← Plenilunium tempus comitiorum causa non convenit→

31 3 0
                                    

Williams gittikten sonra etrafı kolaçan ettim kimse yoktu derin bir of çekip bara girdim. Joseph bir adamla konusuyordu, üstünde lacivert tshirt vardı boynundada bir zincir ucunda ne var cidden merak ediyordum ama ara sıra varlığını kontrol amaçlımeli kolyeye gidiyordu benim girdigimi fark edince gülümsedi ya da adama gülümsedi acaba joseph gay miydi? Saçmalama her yakışıklı gay değil ya. Bar masasına ilerledim ve;
- Bir bira dedim elimle selam vererek .
+ Hala burdasın turist kız. İş bulduğunu duydum Thomas amcamın yanında.
-Evet uzun süreden beri ilk defa şansım yaver gidiyor dedim joseph biramı doldururken;
+ Nerden geldin?
- soylemiştim
+ Hayır bir tek motorun, tek başınasın paran yok, ailen nerde?
- Fazla kişisele giriyorsun barmen
+ Bak sadece yakından tanïmak istiyorum. Belliki burda uzun süre daha kalacaksın. Kim olduğunu öğrenmek istiyorum. Arkadaşça.
- Hah! O nedenmiş?
+ Bilmem... Bilmiyorum ama tehlikde olduğuna dair bir his var şuramda dedi göğsünü göstererek.
- Ya da ben tehlikeliyimdir.
+ Ondan kuşkum yok dedi sırıtarak. Kaç yaşındasın?
-17 sen?
+18. Ailen?
- Bu kadar yeter. Dedim masaya parayı koyup kalktım ,neden ailemi kurcalamak zorundaydı ki? Eve dönmeliydim, neden nefes nefeseyim?
+ Janet ben çıkıyorum evde görüşürüz. Dedi ve ceketini alıp dışarı yanıma geldi.
- Bak bugün dolunay var dedi gökyüzüne bakarak. Tabi ya bugün dolunay var niye böyle olduğunu anladım. Lanet olsun ya Joseph'e zarar verirsem. Evede gidemem bu halde Thomas'a ve Claraya bir şey olur.
+ Burda kimsenin uğramadığı bi yer var mı? Dedim ciddiyetle.
- kimsenin uğramadığı yer? Bu saatte. Var elbette ama sen ne yapacaksın orda dedi gülümseyerek ben tam motoruma binerken, "bu akşam yürüsen daha iyi "dedi kolumdan tutarak.
+ Bırak kolumu, iyice agresifleşmiştim ama beni yalnız bırakmıyordu.
- Bana eşlik etsene. Hiç insancıl değilsin..
+ İnsancıl değil miyim? O ne demek şimdi?
- kimsenin uğramadığı bir yere gitmek istemiştin değil mi?
+ Evet!
- takip et beni. Elimden tutup yolda sürüklüyordu kaslarımın karıncalandığını hissediyordum ama kurt adamlıktan mı? Joseph ten mi bilmiyorum. Ortalama beş dakika sonra kasabanın ışıkları kaybolmuştu joseph beni mısır tarlasına getirmişti etraf sessiz cırcır böceklerinin ve baykuşların sesini duyuyordum. Elimi çekmiştim ama tekrar tutmamıştı başka ne yapacaktı sanki? İstemsizce saçlarımı üstümü başımı düzelttiğimi fark ettim. Bana ne oluyor? Joseph bana baktı ve sanki aklımdan geçeni okurmuş gibi güldü. Tanrım! Ay ışığı yüzüne yansıyınca bu kadar mükemmel olduğuna inanamıyorum.
- Dediğim yer burası dedi eliyle göstererek kaslarım gerilmesi artmış ve artık diş etlerim kaşınmaya başlamıştı.
+ evet güzelmiş... Gidebilirsin artık.. Sağol
- Saçmalama dedi sanki salakmışım gibi davranıyordu.
+ Git dedim sana! Neden bu kadar inatçısın yanımda olmanı istemiyorum, Dedim tırnaklarım çıkmıştı tarlanın içine daldım hızlı adımlarla ortasına doğru gidiyordum Joseph beni takip etmeye, koşmaya başladı o koştukça uzaklaşmak için bende koşuyordum ama sanırım yarışçı falan olmalıydı, benim önüme geçti hala koşuyordum nerde olduğunu bilmiyorum sanırım izimi kaybettirmiştim ama hala koşuyordum kasabadan olabildiğince uzaklaşmalıydım ne kadar gittiğime bakmak için arkamı döndüm, geri öneme bakıca Josephi gördüm öylece dikiliyordu bir anda duramadım ve çarptım.
Nefesim kesilmişti ve dişlerimi sıkıyordum, benden 20 cm uzun olan Joseph'e kafamı kaldırıp baktım sarılır pozisyondaydık. Eliyle omuzlarımdan kavramıştı,
- Dolunayda, tek başına seni tek bırakırsam Thomas amca beni pataklar. Üstelik bu kadar kurt gibi kokuyorken dedi kafamı alıp kalbine yasladı, sesi dinle sakinleşmene yardımı olur. Hiç insancıl değilsin.. Bu yaşta hala kontrol edememenin sebebi bu bana kalırsa..
+ Kurt mu! Saçmalama! Ne dediğin hakkında hiç fikrim yok ve gayet sakinim bırak beni! Ellerini gevşetmişti tekrar kafamı kaldırıp yüzne baktım. İnanamıyordum hayatımda gördüğüm en inanılmaz olaydı bu Josep'in gözleri masmavi biçimde parlıyordu.
+ Sana da zarar vericeğim gitmelisin. dedim sesim titriyordu dönüşüm başlamıştı. Josephte hiç bir hareket yoktu gözlerimin içine bakarak dalga geçen gülüşünü yaptı amacı doğaüstü derecede büyüyen köpek dişlerini göstrmekti anlaşılan bu haliyle bile ona tutulabilirdim.
- Bana mı zarar vericeksin dedi kollarını kendimden çektim. Şaşırmıştı.
+ Sen nasıl? Bizden başka? Ne zamandan beri biliyordun? Dedim bağırarak, ilk dolunay dönüşümünün bu kadar acı verdiğini bilmiyordum. Yere yığıldım o kadar çok acı vardı ki vücudumda sanki kemiklerim kırılıyordu, ter içinde kalmıştım sancılar halinde ilerliyordu. Joseph yanıma eğildi aniden bişeyler söylüyordu ama sesi çok karışıktı anlayamıyordum aniden bir sancı daha geldi bu çok şiddetliydi çığlık attım ve dişlerimin uzadığını hissediyordum. Sırt üstü düştüğumde gök yüzündeki aya bakıyordum sonra yüzüme yaklaşan surata baktım, Joseph sakin bir halde;
- En kötü kısmı atlattın. Ayağa kalkarsan daha iyi olacaksın, dedi. Kendimi zorlayarak ayağa kalktım ondan tutunuyordum hala
- Koşman lazım koşabilir misin?
+ Ne dedim nefes nefese ,çenemi eliyle tutup yüzüne baktırdı
- Kara! Koşmalısın ,yüzüme bak !gözlerin hangi renk merak ediyorum. Dedi, canım yanıyordu, çok sıcaktı ama enerji doluydum joseph'in gözlerine baktım tam içine sonra aniden tüm vücudum dondu kalbim, beynin, ciğerim hepsi dondu ve bir anda başka yerdeydim bir odada bir kadının çocukla oynadığını gördum çocuk 6-7 yaşlarında vardı içeri Thomas amca girdi çocuğu aldı görüntü bulanıklaştı olduğum yerin sallandığını hissediyordum başka bir yerdeydim aynı çocuk daha büyümüş haliydi belliki yetimhaneye giriyordu ve Adrian'ı gördüm çocuğa bakıyordu. Bu gördüklerim anıydı Adriana bakarken çocuk kaybolmuştu koşarak yetimhaneye girdim kapının arkasına saklanan çocuğa yaklaştım omzuna dokundum bana döndü ve bacağıma sarılarak;
- O adamdan korkuyorum dedi egilerek onun hizasına indim gözlerime inanamıyorum çocuk Joseph'ti.
+ Neden korkuyorsun joseph?
- Bana bağırıyor ve canımı yakıyor. Korkuyorum dedi çocuğa sıkıca sarıldım kollarım kendime değince çocuğun gittiğini anladım. Kendime geldiğimde tekrar nefes almaya başladım Joseph hala etkisinden çıkamamıstı yüzüme bakıyordu. Bu halinden çok korkmuştum;
- Joseph! Joseph! . diye bagirdim ama ses yoktu. Omzundan tutup sarstim kollarimi aniden sıkıca tuttu ve geri bırakmadı hala etkisindeydi
- Joseph! Bağırmak işe yaramıyordu ama benim dönüşümümü tamamlamam gerekiyordu ne yapacağımı bilemedim ve var gücümle kükredim. İşe yaramıştı Joseph birden beni bıraktı ve kendini çekti
+ Ne oldu? Dedi endişeli biçimde
- Senin bilmen lazım değil mi? Yüzüme bakıyordu sadece. Birden kıvranmaya başladı yerde
- Hey! İyi misin? Dedim yanina yaklasarak ayagi kalkti elimi tuttu koşmaya başladık.
O an.. O kadar özgür hissetmiştim ki sadece anı yaşamak istiyordum. Buraya sorularıma cevap bulmak için gelmiş ve daha fazla soruya sahip olmuştum. Ama en azından artık yalnız değildim. Hayatımın sonuna kadar yanımda olmasını istediğim tek kişi vardı. Bu aşk değildi olmadığına eminim, ama onsuz olmayacağınıda biliyordum sanki ona bağlanmışım, mühürlenmişim gibi bir his.

§ Multimedyada Katrine Kara §

Kan TutulmasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin