken Ayşe'nin midesi bulanmaya başlamıştı birden yerinden kalktı öğüre ,öğüre lavobaya koştu üç gündür fazlasıyla halsizdi zaten belkide hasta oluyordu.
(Artık bazı yerlerde Ali'nin bazı yerlerde Ayşenin duygularına ve konuşmalarına rastlıyacaksınız iyi okumalar :) ♡♥)Lavoboda gecirdigim yarım saatten sonra aklima nezamandır hasta olmadığım gelmişti yoksa hamilemiydim.
Akşam olmadan sağlık ocağina gitmeliydim ama 2 senedir evden hiç çıkmamıştım ki ne sağlık ocağinın yerini biliyordum nede ebe kadının evini. Ali'ye söylemeliydim ama ondan okadar korkuyordum ve ona okadar kızgındım ki bunu nasıl yapacaktım dışarı çıktıgımda Ali de anneside karşısımda dikiliyordu .Döne gebemisin şunu sağlık ocağına götür oğlum dedi ve aşşagı indi. Ali beni doğruca hastaneye götürdü bu eve gelin geldim geleli 2 sene olmuştu ve hala çocuğumuz olmamıştı insanlar artık laf yapmaya başlamıştı eğer hamile isem bu benim için iyi bir haberdi. Neyse doktor hamile olduğumu söyleyince bana bir bakışı vardı ki Ali'nin eski günlerimiz aklıma geldi hala seviyordu beni hala eskisi gibi aşkla bakıyordu bana bakışlarında merhamet vardı mutluluk vardı huzur vardı aşk vardı. Belliydi sevgisi bitmemişti hala seviyordu beni seviyordu işte tiskinmiyordu benden aşıktı bana aşıkk...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuklarin Çiğliği
Teen FictionBütün şairler aşkı yazar Bütün okurlar aşkı okur çünki aşk insanin kalbine mutluluk , huzur verir .En önemliside aşkta amötörluk yoktur yazarlarin hemen hemen hepsi bunu bilir. Peki ya hayatta?.Hayat amötörluklerle çaresizliklerle okyanusunu...