Medyada Mayıs var☝
"Arkadaşlar.." elimi dudaklarıma götürüp. "Daha önce aranızda The Walking Dead izleyen varmı?" Herkes kaşlarını çatmış bana bakarken. "İhtiyacımız olacak gibi gözüküyor..."
---------------------------------------
"Hahah--ahahh-aha Ahu cidden mi, haha-haha." Ege'nin ciddiyetsiz tavrı hoşuma gitmemişti. Bulut kollarını dizlerinin önünde birleştirip, öne eğildi. "Ahu'nun dediği biraz uçuk gözükse de ihtimal var. Veba benzeri bişey de olabilir. Deli dana hastalığımı ne vardı benzi-" Mayıs cam kenarında gökyüzünü izliyordu, Meriç sessiz kalmayı tercih etti. Ege bir hışımla ayağa kalkarken "Abi, şaka mı yapıyorsunuz? Böyle bişey olma ihtima-"Mayıs'ın boğuk çığlığı ile yerimden sıçradım. Kısa sürede toparlanıp yanına gittik. "Mayıs, ne oldu hayat-" dışarda gördüğüm o şey, gerçek olamazdı demi. Yan komşusu, yaşlı bir teyzeydi. Çok muhabbetimiz yoktu ama her gördüğümde yüzünden gülümseme düşmezdi. Şimdi ise kafasına tırmık saplanmış bir şekilde ortalarda gezindiğini görmek. Garip hissettiriyordu.
"Pencereleri kapatın. Meriç benimle gel kapıları kontrol edelim. Açık yer kalmasın ne olur ne olmaz. Kızlar ve Bulut siz perdeleri çekin." Ege'nin, emir komuta zincirini herkes uymuştu.
Bulut yanıma gelip. "Zombi olma ihtimali var mı gerçekten." Perdeyi hızlıca çekip "Neden olmasın ki. 3 yaşındaki çocukların ağlayarak öldüğü bir dünya da yaşıyoruz." Ona dönüp. "Herşey gerçek olabilir bu gezegende." Diğer perdeye geçtim hızlı adımlara yanıma geçerek. "Ama kadının kafasına tırmık saplanmıştı. Zombiler kafasından darbeye maruz kalınca ölmüyor muydular?" Ellerimi kullanarak saçlarımı geriye atarken. " Bir yerden hatırlıyorum. Beyinciğin alt kısmında, bir virüs sayesinde bu şeye dönüşüyorlar. Yani darbeye oraya alması lazım." Bulut düşünceli bir şekilde, olmayan sakallarını karıştırırken Mayıs odaya girdi.
"Yardıma ihtiyaç var mı?" Kafamı olumsuz anlamda sallayıp. "Yok hayatım, gel aşağıya inelim. İşimiz bitti bizim."Merdivenlerden inip, alt kata ulaştık. Bir koltuğa Meriç, bir koltuğa da Ege uzanmıştı. Mayıs yanımıza gelerek. "Kahve yapıyorum, yanına da krep tarzı kahvaltı hazırlayacağım." Bulut kafasını sallayıp, Meriç'in ayak ucuna oturdu. Bende kafamı sallayıp, yüzüme bir gülümseme yerleştirdim. "Yardım edeyim mi?" Gülerek omzuma yavaş bir yumruk attı. "Hadi ama turşum, yıllardır seni tanıyorum. Sen yumurta bile kıramazsın." Dil çıkararak, Ege'nin ayak ucuna uzandım.
Az da olsa uyumaya çalışırken, kardeşim aklıma gelmişti. Kerem, 17 yaşında Amerika'da hatırı sayılır özel bir kolejde okuyordu. Babam ile annem biz küçükken ölmüşler. Babam ünlü bir iş adamıydı, annem ünlü giyim mağaza zinciri müdürüydü. Gelirli bir ailemiz vardı. Çıktıları tekne turunda gemi batmış ve ölmüşler. Bizi anneannem büyüttü. Oda, 2 sene önce ölünce, kardeşim Amerika'ya gitmek istedi. Bende, tek başıma yaşıyordum. Mayıs ile dostluğumuz bebekliğime dayanır. Onunda ailesi geçen sene geçirdiği trafik kazasında ölmüşlerdi. Ve tüm miras Mayıs'a kalmıştı. Bulut küçüklük aşkımdı, ona karşı ayrı bir sevgi duyuyordum, ama öyle ciddi ve takıntılı duygular değillerdi. Küçük kardeşim o benim. Meriç'le geçen yaz tanıştık. Daha doğrusu zorla tanıştırıldık. Mayıs sayesinde. Alıştım, ama seviyorum keratayı. Ege, kardeşimin arkadaşıydı. Onu uyuşturucu batağından kurtarmıştı. Kardeşim gidince, Ege'yi kardeş, abi gibi sevmiştim. Oda beni küçük kardeşi olarak. Ve.. şimdi düştüğümüz duruma bak. Her bir gün canavarın ağzında meze olmamak için çabalayıp duracağız.."Ahu. Hayatım kalk bişeyler ye, aç aç yatma." Omzumda, Mayıs'ın elini hissettiğimde gözlerimi açtım. "Geliyorum. Ama önce bir elimi yüzümü yıkamam lazım." Kafasını sallayıp. "Salondayız biz, sen gelirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salgın: Başlangıç
HorrorBir arkadaşa grubu çıkmak üzere oldukları geziye hazırlanırken tüm Dünyadaki insanlar birbirlerini öldürmeye teşebbüs etseler. Zombiler Türkiye'de!!