19.02.2007 Cuma – Elaine Wilson'ın Yatak Odası
Elijah; bütün uzuvları yerinden çıkmış, en ince ayrıntısına kadar temizlenmiş ve yeniden yerine takılmışçasına rahatlamış hissediyordu. Elaine'nin üzerinden inip kendini eskimeye yüz tutmuş çarşafların arasına bıraktı. Bu yatağı özleyecekti, kendisininkinin verdiği rahatlığı vermediği aşikârdı ancak seviyordu bu rahatsızlık hissini. Elaine'nin odası her zaman burnu yakmayan fakat içine çektikçe insanı deliye döndüren lavanta kokardı. Emindi ki Elaine bu evden taşınsa bile evin duvarları lavanta kokmaya devam ederdi.
Elaine'nin kendisine doğru baktığından elbette ki haberdardı fakat şu an Elaine'nin on yaş geriden gelen cilve dolu kafasıyla uğraşmaktansa rahatlamanın verdiği hazzı dibine kadar yaşamayı tercih ederdi. "Nasıldı?" diye bir soru yönelttiğinde yapmacık bir gülümseme takındı.
"İçinde olduğun hangi birliktelik güzel olmaz ki?" Narin, pembe ve kendisine çocukluğunda yediği jöleyi anımsatacak kadar yumuşak olan dudaklarına varla yok arası bir öpücük kondurup alelacele doğruldu yataktan. Saat geç olmuştu ve Elijah önemli bir insandı.
"Yine gidiyorsun, değil mi" dedi Elaine, bir yandan heyecandan kızaran suratını asarak. "Çocuk doğduğunda her şeyin normale döneceğini söylemiştin."
"Biliyorum ancak Samantha tek başına bir çocuğa bakamaz Elaine. Bunu sen de biliyorsun. Şey... Bacaklarını kullanması mümkün değil ve evimiz üç katlı." Gömleğinin düğmelerini iliklerken ekledi. "Ayrıca evin hizmetçisi çoktan gitmiştir."
Elaine yataktan çevik bir şekilde kalkıp saatler öncesinde mutlu bir ruh halindeyken odanın zeminine savurduğu iç çamaşırlarını alıp üzerine geçirdi. Elijah'ın bu tavırlarına dayanamıyordu. Zaten senelerce süren gizli bir birliktelikleri vardı ve evet, Samantha pekâlâ biliyordu kocasının ilişkilerini. Neden uzatmak gibi bir derdi vardı bu adamın? Yoksa kendisini sevmiyor muydu? Söylediği her şey, verdiği onca hediye, sözler, şatafatlı akşam yemekleri yalan mıydı?
Eğilerek ahşap sehpanın üzerindeki mumlara doğru üfledi sinirle.
"Hep aynı şeyi yapıyorsun sevgilim."
Elijah pahalı saatini de koluna taktığında artık hazırdı. Milyonlarca liraya satın aldığı ve alırken hiç tereddüt etmediği takım elbisesi, pahalı saati, parıldayan rugan ayakkabıları... Gidebilirdi.
"Bunu saymıyorum. Anlaştık mı?" dedi Elaine, Elijah'ın arkasından. Elijah kafasını belli belirsiz salladığında çoktan kapıya ulaşmıştı. Arabaya atlayıp hızlıca eve sürdü. Çok uzak sayılmazdı, tehlikeli bir bölgedeydi. Evlerinin bu kadar yakın olması magazinlere haber olabilirdi. Hele de başını işinden kaldırmayacak kadar işkolik, mutlu bir ev erkeği olan Elijah O'Connor'ın bu saatte, böyle bir yerde, kiminle, ne yaptığı gazetelerin ilk sayfasında; kocaman manşetle yer alabilecek leziz bir haberdi.
Eve geldiğinde ışıkların açık olmadığını düşünerek kendi kendine "Samantha uyumuş olmalı." diye mırıldandı. Hızlıca laboratuvarına inip en son saatler önce tezgâhta bıraktığı beyine baktı. Herhangi bir değişiklik olmaması normal değildi.
"Kendine geleceksin benim güzel oyuncağım." dedi fısıldayarak, beyine doğru eğilerek. Koku burnuna çarptığında sanki güzel bir kokuya açmışçasına içine çekti. Resmen kendi beyin damarlarını açmıştı bu kokuyla. Arkasındaki sinsi tıkırtıları duyar duymaz arkasına döndüğünde sarı dalgalı saçları, incecik bedeni ve her zaman birbirine çapraz duran ayaklarıyla Samantha'yı gördü.
"Seni uyandırdım mı?" dedi doğal olmayan bir endişeli suratla. Oysaki Elijah'ın öyle problemleri yoktu. Endişe, korku, mutluluk, aşk... Bunlar, Elijah'ın bedeninde bulunmayan şeylerdi.
"Hiç uyumamıştım ki zaten." Engelli aracının tekerleklerini döndürüp biraz daha yaklaştığında Elijah'ın vücudundan buram buram yayılan alkol ve kadın kokusu çarptı minik burnuna. Hayır, Samantha buna alışıktı. "Ne zaman uyumaya geleceksin?"
"Beni bekleme, gelmeyebilirim," dedi Elijah, beyine geri dönmeden önce.
"En azından yatağa yatırsan?"
Samantha'nın çoktan yatağına yatmayı öğrendiğini sanan Elijah, ne olursa olsun fevri hareket etmeyip Samantha'nın aracının arkasına geçti ve Samantha'nın rahatsızlığından dolayı birinci katta bulunan yatak odasına doğru sürdü. Zarif bedenini kucaklayıp yatağa yatırdı ve battaniyeyi üzerine örttü.
"İyi geceler Elijah," diye mırıldandı Samantha.
Lambayı söndürmek için elini kaldıran Elijah sadece bir saniye kadar duraksadı. "İyi geceler Samantha."
Zemin kattaki diğer odaya ilerledi, kapıyı açtı ve yatağında yatmakta olan küçük Tim'i gördü. Huzur içinde yatıyordu, herhangi bir sorun yoktu.
Bilimle arasında bulunan sımsıkı örülü ağların arasına hiçbir engel giremezdi artık.
Elijah, laboratuvara geri döndüğünde arkasında bıraktığı beyinin bazı değişimlere uğradığını fark etti.
Bu değişimlerin sadece beyinde değil, tüm dünyada meydana geleceğinden habersiz şekilde gülümsedi. "Benim güzel oyuncağım," diye mırıldandı. "Değişime, kendimizden başlayacağız."
Tekrardan eğilip sanki bir mücevhere bakıyormuş gibi sırıttığında şeytani görünüşünü saklayamamıştı. "Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak."
Yorumlarınızı bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPSÜLDEN DÜNYALAR
Ciencia Ficciónİninden çıkmaya korkan bir aslan... Sevgi dolu genç bir kız... Ve kapsüllerin içine hapsolan, genetiğiyle oynanmış insanlar... Hayatlarında hiçbir aksiyon bulunmayan sıradan iki kardeşin hikayesi, birisinin kaçırılmasıyla başlar. İkizinin peşine düş...