Her şey Zehra'nın babasının yani ünlü iş adamı Hulusi Özarslan'ın yıllardır tanıdığı hem dostu hem de ortağı olan Orhan Aksoy'ın oğlu Kenan Aksoy'la Zehra'yı evlendirmek istemesiyle başladı. Zehra ve Kenan'ın küçüklüğü hep beraber geçmişti. Beraber emekleyip beraber konuşmaya başlamışlardı. İlk başta Zehra Kenan'ı kardeşi gibi görüp babasının bu isteğine karşı çıksada daha sonra evine gelen çiçekler sayesinde o da git gide Kenan'a karşı bir şeyler hissetmeye başlamıştı.28 Nisan
Evde bir sessizlik vardı ya da Hulusi Bey, bugün kararını tek ve ilkgözağrısı olan kızına açıklayacağı için ona öyle geliyordu. Aslında onun hep evde olmasını gözünün önünde durmasını istiyordu. Hatta üniversiteye gittiği zamanlar bile, her haftaiçi günde 3 ila 4 defa kızını arar haftasonlarıda Ankara'dan İstanbul'a kızını görmeye giderdi. Şimdi güvendiği ortağının, dostunun oğlu olsa bile içi içini yiyor kızını kimseyle paylaşmak istemiyordu. Ama Zehra'nın yaşı gittikçe geçiyordu şimdiden 25 olmuştu. Oysa ki Hulusi Bey Zehra'nın okula gittiği ilk gün "baba" diye ağladığını daha dün gibi hatırlıyordu.Ağır adımlarla merdivenlerden yukarı çıktı. İlk önce eşinin ölümünden sonra yıllardır tek başına paylaştığı odasına girmeye yeltendi ama vazgeçip Zehra'nın odasının kapısını çaldı. "Gir" diye ses duyduğunda içeriye derin bir nefes alarak girdi.
"Hoş geldin babacığım."
"Hoşbuldum kızım." Buruk bir ses tonuyla.
"Baba bir şeyin mi var? Bugün erkencisin."Hulusi bey eşini kanser illeti nedeniyle kaybettiğinden beri saat akşam sekizden önce eve gelmez şirkette oyalanırdı. Bugün farkında olmadan saat daha beş bile olmadan eve gelmişti. Kolundaki saatine baktı ve o da şaşırdı.
"Yooo hayır kızım gayet iyiyim."
"Peki baba."
"Akşam seninle şöyle güzel bir yemek yiyelim mi?"
"Olur baba. Kaç gibi evden çıkarız?"
"Saat 7.30 civarı hazır olursan iyi olur."
"Tamam baba." Dedi ve eğilerek babasına sarılıp öptü Zehra.Annesinin ölümünden sonra o da baya dağılmış çoğu kez psikiyatri seanslarına gitmiş hatta ilaç tedavisi bile görmüştü. O ilaçlar onu çok daha duygusal yapmıştı.
Hulusi Bey odaya girerken her şeyi bir çırpıda söylemeyi düşünüyordu ama tabii ki planladığı gibi olmadı. Yaşadığı her şey evdeki hesabın çarşıya uymadığını her fırsatta tekrar tekrar gösteriyordu.
Odasına geçti, yatağına oturdu. Dört dakika falan boş duvara baktı. Eşini, kızını, hayatını, hala bu şirketle uğraşıp uğraşmamak istediğini ve en önemlisi 2 gün önce ki Orhan Beyle olan konuşmasını düşündü."Yav Hulusi gel evlendirelim artık bizimkilerini."
"Tamam iyi diyorsun da arkadaşım, Zehra ne der bilmiyorum."
"Kenanla konuştum ben. O büyük mutluluk duyacağını söyledi."
"Eh güzel de eğer Zehra istemezse onu zorlayamam Orhan. O bana eşimden kalan tek emanet."
"Biliyorum ama yinede sen bir konuş. Hem küçüklükten beri birbirlerini tanıyorlar. Aşağı yukarıda aynı yaştalar. Çokta yakışıyorlar. Ne Zehra çirkin ne de Kenan."Haksız sayılmazdı Orhan Bey. Zehra gerçekten çok güzel bir kızdı. Düz ve kumral saçları beline kadar uzanıyordu. Beli incecik ve boyuda kısa değildi. Yüz hatları o kadar belliydi ki eğer model olmak için bir ajansa başvursa kesinilikle kabul edilirdi. Kenan da en az filmlerde herkesin evlenmek istediği o yakışıklı adamlar kadar yakışıklıydı. Hem yakışıklı hemde güzel giyimi nedeniyle bir bakan bir daha bakıyor, bir çift otururken kadın baksa erkek kıskanmıyor o da bakıyordu. Kadınlar kadar erkeklerde ona hayranlık duyuyor hatta çoğu giyiminde onu örnek alıyordu.
Hulusi Bey böyle düşünürken telefonuna bir mesaj geldi.
"Hulusi n'aptın? Konuştun mu benim güzel gelinimle."-Orhan
Hulusi zaten işin içinden çıkamadığı gibi bir de Orhan onu sıkıştırıyordu. Zehra ile Kenan evlenince şirket biraz daha önem kazanacaktı. Orhan Kenan'ın mutluluğundan çok bunu önemsiyordu. Ama Hulusi için bu böyle değildi. Onun için önemli olan tek şey kızının mutlu bir hayat geçirmeseydi. Artık emindi kızı eğer istemezse asla onu zorlamayacaktı. Orhan Bey'den bir mesaj daha geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tam Kaybettim Derken🌙
General FictionZehra istediği hayatı ararken birden kendini bir kuyunun içinde bulur ve tek değerli varlığı Azra'dır. Azra'nın umutsuzluklar içinde kaybolmayıp, hayata tutunma hikayesi. Umarım Azra'yı okudukça sizde kendinizden bir şeyler bulursunuz.. 🙏💙🌙