Zehra hem şaşkın hem de mutlu olmuştu. Bunlar 25 yıllık hayatı boyunca aldığı ilk çiçeklerdi. Notu okudu hemen. Anlamıştı Kenan’dandı. İçinde ister istemez bir şeyler oldu. Mutluluk muydu yoksa birisine karşı bir şeyler hissetiğinde ki etki mi bilemedi.
“Zehraaa! Telefonun çalıyor.” Diye bağırdı içerden kızlar.
Tahmin ettiği gibi arayan Kenan’dı.“Efendim?”
“Umarım beğenmişsindir.”
“Evet, teşekkür ederim.”
“Akşam biraz sahilde yürüyelim mi Zehra?”
“Üzgünüm bu akşam arkadaşlarımlayım belki başka bir zaman.”
“Nasıl istersen, görüşürüz.”
“Görüşürüz Kenan.”Yalan söylemişti Zehra. Kızlar 1-2 saate gidecekti, oysa ki akşam evde tek olacaktı. Ama istemsizce söylemişti o yalanı. Canı Kenan’la bırakın sahilde yürümeyi, yan yana oturmak dahi istemiyordu. Önceden Kenan yüzüne bile bakmazken şimdi çiçekler yollayıp, buluşmak istemesi ona saçma geliyordu. Hatta biraz da kuşkulanıyordu bu durumdan. Evet, sevinmişti çiçekler yüzünden ama “kim çiçek alınca sevinmez ki?” diye düşünmüştü kendi kendine. Haksız da sayılmazdı. Kenan’ın sevgili olaylarına çoğu kez tanık olmuştu.
Babası ile bir gün Orhan Bey’in evlerine gittiklerinde kapıyı sarhoş, sarışın, fazla dekolteli bir kız açmıştı. Oysaki onlar oraya yemek yiyeceklerini düşünerek gitmişlerdi. Sonradan anlamışlardı ki Orhan Bey dağ evinde bir akşam yemeği yemekten bahsediyordu. Daha sayısını unuttuğu bunun gibi nice olaylar olmuştu.Babasının da bu konuyu desteklemesi kafasını karıştırmıştı Zehra’nın. O bunları içinden düşünürken arkadan “Dünya’dan Zehra’ya, Dünya’dan Zehra’ya” diye seslenen Selin’in sesi duyuldu. Zehra’yı sonunda daldığı dünyadan Selin kurtarmıştı.
“Ne? N’oldu?”
“Kızım asıl sana n’oldu? Bir kapıya gittin gelmez oldun.”
“Ha, hiç.”
“Onlar ne?” dedi Burçin meraklı bir sesle.
“Neler ne?”
Selin: “Sen iyi misin Zehra? Gel ateşine bakacağım.”
“Ya yok bir şey.”
Burçin: “Kimden geldi?”
“Yoookksaa eniştemden mii?” dedi Selin “eniştem" kelimesini vurgulayarak.
“Enişte deme şuna. Bozuşacağız bak Selin.”
“Tamam tamam.”
“Niye yollamış ki durup dururken?” dedi Burçin buruk bir ses tonuyla.Zehra ve Selin uzun zamandır, Burçin’in Kenan’a karşı ilgi duyduğunun farkındaydılar. Ama pek fazla önemsememişlerdi. Ne zaman bu konu açılsa “sadece hoşlantı , hoş çocuk” diye geçiştiriyordu Burçin bu durumu. Bu nedenle Zehra ve Selin de pek fazla üstüne gitmiyorlardı Burçin’in.
“Evlilik meselesi yüzünden, ilgi duyuyormuş gibi göstermeye çalışıyor. Başka ne olabilir ki?”
“Seninde hoşuna gidiyor değil mi?” dedi Burçin bu sefer de imalı bir ses tonuyla.
“Saçmalama!” diye çıkıştı Zehra.
“Kızlar susun da size geçen tanıştığım çocuğu anlatayım.”
Burçin: “Bu sefer kim Selin?”
Selin:“Yok valla bu sefer ki arkadaş olarak.”
Zehra: “Evet Selin en son Burak, Fatih, Kerim ve Berk’te öyleydi.”
Selin: “Valla bu sefer arkadaş.”
Burçin: “Anlat, dinliyoruz.”“Cuma günü biz, kafeye gittik. Bizim bölümden Nur, ben, Eren ve Mustafa diye anlaşmıştık ilk başta . Ben ve Nur biraz erken gitmişiz. Biz otururken Eren aradı beni. “Kuzenim İstanbul’dan geldi o da gelse sorun olur mu?” dedi. “Bende olmaz tabii ki.” Dedim. Neyse, sonra Eren, kuzeni ve Mustafa geldi. Aliymiş adı. Baya bir sohbet ettik. Babasını küçükken bir trafik kazasında kaybetmiş. 3 ay önce de annesi vefat etmiş kanser yüzünden. Yapayalnız kalınca İstanbul’da, en azından teyzem Ankara’da diyerek buraya gelmiş.”
Zehra’nın gözleri dolmuştu. Ali gibi yaşamıştı o da sevdiği biri gözünün önünde eriyip yok olurken hiçbir şey yapamama duygusunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tam Kaybettim Derken🌙
General FictionZehra istediği hayatı ararken birden kendini bir kuyunun içinde bulur ve tek değerli varlığı Azra'dır. Azra'nın umutsuzluklar içinde kaybolmayıp, hayata tutunma hikayesi. Umarım Azra'yı okudukça sizde kendinizden bir şeyler bulursunuz.. 🙏💙🌙