← Cadunt de rupe→

20 2 0
                                    

Duyduklarıma inanmak istemiyordum bunlar benim için çok fazlaydı aslında herkes için çok fazlaydı. Joseph hiçbir şeyden habersiz benim gelmemi ya da ölümü bekliyordu. Daha fazla bekleyemezdim bu şekilde devam edemezdi, içimde dizginlediğim hayvan dışa vurmak için can atıyordu onu durdurmak her saniyede beni öldürüyordu. Clara bana ben ise yere bakıyordum ağzımdan çıkacak tek bir cümleyi bekliyordu ona döndüm bir şeyler söylemek istiyordum üzgün olduğuma dair ama o kadar sinirliydim ki sadece boğazımdan hırıltılar çıktı. İnsan ve kurt şuanda içimde savaşıyordu. Ve ben kimin kazanacağını biliyordum.Tüm riskleri alarak dışarı koştum.
Thomas amcanın arkamdan " Kara buraya gel!" diye bağırdığını duyabiliyordum. Ama herhangi bir güç beni durdurmaya yetmezdi. Koşuyordum var gücumle durmadan koşuyordum. Kimse bana Adrian'ın ve sürüsünün nerde olduğunu söylememişti kendim aramalıydım. Leş ve kan kokusunu takip ediyordum. Çok zaman geçmeden tepeden görebildiğim bir yer fark ettim onların kampını, çadırlar ve arabalar vardı, ateşin etrafında oturmuş yaban domuzu yiyen yarı kurtlar kendi aralarında kavga ediyorlardı. Bu barbarlardan daha ne beklenirdi? Çadırların arka tarafında odundan yapılmış kafesin içinde Joseph oturuyordu ,kafasını odunlara yaslamış yere çökmüştü, solgun teninden tshirtine süzülen kanı görünce gözüm Adrian'ı aradı. Kampta yok gibiydi ya da bir deliğe girmişti. Onu nasıl çıkratacağımı biliyordum. Saklandığım yerden çıktım kampa doğru;
- Adrian! Bu kadar korkak olmana şaşırdım! Diye bağırdım aşağıdaki adamlar etraflarında beni görebilmek için deli gibi dönüyorlardı. Birden çadırların birinden Adrian çıktı elinde piposuyla birlikte oda etrafına bakındı. Bu yüzden tiksindiğim kadar hiçbir şeyden tiksinmemiştim amacım kesinlikle Joseph'i kurttarmak değildi. Tek düşündüğüm Adrianın bağırsaklarını ellerimde görmekti.
- Kurtlar insanları mı öldürüyor artık! Korkak! Diye bağırdım, ellerini kaldırıp;
+ Madem ben korkağım sen neden ağaçların ardında saklanıyorsun! Kara! Dedi tüm adamları kahkaha atmaya başladı sonra kafasıyla işaret yaptı, onları ormana, beni aramaya gönderdi. Gerçekten salaktı, buraya savaş için gelmiştim anlaşma için değil.
Tepeden aşağıya indim. Arabaların arasından yavaşça geçtim Adrian bu ortama ait olmayacak derecede heybetli bir koltukta oturuyordu kırmızı ve altın sarısı. Karşısına geçtim. Josep beni görünce odunlara yapıştı;
- Kara! Yalnız gelmediğini söyle!
+ yalnızım dedim Adrian ve adamları mide bulandırıcı bir kahkaha attı.;
- Peki senin bu cesaretini neye borçluyuz. Sevgili.. Kara! Teslim olmak için güzel zamanlama tam da av töreni yaklaşıyorken. Yarın yeni ayda düğünümüzü yapabiliriz. Eğer gelinimizde isterse dedi yanındaki adamlar birbirlerine vurarak kahkaha atarak sevinç gösterisinde bulunuyorlardı.
+ Buraya teslim olmaya gelmedim Adrian! Josephin annesine ne olduğunu biliyorum. Dedim Adrianın suratı düştü, joseph;
- Annem mi? Bu canavarın annemle ne gibi bir ilgisi olabilir ki? Diye bağırdı. Josephe baktım sinirleniyordu bu şuanda Jospehten istediğim şeylerdendi o kafesten çıkarsa işime çok yarayacaktı. Adriana döndüm merak ve kızgınlıkla cümlemin sonunu bekliyordu;
- Ben intikamını almak için geldim! Dedim kaslarım gerildi dişlermi çıkardım Adriana doğru kükredim o hariç diğer adamlar biraz olsa tırsmıştı. Adrian tüm heybetiyle ayağa kalktı.
- Oyun mu oynamak istiyorsun? Benim mekanımda?, dedi boynunu rahatlatmak için gözleri kapatarak gerindi, geri açtığına Josephin gözleri gibi masmavi bir renge sahipti. Sağ taraftan gelen çatırtı sesleri hepimizin dikkatini dağıttı. Joseph tam kurta dönüşmüş kafesi kırmıştı.
Geriye doğru iki adım attı beyaz kürklü Joseph ve gerilerek Adrian'ın üstüne atladı. Adrian tek hamlede kurdun boğazını tuttu onu boğuyordu, panikledim ve pençemle ;kaldırdığı kolunun alt tarafını kestim. Acı içinde bağırdı ama josephi bırakmıştı. Joseph yere düştüğü gibi ormanın derinliklerine koştu. Ben arkama dönüp ona bakarken bir adam kolumdan tutup sırtımı ağaca yasladı, o şiddetle sersemledim ikinci defa vurdu bu sefer pençemi boğazına geçirdim kamptaki adamların yarısı josephin peşine düşmüştü. Önümdeki adam yere düştüğünde Adrianla göz göze geldim ayağa kalkmıştı kalan adamlar emir bekliyordu. Dişlerimi de çıkararak;
- Sıradaki! Dedim Adrian adamlarına;
+ Siz oğlanın peşine düşün ben hallederim dedi ve dişlerini çıkararak kükredi. Bana doğru koşmaya başladı aramızdaki mesafeyi üç adımda kapatmıştı, pençesiyle bana doğru sanki intikamını almak ister gibi savurdu. Son anda kendimi çektim arkamdaki ağacı paramparça etmişti, diğer pençesini savurdu bu sefer ki omzumu sıyırmıştı. Omzumu tuttum, kaçmaya çalışırken boğazımdan tutup tekrar ağaca savurdu. Ayaklarım yere basmıyordu. Ellerini gevşetmeye çalıştım hiçbir işe yaramıyordu.
+ Hala kavga etmek istiyor musun? Seni yaşatacağımı biliyorsun bu cesaretin sebebi bu... Bu yuzden geldin çocuğu kurtarmak için ama merak etme sende burda olduğuna göre ölümü için güzel bir tören hazırlayacağım. Ardından düğünümüzü yaparız dedi.
- Ama.. O senin.. Oğlun!
+ Hayır! Miranda doğumdan önce öldü. Dedi dikkati dağılmışken suratına pençe attım. Bıraktığı gibi koşmaya başladım ormana doğru Adrian'da peşimden geliyordu ama daha hızlı onun yetenekleri benimkinden daha gelişmişti belli ki kurt formunda insan formunda kaldığından daha fazla vakit geçiriyordu. Kurta dönüşmeliydim yoksa asla elinden kurtulamazdım. Zihnimi zorladım ağaçlar ,kuşlar ve ritmim yavaşlamıştı rahatlamaya çalıştım derin bir nefes aldım ve her şey o anda gelişti. Dört ayak üzerindeydim amansızca sınırlarımı zorluyordum. Ormanın içinden acı bir çığlık geldi. Bu josephti onu öldürüyorlardı bir an için Adrianı unutup sesin geldiği tarafa yöneldim ve Adrian tek yumruğuyla beni yere fırlattı. Tam göğüs kafesime gelen yumruk nefes almama engel olmuştu, insan formuna yeniden döndüm eski halime geri dönemiyordum ve nefes alamıyordum geri geri sürünerek sırtımı bir ağaca yasladım elimle dur işareti yaptım. Adrian beni dinlemedi pençesini çıkartıp tam vuracakken;
- Miranda ölmemişti! Thomas senin öyle bilmeni istiyordu. Joseph senin gerçek oğlun! Adamların onu öldürmediyse.
+ Miranda ölmemiş miydi?
- Doğumdan üç gün sonra intihar etti.dedim kısık sesle, Adrian çok şaşırmıştı.
Yere bakıp anlamaya çalışıyordu. Bunu duyması onun dikkatini dağıtmıştı en azından josephi öldürmeyecekti ama artık beni yaşatması için bir sebepte kalmamıştı. Bu anı fırsat bilerek kurt formuna dönüşmeye çalıştım, dönüşünce tekrar koşmaya başladım Adrian artık beni takip etmiyordu ama ben koşmaya devam ediyordum durma gibi bir niyetim yoktu, bu omzumdaki ve göğsümdeki acı inanılmazdı. Ormanının uzaklarından josephin sesi geldi "Kara! Nerdesin?!" olduğum yerde durdum ve etrafıma baktım ona nasıl giderim diye tekrar bir ses geldi " Kaç!" ardından keskin ve acı dolu bir çığlık, ağlamaya başladım uluma sesleri gelince koşmaya devam ettim.
Adriandan kaçarken bu hızla koşsaydım eğer beni yakalayamazdı. Sanki koşma nedenim kendime zarar vermekti hasarlı ciğerimi zorluyordum göz yaşlarım yüzünden önümü dahi göremiyordum ama asıl kendime zarar verme nedenim Josephi orda bırakıp bir korkak gibi kaçmamdı. Yüzüme çam ağaçlarının dalları çarpıyordu kollarim ve bacaklarım çizik içindeydi zaten kurda dönüşünce kıyafetlerimin çoğu yırtılmıştı. Göz yaşlarım iyice arttı ve koca bir çama çarptım dengemi kaybedip yerdeki ağaç köklerine takıldım yere düşerken kollarımla kafamı tuttum korumak için.. Saniyeler geçti ben hala yerde değildim. Kollarımı çekip nerde olduğuma baktım.. Uçurum kanyonundan aşağıya doğru düşüyordum.. Bu uçurumdan bir kurt dahi kurtulamazdı.

Kan TutulmasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin